Tarihçi olmadığımız halde, her konuda olduğu gibi, bu konuyu da sürekli sorgulayıp araştırdığımız içindir ki böyle bir başlık atma cesaretini gösterebildik! Tarihçiler, Osmanlının bazı padişahlarını kahraman bazılarını da hain...

Tarihçi olmadığımız halde, her konuda olduğu gibi, bu konuyu da sürekli sorgulayıp araştırdığımız içindir ki böyle bir başlık atma cesaretini gösterebildik!

Tarihçiler, Osmanlının bazı padişahlarını kahraman bazılarını da hain olarak ilan ediyorlar.Hangi padişah kahraman, hangileri hain? Osmanlı mülkünün sahibi olduğu iddia edilen bir şahsın, sahibi olduğu şeyin haini olabilir mi?

Padişahların başarı ve başarısızlığı salt kendilerine de mal edilmez. Tarihi konjonktür, mevcut imkanlar ve devlet yönetiminde önemli görevlerde bulunan kişiler de başarılı ya da başarısızlığın sorumlusu olabilir. Tarihçiler çocuk yaşta padişah olup savaşlar kazanan padişahlardan övgüyle söz edebiliyorlar ve biz de bunlara inanabiliyoruz. Bu başarıyı o çocuk mu yoksa, ülkeyi yöneten diğer unsurlar mı kazandı diye hiç sorguluyor muyuz?

Tarihteki bütün başarılar da başarısızlıklar da salt bir kişiye maledilmiştir. Böyle bir tarihten ders alıp yararlanmayı bırakın, tarihi olayları doğru bir biçimde anlamak bile mümkün olamaz.

CNN’de Taha Akyol, Balkan savaşlarını ve buradaki felaketleri belgeleriyle ve de insanın içini sızlatan görüntüleriyle bu acı gerçeği topluma sunuyor.

Bize çocukluğumuzdan bu yana tarihin hep hoş, güzel başarılı yanları sunularak hamaset yapıldı.

Tarihin acı yanları, felaketleri hep hasır altı edildiğinden, biz kendimizi dev aynasında görmenin aymazlığı içinde ne kadar cüceleştiğimizin farkına varamadığımız içindir ki, güçlenmek devleşmek için de en küçük bir çaba içine girmeye bile gerek görmedik.

“Bir Türk dünyaya bedeldir” sözüyle kasım kasım kasılırken böyle bir şeyin nasıl mümkün olabileceğini hiç mi hiç düşünmedik.

Dört kıtaya yayılmış olmakla övünürken, dört kıtadan kopup Küçük Asya’ya nasıl sıkışıp kaldığımızı hiç sorgulamadık.

Osmanlı beyliği büyürken, Anadolu’daki diğer beyliklerden önemli bir bölümünün nasıl kılıçtan geçirildiğini hep görmezden geldik ya da bizlere bu gerçek gösterilmedi.

Osmanlı nasıl gerilemeye başladı ve nasıl çöktü? Bunu tüm detaylarıyla bilen kaç insanımız var?

Tanzimat, Meşrutiyet ve çok partili dönemler, Jön Türkler ve İttihatçılar ne yapmak istediler, istediklerini yapabildiler mi, bu donanıma sahip miydiler yoksa, birilerinin de desteği ile batıya özenip koskoca Osmanlı İmparatorluğunun istemeyerek de olsa yıkılışınamı neden oldular?

Çok partili dönemin Osmanlıda başladığını ve bugünkü misakı milli sınırlarını da o son Meclisi Mebusan’ın çizdiğini bilen kaç kişi var?

Çanakkale savaşının önemi “Çanakkale geçilmedi” diyerek salt bir kahramanlık olarak ele alınıyor. Halbuki sonrasında itilaf devletleri hiç silah atmadan ellerini kollarını sallayarak boğazı geçip, Marmara’ya demir atıp İstanbul’u işgal ettiler.

Çanakkale savaşının önemi ve bu kahramanlık destanının bize sağladığı en önemli şey, 1915’de Çanakkale’yi itilaf devletleri geçip Rus Çarlığına destek veremeyince, 1917'de Rusya da Ekim devrimi gerçekleşti ve iktidarı ele geçiren Bolşevikler, 1918'de itilaf devletleriyle birlikte kazanacakları bir savaştan çekilmiş oldular ve bu rejim Türkiye’yi desteklemeye başladı. Rusya’da Komünist bir rejimin iktidara gelmesi itilaf devletlerini korkuttu ve Türkiye’nin de Komünizme kayacağından endişe etmeye başladılar.

Yunanistan 1915 Çanakkale savaşına katılmak istemiş olmasına rağmen o tarihte Çarlık Rusya’sı karşı çıktığı için bu emeline nail olamamıştı ama Çarklık yıkılıp Rusya’da ekim devrimi gerçekleşince, birinci dünya savaşı 1918’de bitmiş olmasına rağmen, Yunanlılar İngilizlerin de desteğini alarak Anadolu’yu işgaletmek için, 15 mayıs 1919 da İzmir’e çıkartma yapmaya başladığında, itilaf devletlerinden İtalya ve Fransa bu işgale karşı çıkmışlardı. Yunanlılar 15 Mayıs’ta İzmir’e çıkartma yaparken, ertesi gün yani 16 Mayıs 1919 tarihinde de Mustafa Kemal Paşa ordu müfettişi göreviyle İstanbul’dan Samsun'a gitmek üzere yola çıkıyor.

İngilizler de komünizmin Türkiye’ye yayılma tehlikesinden ürkerek Yunanlılara verdiği desteği azaltıp ya da tamamen çekince, Kurtuluş savaşını başarıyla sürdüren başta Mutafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm silah arkadaşları ve sivil zevat, özellikle aydınlarımız bir büyük destana imza atarak yepyeni bir Türkiye Cumhuriyeti devletini kurma başarısını göstermişlerdir. Bu mücadelede, büyük Atatürk’le birlikte İsmet İnönü, Kazım Karabekir, Ali Fuat Paşa, Rauf Orbay, Halide Edip Adıvar, Galip Hoca takma adıyla Celal Bayar, Adnan Adıvar ve daha bir çok asker, sivil ve aydın tüm Kuva-yı Milli hareketi içinde yer alan unsurları minnet ve şükranla anıyorum. - DEVAMI YARIN -