Her ayrılık bir yıkım gibi gelir insanoğluna. Sevdiği, değer verdiği insanı kaybedince bir anda dünya başına yıkılıverir. Renkler canlılığını, doğa renkliliğini kaybeder. Her şey üzerine üzerine geliyormuş gibi hisseden kişi, isteyerek...
Her ayrılık bir yıkım gibi gelir insanoğluna. Sevdiği, değer verdiği insanı kaybedince bir anda dünya başına yıkılıverir. Renkler canlılığını, doğa renkliliğini kaybeder. Her şey üzerine üzerine geliyormuş gibi hisseden kişi, isteyerek veya istemeyerek kendini bir anda depresyonun içerisinde bulur. Dahası, beynindeki düşüncelerle hiçbir şekilde baş edemeyeceğini, mutsuzluğu üzerinden atamayacağını düşünür insan. Bir başkasını sevmek mi? Aklından bile geçirmez, bunun bahsini açana karşı da nefret duyar o an. İçinden sürekli ağlamak, haykırmak, yalnız kalmak, susmak gelir. Kayba verilen tepkinin süresinde adaptasyon aşaması, normal bir bireyde yaklaşık olarak 21 güne tekabül eder. Bu günler içerisinde kişi yaşadığı kayba karşı haykırarak, ağlayarak, hıçkırarak hatta kendini eve kapatarak sosyal hayattan izole bir biçimde yaşam sürmeye başlayabilir. Tüm bu saydıklarım olası tepkilerdir ve gayet de sağlıklıdır. Ancak kişi 2 haftadan sonra vermiş olduğu tepkileri pekiştirmiş bir biçimde hayatına devam ederse bu noktada kesinlikle profesyonel destek almasında fayda var.
Her ne yaşamış olursanız olun, ‘Güzel günler, sadece o kişiye endekslidir. O yoksa mutluluk da yok, güzel günlerde… ‘ demeyin. Öyle bir kaide yok! Hayat devam ediyor. Hem de her şeye, herkese rağmen! Mühim olan kişinin yaşadıklarından ders çıkararak bundan sonraki hayatında aynı hatalara düşmeden yoluna devam edebilme cesaretliliğini gösterebilmesidir. Unutmayın, insan hayatta her duruma alışabileceği gibi ayrılık durumuna da zamanla alışabilir ve öyle ya da böyle yaşanan içsel acılar bir şekilde hafifler. Aradan bir müddet geçer ve bir bakarsınız, o acı çektiğiniz günler, gözünüzün önünden sadece anlık bir film şeridi gibi geçer. Günlerce eve kapanıp ağlamalar, küçük bir anı olarak kalır başkalarına anlatabileceğiniz...Gerçekten sevdiğiniz ve birlikte pek çok şeyi paylaştığınız bir insandan ayrılmak, onunla birlikte kurduğunuz hayatın da kesintiye uğraması anlamına gelir. Birlikte yaptığınız sosyal faaliyetler, ortak arkadaşlıklar, belki ortak ev… Bunların hepsi bir anda kuş olur uçup gider. Bu noktada üzülmekte haklısınız. Ama hayat da bir şekilde devam ettiğine göre tazelenmek ve acılardan kurtulmak gerek, öyle değil mi? Bu dönemde, kendinizi rahatlatıp sosyalleşmeye, arkadaşlarınızla daha fazla görüşmeye çalışmalısınız. İnsanın acı çektiği zamanlarda en iyi ilaç, hiç kuşkusuz arkadaşlarıdır. Ancak bu arkadaşların ayrılığınızı sorgulamalarına asla izin vermeyin. Geriye dönüşler ve ‘Keşke’ler sizi yıpratmaktan başka hiçbir işe yaramaz
‘BANA HER ŞEY SENİ HATIRLATIYOR’
Hepimiz çevremizden aşinayızdır, ‘Bana her şey seni hatırlatıyor. Nereye bakarsam bakayım hep onu görüyorum. Her şeyde, her yerde o var.’ şeklindeki konuşmaları duymaya. Peki, ne yapmalı ondan tam anlamıyla kurtulabilmek için? Öncelikle derhal kafanızdan ona dair olan her şeyi yok edin. Hatıralar, elbette güzeldir ancak acı veriyorsa; onlardan da kurtulmak gerekir. Merak etmeyin size çok şey kattı yaşadıklarınız. Yaşadığınız onca şeyden öğrendiğiniz pek çok şey var. Geçmişi sürekli açıp canınızı sıkmaktan vazgeçin. O’nu size hatırlatan objelerden kurtulun. Giysi, aksesuar, bardak, hediye, notlar, vs. Bir daha hiç görmeyeceğinizden emin olmak kaydıyla birilerine verebilir ya da çöpe atabilirsiniz. Bir diğer önemli nokta, ayrıldıktan sonra arkadaş olunur mu? Arkadaş kalmak, modern ilişkilerin dayattığı, ama hayatta bir karşılığı olmayan bir durum… En azından üzerinizden ayrılık acısının geçmesini bekleyin ve bunun kararını duygularınız olgunlaştığında verin.
HOBİLER EDİNİN, HOBİLERİNİZİ GENİŞLETİN
Aklınızdan sizi hüzünlendirecek düşünceleri atmanın yolu, eğlenceli işlerle meşgul olmakla mümkün ancak. Örneğin, bir dans okulu, dil ya da hobi kursu veya bir spor salonuna yazılarak kendinizi daha iyi hissetmeniz olası! Hayatınızı ne kadar renklendirir, aklınızı yeni bilgilerle ne kadar meşgul ederseniz, sıkıntılarınızdan o kadar çabuk kurtulursunuz. Hem inanın bu sizi kendinizi yemeye içmeye vererek teselli bulmaktan da kurtaracaktır.
ACIYI AŞK’LA SÖNDÜRMEK
Ayrılığın ilk zamanlarında bir başkasını sevebileceğinizi aklınızdan bile geçirmezsiniz. Ya da ‘Acaba bir gün olabilir mi?’ gibi bir soru aklınızdan geçerken, kendinize kızıp bunun ne kadar imkânsız olduğuna kendinizi inandırmak istersiniz. Bilhassa uzun soluklu ilişkiler yaşayan insanlar, daha zor kabullenirler bir gün bir başkasıyla birlikte olma düşüncesini… Oysa kendinizi yeni insanlarla tanışmaya açık tutmalısınız. Yeni bir aşka yelken açmaktan daha güzel ne olabilir ki şu hayatta? Yeniden biriyle göz göze gelmek, yeniden dokunduğunuzda heyecan duymak, yeni hikâyeler duymak… Bunların hiçbiri inanın imkânsız değil!Hayat dünden ziyade yarınlara bağlı olarak devam ediyor. Geçmişte yaşadıklarınız, sizler için iyi birer öğretmen, eğitmen. Yaşadıklarınızdan öğrendiğiniz ve de öğreneceğiniz çok şey var. Kendinizi sosyal hayattan izole bir yaşam içinde nefes almaya zorladığınız sürece bunun zararı yine yalnızca size olacaktır. Bence, bunu bir düşünün. Mutlu günler!