Geçen hafta 'Bence Hukuk” başlıklı bir yazı yazmıştım. Uzmanı olmadığım bir konuda yurttaş kimliğimle yazmam gerektiğine inandığım düşünceleri sizlerle paylaşmıştım. Esas olan ve olması istenilen, Hukuk ve Adalet anlayışının...
Geçen hafta “Bence Hukuk” başlıklı bir yazı yazmıştım. Uzmanı olmadığım bir konuda yurttaş kimliğimle yazmam gerektiğine inandığım düşünceleri sizlerle paylaşmıştım. Esas olan ve olması istenilen, Hukuk ve Adalet anlayışının evrensel normlara uygunluğunu vurgulamıştım. Elbette bence hukuk olmayacağı gibi sence de hukuk olmaz…
Bu hafta, yazıya gelen eleştirileri irdeleyelim.
Güneş Altıntaş’ın eleştirisi şöyle; “Evrensel hukukun hiçbir ülkede olmadığı iddiasının doğru olduğunu varsaysak bile; hukukun üstünlüğünün hala geçerli olduğu ve suçlu kişinin haklarına tecavüz edilmeden cezalandırılabildiği birçok ülke var. O ülkelerde, toplumsal anlayış ve halkın konsensüsü de bu yönde olduğu için bizdeki gibi hukuk kişilere özel değil, kişiler üstüdür”.
Bir diğer eleştiri de; Müzik Öğretmeni arkadaşım Ekrem Göktaş’dan geldi. Eleştirisi şöyle; “Irak’ta, ABD ve İngiltere bomba yağdırdı. 2 milyon kişi öldürüldü. Kadınlara tecavüz edildi. Bunlardan hesap sorabilecek hukuk var mı acaba”?
Birbiriyle çelişen her iki eleştiri de doğru. 12 Eylül Adaletiyle 17 yaşında gencin yaşı büyütülerek asıldığına şahit olduk. Tutuklanan gazeteci işkenceyle öldürülüp sokağa atıldığında seyirci kaldık. Her koyun kendi bacağından asılır deyip, bana dokunmayan yılanın sabrımızı zorlamasına izin verdik. Irak tamam, Libya ve Suriye de düzene sokulduğunda “keşke sarı öküzü vermeseydik” demeyiz inşallah. Almanya’da ırkçı saldırı sonucu öldürülen Genç Ailesinin 5 ferdinin katilleri 10 yıl hapis yatıp serbest kaldılar. Aynı dönemde tecavüz edilen Hollandalı turistlerin katillerinin yargılanması için Belediye Meclis Salonunu kullandık. Amaç yabancıya rezil olmamak, yargı salonları bile yok dedirtmemekti. Alanya saygınlık kaybetmezken hukuk yerlerde süründü. Katil de olsalar savunma haklarını tam kullanabildikleri ne derece inandırıcı olabilir.
Polisin Londra’da öldürdüğü genç için sokağa dökülenler; öfkesini yağmalama ve kundaklama olaylarıyla çıkardı. Yakılan binlerce araç ve yağmalanan dükkan sayısı belirsiz. Benzer olaylar Fransa’da da yaşanmıştı. Olaylar büyük gibi görünse de bilanço yok seviyesindedir. Haksızlığa karşı halkın hukuka olan inancının karşılığıdır, bu eylemler.
Gelişmiş ülkeler hukukun güçlendirilmesi için çaba sarf ederken, geri kalmış ülkeler diktatörlerinin uygun gördüğüyle yetiniyorlar. İktidarlarını sağlama almak için de dini olabildiğince çıkarlarına alet ediyorlar. Hukuk anlayışını güçlendirenler gelişirken, dini iktidarlarına alet edenler geri kalıyorlar. Elbette Ekrem arkadaşım haklı, emperyalizmin tasarladığı dünya düzeninde gelişmemiş ülkeler bedel ödeyecekler. Zamanında; 1789, 1917 devrimlerini düşünün. Batılının yıllar önce ödediği bedeli, şimdi geri kalmış ülkeler ödemek durumundadır. Tehlike emperyalizm ise, buna karşı savunmanın en kestirme yolu hukuku güçlendirmek ve eğitim sorunlarını çözmektir.
Allah'ın adaletinin fakire faydası yoktur. Allah'ın adaleti kusursuz olsaydı, hukuk kavramına ihtiyaç olmazdı. İnsan onuruna yakışmayan tek şey fakirlik ve açlıktır. Bunun sorumlusu yine insandır. Yokluğun ve yoksulluğun ve kavgaların nedenlerini şu deyiş güzel açıklar; “biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar”.