DOĞUM. 21 Ağustos 1941. Yani. 20. yüzyılın ilk yarısının sonları. Şimdi ise. 2019. Yani. 21. yüzyılın ilk yarısının başları. İki yüzyılı da görerek, 80'e merdiven dayadık. Yılbaşı gecesi saat 24'00'de ekranlarda...
DOĞUM
.
21 Ağustos 1941.
Yani.
20. yüzyılın ilk yarısının sonları.
Şimdi ise.
2019.
Yani.
21. yüzyılın ilk yarısının başları.
İki yüzyılı da görerek, 80’e merdiven dayadık.
Yılbaşı gecesi saat 24’00'de ekranlarda 2019’u görünce.
Bir taraftan bir yaş daha yaşlanıp, son durağa biraz daha yaklaşmanın burukluğunu yaşarken.
Diğer taraftan.
2019 yılını da görmenin mutluluğunu yaşamaya çalıştım!
Her yılbaşı.
Gidene “Güle güle”, gelene “Hoş geldin yeni yıl” dedik.
Tıpkı “Gelene ağam, gidene paşam” dediğimiz gibi!
Biz ümmetçi bir gelenekten geliyoruz.
Hala, millet olamamanın sancılarıyla ıkınıp duruyoruz!
Ümmetçiliğimiz ağır bastığından.
Güdülmeyi sevmemiz bir yana, güdenleri tabulaştırıp sonra da onlara tapınmaya başlıyoruz.
Bu, bugünün sorunu değil.
Ben kendimi bildim bileli bu böyle.
Biz modadan anlamasak da, modaya uymakta üzerimize yoktur.
A partisi başa geçip egemen güç o olduğunda, sürü mantığı içinde çoğunluk oraya akın ediyor.
Egemen gücün en güçlüsü de, giderek çok daha güçlenip, yiğitlendikçe yiğitlenip, etrafa meydan okumaya başlayınca, millet yiğitlikten ve yiğitlerden hoşlandığı için değil, korktuğundan, yiğidini yere göğe sığdıramamaya başlar!
Yiğit tökezledi mi, her şey birden bire altüst olur.
Yani.
Tökezleyen paşanın hemen apoleti sökülüp, ağalığa tenzili terfi ettirilirken, yeni başa geçeni de, baş tacı edip paşalığa terfi ettirmekte üzerimize yoktur!
Paşa dinciyse.
Erkek milleti mescit ve camilerde görünmeye, kadınlar da birbiriyle örtünme yarışına girerler.
Tersi durumda ise.
Çoğu kişi, doğmalara karşı çıkmayı bırakın, ateistlik ve deistlik konusunda üstünlük yarışına girmeye başlar.
Ben, tüm bu süreçleri dolu dolu yaşadığımdan, her değişimde, değişimden endişelenip rahatsız da olsam, son tahlilde hep gülüp geçmişimdir.
Zira.
Bizim toplumun tarihi süreç içinde, bir ileri bir geri gitme konusunda üzerine yoktur.
Her yolculuğa da hemen ayak uydururuz!
Daha doğrusu.
Churchill’in dediği gibi:
“Bazı insanlar prensipleri için partilerini değiştirir. Bazıları partileri için prensiplerini değiştirir.”
Bizimkilerin önemli bir bölümü, partileri için, çok daha önemlisi, mevcut düzenden nemalanmak için prensiplerini değiştiriyor!
Yani.
Nasıl bazı dönemler için çok ileri gidiyoruz diye sevinirken, bazı dönemler için de geriliyoruz diyerek üzüldüysek, şimdi de çok geri vitesine taktık dense de, ben gelecekte, yeniden hem de çok daha güçlü bir biçimde ileri viteslere takılacağından eminim.
Ama sonrasında viteslerin nasıl seyredeceğini bilmem mümkün değil.
Son durağa bu kadar yaklaşmış, önümü bile zor görürken, geleceği nasıl öngörebilirim ki?
Benim temennim şu.
İnşallah bu toplum, sürekli geri vitesine takılı kalmaz!