'Kısa tarihi” diyorum çünkü binlerce yıldır uygarlıkların hüküm sürdüğü Alanya'da, kıyı bandı ile oynamanın tarihi yalnızca son yüzyıl ile sınırlanıyor. Malumunuz, tarihi yarımadanın coğrafi koşulları, tarım yapılacak...

“Kısa tarihi” diyorum çünkü binlerce yıldır uygarlıkların hüküm sürdüğü Alanya’da, kıyı bandı ile oynamanın tarihi yalnızca son yüzyıl ile sınırlanıyor.

Malumunuz, tarihi yarımadanın coğrafi koşulları, tarım yapılacak alanların genişliği ve onları besleyecek akarsuların varlığı, uygarlıkların yerleşim olarak Alanya’nın doğu yakasını seçmesine neden olmuş.

Anadolu Selçuklu Sultanı Alaüddin Keykubat’ın adının verildiği, altın renkli kumu olan şehir içi sahili Alanya’nın tanıtım yüzü olmuş. Alanya, kaleden çekilen, şehir merkezinin buluştuğu Keykubat plajı ve denizinin fotografları ile ülkede ve yurt dışında tanınmış.

Alanya bir tanıtım faaliyeti olarak pazarlanırken yani “satılırken”, Keykubat Plajı en önemli tanıtım öğesi olmuş. Ama satış kelimesi başka uygulamalarla yıllar içinde daha değişik anlamlar bulmuş!

Ünlü tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı’nın 1947 tarihli Alanya kitabında Kızılkule’nin hemen güneyindeki, denize doğru uzanan tonozlu yapıdan bahsedilir. Konyalı, 1920’li yıllara ait fotograflarda iki adet olduğu gözlenen tünel şeklindeki bu yapının taşlarının, dönemin kaymakamı tarafından iskele dolgusu olarak kullanıldığını yazmaktadır.

Belki de yöre halkının iskele talebini karşılamak üzere, hemen Kızılkule önüne bir dolgu yaptırılmış, denize doğru da tahta iskele uzatılmıştır. İşte Alanya şehir içi kıyısı ile oynamanın tarihi, bu kaymakamın icraatı ile başlamış olmalıdır.

Çünkü hakim rüzgarlar güneydoğudan getirdiği kumu şehir merkezine yığmaya başlamıştır. Bu tarihten sonra “halkına hizmet” iddiası ile yola çıkan, başta yerel yönetimler olmak üzere her otorite “yatırımını” doğanın dengesini bozma üstüne yapmıştır.

İLK DOLGU İSKELE OLUYOR

İskele bölgesindeki mütevazı dolgu 1945 sonrasında, biraz daha genişletilerek Alanya İskelesi yapımındaki ana gövdeyi teşkil edecektir. Türkiye’nin, belki de dünyanın o yıllardaki en iyi liman ve benzeri inşaatları firması olan STFA, Mersin’den taşıdığı iş makinaları ile iskeleyi yapar. İskele daha sonra, 1970’li yılların başında uzatılırken akıntıyı kesmemek için direkler üstüne inşa edilir.

Alanya iskele bölgesindeki o doğal görüntüyü mahveden ilk uygulama, Alanya belediye meclisinin 17.01.1974 tarihli oturumunda alınır.  Eşref Kahvecioğlu yönetimindeki Alanya Belediye Meclisi “… şehir planının Plaj Oteli ile (şimdiki Robin Hood Disko) iskele arasında ve yolun altında kalan yolun tetkiki ile, gerekirse imar planında tadilat yapılarak karara bağlanması…” sözleriyle çarşı içine kadar tüm sahilin doldurulması kararını alır. “Kıyı katliamı kararı!” en azından halkın seçtiği vekiller, meclis üyeleri tarafından alınmıştır…

Alanya şehir merkezi ve Keykubat Plajı’nı mahveden ikinci ve daha büyük darbe ise Müstakbel Dim başkanlığındaki belediye meclisinin aldığı karar ile gelecektir. Yine Alanya halkının kendine vekil olarak seçtiği meclis üyelerinin 6 Haziran 1985 tarihli oturumunda, “Plajlı kabinlerin olduğu kumsal alana yapılması planlanan belediye sarayı için, projenin İller Bankası’na ihale edilmesi” kararı alınır. Hatırlatmakta yarar var; belediye başkanının ısrarı ile kumsal taş ve toprak ile doldurularak bu projeye başlanırken, daha öncelikli bir hizmet olması gereken, şehirdeki kavşaklara trafik sinyalizasyonu yerleştirme işlemi henüz başlamamıştır.

