TÜRKİYE'DE yaşanan başarısız askeri darbe girişimi, Ortadoğu'nun jeopolitik görünümünü önemli ölçüde etkileyebilir. Öncelikle, bu yöntemle Müslüman ülkelerde iktidar değişikliği sürecinin kırıldığına kararlılık oluştu. ...
TÜRKİYE'DE
yaşanan başarısız askeri darbe girişimi, Ortadoğu'nun jeopolitik görünümünü önemli ölçüde etkileyebilir.
Öncelikle, bu yöntemle Müslüman ülkelerde iktidar değişikliği sürecinin kırıldığına kararlılık oluştu.
Demokrasi yoluyla siyasi faaliyetin avantajları daha belirgin kendini göstermeye başlayacak.
Türkiye'nin şahsında, hem de Ortadoğu ülkelerini karıştırmak olanaklarının kısıtlı olduğu da doğrulandı.
Türkiye'nin bu tarihsel işlevini yerine getirebilmesi için Batı'nın ona gerekli desteği hissedilmiyor.
Nitekim, Washington ve Brüksel'den Ankara'nın PKK'ya karşı askeri operasyonları durdurması ile ilgili mesajlar geliyor.
Yani teröristlere şans verilsin ki, kendilerini toparlayıp ülkede yeni terör dalgası kursunlar.
Aslında PKK'lıların birçoğu halen Avrupa ülkelerinde serbestçe dolaşıyorlar ve Türkiye'ye karşı faaliyet gösteriyorlar.
Başka bir örnek, Suriye olayları ile ilgilidir.
Ankara'nın ısrarlarına rağmen, ABD başta olmak üzere, Batı ülkeleri Suriye'den mülteci akınının durdurulması için ciddi adımlar atmıyorlar.
Onlar Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin istikrarı ve güvenliği için büyük önemi olan özel alay yaratmak istemiyorlar.
Sonuçta, hem Suriye'den Türkiye'ye çok sayıda terörist sızıyor, hem Ankara milyonlarca Suriyeli mülteciyi kendi topraklarında barındırıyor ve zaman zaman terör eylemlerine sahne oluyor.
Türkiye'de yaşananlara kardeş ülke olarak müttefiklik ve stratejik ortaklık konumundan yaklaştık. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, kardeş ülkedeki olayları gece boyunca endişeyle izledi.
Şöyle ki; Aliyev, Türkiye yönetimine desteğini ifade eden özel mesaj gönderdi.
Metinden, Cumhurbaşkanı Aliyev'in samimiyet ve içtenlik niyetiyle ve Türkiye'deki olaylara yaklaşım bildirdiği açıkça görülüyordu.
Cumhurbaşkanı Aliyev şunu vurguladı: "Geçen gece Türkiye'de yaşanan darbe girişimi ile ilgili olayları büyük endişeyle ve üzülerek izledim. Bu, bir yandan Türkiye'nin devletçiliğine, diğer taraftan Türk halkına, onun iradesine ve seçimine karşı işlenen korkunç cinayettir. Her zaman Türk halkının ve devletinin yanında bulunan Azerbaycan halkı ve devleti Türkiye'nin Anayasasına, demokrasisine karşı yönelen bu cinayeti şiddetle kınıyor ve kabul edilemez buluyor. Eminim Türkiye halkı ve yönetiminin birliğini sergileyerek darbe planının önlenmesi yönünde uyguladığınız kesin önlemler sonucunda kardeş ülkede durum kısa zamanda istikrara kavuşacak ve önceki yoluna girecektir."
Cumhurbaşkanı Aliyev, "Bir Millet, İki Devlet" formülünde uygar düzene, demokratik yönetime ve milli egemenliğe Bakü'nün bir daha ciddi avantaj sağladığını ifade etmiş oldu.
Bu, ilkesel önemli husustur.
Somut söylersek, Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşlikle birlikte, Türkiye'de demokrasi ve bağımsız devletçiliğin hüküm sürmesini oldukça önemli unsur saydığını sergilemiştir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüce önder Haydar Aliyev'in Azerbaycan için çok zor olan zamanlarda kullandığı yöntemden, halkı isyancılara karşı birleşmeye çağıran yöntemi kullandı.
Bu, modern politik teoride radikal olmayan, güç kullanmadan direniş gösterme yöntemidir ve çok demokratik bir yoldur.
Tüm bu nedenlerden dolayı, Bakü'nün Türkiye'de darbe planına yaklaşımı, tüm dünya için örnek olarak düşünülebilir.
Küresel politika bağlamında daha önemli bir nokta daha var.
Mesele şu ki, Batı, yürüttüğü politikanın olası zararlarını daha somut düşünmek imkanı kazandı.
Türkiye teyit etti, onunla güç diliyle konuşmak, gelişiminin önüne yapay yollarla, çeşitli engellerle kesmek mümkün değildir.
Ankara, bağımsız dış politika yürütmeye devam edecek.
Artık onu dünya politikasında kendi sözü olan bir devlet olarak kabul etmekten başka çareleri kalmadı.
Aynı zamanda Ortadoğu'nun bazı ülkeleri bu gerçeği kabul etmelidir.
Nihayet, Türkiye'de yaşananların ışığında Azerbaycan yönetiminin bağımsız bir dış politika yürütmekte ne kadar haklı olduğu bir kez daha kanıtlanıyor.
Bakü, kendi ulusal çıkarlarını esas alarak hiçbir dış gücün diktesi ile hareket etmiyor.
Bununla iktidar ülkenin genelinde devletin egemenliğini sağlamış oluyor.
Son zamanlarda bu terör olaylarını PKK ve IŞİD yapıyor. İşin ilginç tarafı şu ki, Batı, bu usul ile mi Türkiye'yi IŞİD propagandasına karşı çıkabilecek demokrasi mekanı etmek istiyor?
Görünen şu ki, bazı Müslüman devletleri güvenliklerini sağlamaya muktedirdir.
Bu gerçeğin kavranması Batı'nın belli çevrelerine düşmanlığının olanaksız olduğunu anlatabilir.
Onlar bağımsızlıklarını elde etmiş ülkelerde renkli devrimler organizasyonundan girişimlerin sonuçsuz olduğuna nihayet inanmalılar.
Ve şunu da anlamalıyız ki, Türk'ün dostu Türk'tür.
Tanrı Türk'ü korusun!