BATI kalkınmasını, ülke yönetimindeki üç olumsuzluğu ortadan kaldırarak tamamlamış. Birincisi, kilisenin yasama ve yürütme üzerindeki etkisini ortadan kaldırmış. İkincisi, yargıçların keyfiliğine son vermiş. Üçüncüsü ise, askerin...

BATI

kalkınmasını, ülke yönetimindeki üç olumsuzluğu ortadan kaldırarak tamamlamış.
Birincisi, kilisenin yasama ve yürütme üzerindeki etkisini ortadan kaldırmış.
İkincisi, yargıçların keyfiliğine son vermiş.
Üçüncüsü ise, askerin ülke yönetimi üzerindeki vesayetini ortadan kaldırmış.
Türkiye hala bu üç yapıyı, kendi işlevselliğine yöneltme becerisini gösterebilmiş değil.
Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımız bir anlamda terör örgütünün tutsağı durumunda.
Misak-ı Milli sınırımızdan söz ederek övünüp dururken, sınırlarımız yolgeçen hanına dönmüş durumda.
Doğu ve Güneydoğu’daki kimi il ve ilçelerimize batıdan giden ya da gidebilen, gitmeyi düşünen bir Allah’ın kulu yok gibi bir şey!
Şairin dediği, “Orada bir köy var uzakta, gitsek de gitmesek de o köy bizim köyümüzdür” dememiz mümkün mü?
Bazıları hiç vergi vermiyor.
Bazıları elektrik parası ödemedikleri gibi, bu paralar bile bize fatura ediliyor.
Halbuki, Belçika’da Volanlarla Flamanlar arasındaki çelişkide, çok farklı bir bakış açısı hakim!
Yargımız dibe vurmak üzere.
Yargıçlarımız iki arada bir derede kalmış durumdalar.
Hukukun üstünlüğünü savunan ilkeli yargıçlarımızdan çok, zaman zaman, ilkesizler öne çıkarılabiliyor!
Bizde kimi yargıçların keyfiliği, kimilerinin de, bir yapının bir parçası olarak, hukukun üstünlüğüne dayanarak değil, ya üstünlerin ya da mensup oldukları yapının isteği üzerine bir yargı oluşturduklarını görüyoruz.
Bugün de, askeri vesayetten kurtulduk derken, bir de paralel yapı vesayeti belasıyla karşı karşıya kaldık.
Yani.
Vesayetler birbirlerini tasfiye etmekle meşgul!
Paralel yapının dünlerde, ordu üzerinde akıl almayacak bir operasyona imza attığını daha yeni öğrendik.
Bu operasyon yüzünden, ne hak yere suçlanan ordu mensupları ciddi mağduriyetler yaşarken, yıllar boyu gelenekselleşmiş darbeci yapılanmalar içinde yer almış kimi darbeciler de, bu çirkin operasyon sayesinde serbest kaldılar.
Toplum olarak bir an önce, demokratik laik hukukun üstünlüğüne dayanan bir cumhuriyeti oluşturmaya odaklanmalıyız.
Yoksa şu ya da bu yapının oyuncağı olmaya devam ederiz.
Tepkilerimizi salt bu yöne çevirmeliyiz.
Yoksa, siyasi kaygılara ve parti fanatizmine dayalı anlamsız tepkilerle her tür eyleme yelken açarsak, karşı olduğumuz siyasi yapıya zarar verirken, devleti de yok etme saçmalığı içine gireriz.