Bu kararın alınması aşamasındaki çok ilginç bir ayrıntı 25 Ağustos 1985 tarihli Yeni Alanya gazetesinde yer almaktadır. Başlık şöyledir: Alanya’nın kaderi tartışıldı… “Müstakbel Dim Alanya’nın tanınmış mimarları ile istişare toplantısı yaparak ilçemizin kıyı düzenlemesi ve belediye sarayı projesi üzerinde bir görüş alışverişinde bulundu. Ankara’da tamamlanarak gönderilen planlar üzerinde yapılan mütalaalarda mimarların görüşleri alındı…….”. Bundan 35 yıl önceki bir uygulamada, belediye başkanı halkına sormamış ama en azından şehirde yaşayan mimarlardan görüş almıştır…

1990’LI YILLAR…

Geliyoruz 1990’lı yıllara… Siyasi iktidarın bütçe komisyonu başkanı olan Alanyalı milletvekili Hayri Doğan sayesinde Alanya’ya yatırım bütçeleri ayırılmaktadır. Bunlardan birisi de yine şehir merkezine yapılması uygun görülen balıkçı barınağı için ayrılandır.

Yaşamında ilk kez barınak ihalesi alan, büyük olasılıkla da denizle hiç tanışmamış bir müteahhit, 1994 yılında başladığı barınak yapımında denizimizi taş toprak ile doldurur. Yaptığı her dolgu doğa tarafından yani dalgalarla yıkılır, müteahhit yine doldurur. Daha sonra, 1999 yılında iş başına gelen Hasan Sipahioğlu yönetimi, “bari çabuk bitsin!” diye barınak yapımının belediyeye devrini sağlar. Belediye binasının önünden dik olarak deniz fenerine yapılan mendirek işin tuzu biberi olur. Artık doğu yönünden sürüklenen kum bu alana birikmektedir.

Bu arada Dim çayı barajı devreye girmiş, kireçli yapıdaki Dim vadisinden çay yoluyla kumsalı oluşturmak üzere yola çıkan kumun önü kesilmiştir. Kum artık 50 yıl boyunca baraj dolgusunun ardında birikecektir. Doğruyu konuşmak gerekirse bu konu turizmci de dahil olmak üzere kimseyi ilgilendirmemiştir. Hatta turizmci daha ileri giderek, önündeki plajın yalı taşlarını yani kıyının bel kemiğini, omurgasını kırarak erozyonun oluşmasında önemli rol oynamıştır.

Kumsal, Alanya merkezine komşu yerel belediyelerin yol kenarındaki kumun üstüne inşa ettiği yapılarla daha da tahrip edilmiş, kıyı ile daha üst kısımdaki kum alışverişi engellenmiştir. Aynı şekilde, özellikle 2000’li yıllar sonrasında kumsaldaki büfeler, restoranlar ve otel müştemilatı ile kum hapsedilmiş, kıyı erozyonu hız kazanmıştır. Yani aslında güney doğulu, güney batılı rüzgarlar ile taşınarak sahili dengelemesi gereken kum, insan yapılarıyla tutsak edilmiştir.

Özetle: Alanya’nın en önemli pazarlama öğesi olan, şehri tanımlayan şehir içi kumsalı ve onun denizle oluşturduğu silüet yani görünüm yıllar içindeki hatalarla bu hali almıştır. Ama her şeye rağmen hala Alanya’nın en büyük değeridir. Sözüm odur ki, bundan sonra, hele bilimsel olmayan ve şehri oluşturan paydaşların görüşü alınmadan yapılacak her türlü yapı Alanya’ya vurulacak bir darbe daha olacaktır…