15 Mayıs 2011 Pazar günü Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı odalar eşitlik, özgürlük, bağımsızlık, demokrasi ve bir arada yaşama taleplerini topluca söylemek için Ankara'da

15 Mayıs 2011 Pazar günü Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı odalar eşitlik, özgürlük, bağımsızlık, demokrasi ve bir arada yaşama taleplerini topluca söylemek için Ankara’da "TMMOB Mitingi"nde buluştu. Mitingde mühendis, mimar ve şehir plancıları taşıdıkları pankartlarla meslek alanları üzerinden Türkiye’nin sorunlarına dikkat çektiler. "Tekellere değil halka gıda yasası" diyen gıda mühendisleri, "Madenlerin gerçek sahipleri halktır" diyen maden mühendisleri, "Nükleer santrale hayır" diyen elektrik mühendisleri, "Yaşamı kuran biziz, yaşamımızı yıkan AKP" diyen makine mühendisleri, "TOKİ yağması durdurulmalıdır" diyen mimarlar, "İmamın mühendisi olmayacağız" diyen öğrenci üyeler renkli görüntüler sergiledi. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı neden meydanlarda olduklarını mitinge katılanlara şöyle anlattı:
NEDEN MEYDANLARDAYIZ?
“Gericiliğe ve karanlığa karşı aydınlığı savunmak için buradayız.
Baskıcı ve otoriter yönetime karşı, özgürlük ve demokrasi için buradayız.
Her şeyin para-kâr olduğu piyasa anlayışına karşı eşitliği savunmak için, Kahrolsun emperyalizm demek için buradayız.
Irkçı ve milliyetçi anlayışın beslediği linç kültürüne karşı, kardeşçe ve barış içinde yaşamak için, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yoldan çözümü için buradayız.
Öznesinde insan olan özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik bir anayasa için, her türlü cinsiyet ayrımcılığına karşı durmak için, Özerk ve demokratik üniversite için, Demokratik, parasız eğitim hakkı, eşit, nitelikli, parasız sağlık hakkımız için buradayız.
Güvencesiz çalışmaya, taşeronlaşmaya, sendikasızlaştırılmaya "hayır" demek için, İnsan odaklı işçi sağlığı ve iş güvenliği için buradayız.
Kentlerimizin, ormanlarımızın, madenlerimizin yağmalanmasına "dur" demek için, havamıza, suyumuza, toprağımıza sahip çıkmak için buradayız. Meslek alanlarımıza, mesleğimize, onurumuza sahip çıkmak için, haklarımız, geleceğimiz, halkımız, ülkemiz için buradayız…” Soğancı neden toplandıklarını, neden meydanlarda olduklarını anlattıktan sonra tüm katılımcılara yönelik açık oylama yaptı. Soğancı, mitingde şu soruları sordu:
KİME OY VERECEĞİZ?
Ülkemizin tüm varlıklarını özel sermayeye peşkeş çekenlere, özelleştirmecilere oy verecek miyiz? Ulusal, bölgesel ve kentsel düzeyde planlı ve kamusal bir ekonomi politikası benimsemeyen, kamusal kaynaklara dayalı ve istihdam odaklı sanayileşme ve kalkınma politikalarını uygulamayanlara oy verecek miyiz?
Dünya Bankası, IMF, AB ve benzeri kuruluşların dayattıkları, yerli işbirlikçilerin uyguladıkları "yapısal uyum ve istikrar programları"nı uygulayanlara oy verecek miyiz? Ülkemize dayatılan dışa bağımlı enerji politikaları üzerinden doğayı, insanımızı yok sayanlara, madenlerimiz, jeotermal kaynaklarımız, kıyı ve ormanlarımızı yerli ve yabancı sermayeye yağmalatanlara oy verecek miyiz?
12 Eylül düzeninin ürünü olan YÖK’ü kaldırmayanlara, öğrenciyi müşteri olarak görenlere; parasız, eşit, bilimsel, demokratik, fırsat eşitliğine dayalı eğitimi sağlamayanlara oy verecek miyiz?
Eğitim, sağlık ve barınma hakkımızın en temel insan hakkı olduğunu kabul etmeyenlere, Kapitalizmin emeği baskı altına alan stratejilerine, tüm çalışanlara grevli, toplu sözleşmeli sendikalaşma hakkını tanımayanlara oy verecek miyiz?
İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerini kamusal bir hizmet olarak tanımayanlara, kentsel dönüşüm adı altında kentlerimizi yağmalayanlara oy verecek miyiz?
Tarım arazilerinin yok olmasına, GDO’lu gıdaların ülkemize sokulmasına izin verenlere, çiftçimizi tarlasından koparanlara, ülke ormanlarını 2/B, özel ağaçlandırma vb. ad altında rant sağlamak amacıyla talana açanlara, suyumuzu ticarileştirenlere oy verecek miyiz?
Kadına yönelik şiddeti ve toplumsal hayatın her noktasında cinsiyet ayrımcılığını önlemeyenlere, kadın sesine düşman olanlara oy verecek miyiz?
Ülkemizi ırkçı şoven yaklaşımlar temelinde kamplaştıranlara, oy verecek miyiz?
Derelerimiz özgür akmasın diyenlere, nükleer santralleri başımıza bela edenlere oy verecek miyiz? Gençlerimizin geleceklerini karartanlara oy verecek miyiz?
Başta düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engeller olmak üzere demokrasinin önündeki tüm engelleri kaldırmayanlara oy verecek miyiz?
Emperyalizmin savaş ve işgal politikalarına alet olanlara, emperyalizm işbirlikçilerine oy verecek miyiz?
Mühendislik, mimarlık, şehir plancılarını gözden çıkaranlara, TMMOB’a düşmanlık besleyenlere oy verecek miyiz?
“OYUMUZ İNSANDAN YANA OLANLARINDIR”
Yeni bir yaşamın çağrısını yapıyoruz. Bu karanlık, kahpe düzene baş kaldıranlar, teslim olmayanlar, gelecek biziz, değiştireceğiz diyenler güzelliğimizdir. Sokakların, meydanların burjuva siyasetinin kirli oyunlarıyla çirkinleştirildiği bir yerde bize düşen de elbette sokakları gerçek sahiplerinin sesiyle güzelleştirmektir. Şimdi sözümüzü birlikte söyleme zamanıdır. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz.”