ÖNCEKİ gün sosyal medyada şöyle demiştim: 'Yarınki köşe yazımda müsaadenizle ‘Ben olsam' deyip siyasilere ve yöneticilere biraz ahkam keseceğim. Önerilerinizi şiddetle bekliyorum.” *** Sağ olun, var olun, çok sayıda yorum ve...
ÖNCEKİ
gün sosyal medyada şöyle demiştim: “Yarınki köşe yazımda müsaadenizle ‘Ben olsam’ deyip siyasilere ve yöneticilere biraz ahkam keseceğim. Önerilerinizi şiddetle bekliyorum.”
***
Sağ olun, var olun, çok sayıda yorum ve öneri gönderdiniz, ben de mümkün mertebe pek çoğunu yine bu mecrada sizlerle paylaştım.
***
Peki, siyasilerin ve Alanya’yı yönetenlerin yerinde “Ben Olsam” ne yapardım?
İşte, bunlar da benim “Ben Olsam”larım…
***
Alanya Kaymakamı Dr. HASAN TANRISEVEN’in yerinde ben olsam, özellikle önce İzmir’e, ardından Isparta’ya “gönderilen” kendisinden önceki Alanya Kaymakamı Erhan Özdemir’in “sürgün”lerinden sonra oluşan “Tanrıseven sadece AKP’nin Kaymakamı mı?” algısını çürütmek için ekstra efor sarf eder, sadece bir partiye değil, herkese ve her kesime yakın ve samimi bir imaj çizmeye çalışırdım.
Mesela…
Belki mülki amir olarak siyasi parti teşkilatlarına gitmesi şık olmaz, o halde, misal, ilçe başkanlarını veya partilerin Alanya’daki sembol isimlerini şehrin en göz önündeki mekanlarında buluşturur, bir çay içimlik sürede hem gönüllerini ve varsa fikirlerini alırdım, hem de “Ben herkesin Kaymakamıyım. Çünkü ben Devlet Baba’yım” mesajını kamuoyunun gözüne gözüne sokardım.
Buna mukabil, sosyal medyadan, misal tıwitır veya feysbuk hesaplarımdan adresi belli olmayan mesajlar yayınlamazdım.
Şehrin mülki amiri olarak, kiminle bir sıkıntım var ise yine sosyal medyadan direkt isim vererek, ya da makamıma davet ederek söylerdim, diyeceklerimi.
Bunu en çok da, “Şehrin koskoca Kaymakamı ergen liseliler gibi sosyal medyadan sağa sola atarlanıyor” eleştirilerinin önüne geçmek, bu tür dedikoduların çıkmasını önlemek için yapardım.
***
Alanya Belediye Başkanı
ADEM MURAT YÜCEL
’in yerinde ben olsam, tıpkı “Emniyet” teşkilatındaki gibi acilen “Önleyici Hizmetler Bürosu” kurardım.
Bunu, son haftalarda şehrin muhtelif bölgelerinde adeta kardelen gibi açmaya başlayan kaçak dükkan, korsan büfe bozuntusu mekanları daha imal edilmeden önlemek için yapardım.
Ki bunu, “Başkan Bey, siyaseten kendisine yakın bulduğu bazı hatırı sayılır dost ve yakınlarına ait otellerin altına, sağına soluna, imar planında olmamasına karşın yapılan son dakika dükkan ve büfelere göz mü yumuyor?” dedikodularının önüne geçmek, daha görevinin 1. yılında yıpranmamak, aslı astarı olmayan bu tür iddialara maruz kalmamak için yapardım.
***
Antalya Büyükşehir Belediyesi Alanya Koordinatörü
HÜSEYİN GÜNEY
’in yerinde ben olsam, Antalya Bölge İdare Mahkemesi’nde görülmeye devam edilen “Alanya Koordinatörlüğü yasal mı, değil mi?” konulu dava sürerken ve Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, “Koordinatörlük diye bir makam yok. Hüseyin Güney bizim zaman zaman telefonla arayıp şehir hakkında bilgi aldığımız gönüllü bir arkadaşımız” derken, makam odamın girişindeki “Koordinatör” yazısını acilen söktürüp çekmeceye atardım.
Ki bunu, Allah muhafaza, davayı açan kişi veya grupların olası bir noter tasdikinin önüne geçmek için yapar, böylece mahkeme zabıtlarına göre “nedense” arkamda durmadığı ortaya çıkan Menderes Türel’i yalancı çıkarmamak, bir de ileride şahıs olarak yasalar karşısında müşkül duruma düşmemek için yapardım.
***
AKP İlçe Başkanı
MUSTAFA BERBEROĞLU
’nun yerinde ben olsam, kağıt üzerinde belki Alanyalı ama, 5. Sıra Adayı Avukat Sena Nur Çelik’in hakiki bir Alanyalı olduğuna kamuoyuna inandırmaya çalışmak yerine, acilen bir basın toplantısı düzenlerdim, halkın karşısına çıkıp, Sena Nur Çelik isminin son dakikada adeta piyangodan çıkar gibi nasıl listeye dahil edildiğini, listede Hüseyin Güney’in isminin aynı yerde olmasına karşın nasıl olup da “tıpkı 30 Mart’ta olduğu gibi” bir gece yarısı operasyonuyla silinerek Sena Nur Çelik’in yazıldığını, bunu kimin yaptığını veya talep ettiğini açıklardım ve tarihe geçerdim.
Veya günlerdir kapalı kapılar ardında konuşulan bu mevzunun yalan olduğunu, AKP gibi “adalet” ve “kalkınma”yı esas alan bir partide böyle bir şeyin asla mümkün olamayacağını söylerdim.
***
CHP İlçe Başkanı
ŞENGÜL YEŞİLDAL
’ın yerinde ben olsam, siyasette her zaman 2 kere 2’nin 4 etmeyeceğini, buna en büyük kanıtın, daha düne kadar sıradan bir yönetim kurulu üyesi iken nasıl olup da aniden ilçe başkanı olmam olduğunu idrak ederdim.
Ve gerek basın açıklamalarımda, gerekse sosyal medya paylaşımlarımda sükuneti elden bırakmamaya, ilçe başkanlığı makamının çılgın ergen liseliler gibi sağa sola sataşma yetkisi vermeyeceğini, aksine, çevremdeki çılgın olmaya müsait kişileri frenleyecek, onları sabit tutacak bir makamda olduğumu bilerek hareket eder, siyasette dün olmadığını anlayıp hemen öyle gemileri yakıvermezdim, sebep-sonuç ilişkilerini daha sağduyulu bir şekilde analiz etmeye çalışırdım.
***
MHP İlçe Başkanı
HİLMİ ER
’in yerinde ben olsam, her sabah uyandığımda aynanın karşısına geçerdim, 11 Ocak’tan beri ilçe başkanı gömleği giydiğimi, artık eski İlçe Başkanı Cafer Hoca’nın yanı başına oturup kız istemeye gelmiş damat adayı gibi süzüm süzüm süzülme döneminin çok gerilerde kaldığını, Cafer Hoca’yı Ankara’ya göndermek için, seçime kalmış şunun şurasında 45-50 gün iken, biraz daha aktif olmam gerektiğini kendi kendime defalarca söylerdim.
***
Şimdilik bu kadar yeter gibi. Hoşunuza gittiyse devam edebiliriz. Bi işaret çakmanız yeterli…