DEĞERLİ okurlar. Dünkü yazımda, dünlerdeki yanlışlarımızdan arınmamız gerektiğinin altını özellikle çizmeye çalışmıştım. Bunun için de, dünlerde yaptıklarımızla ilgili özeleştirilerde bulunmamız şart. Tabii ki, hem düşünsel,...

DEĞERLİ

okurlar.
Dünkü yazımda, dünlerdeki yanlışlarımızdan arınmamız gerektiğinin altını özellikle çizmeye çalışmıştım.
Bunun için de, dünlerde yaptıklarımızla ilgili özeleştirilerde bulunmamız şart.
Tabii ki, hem düşünsel, hem ideolojik anlamda, hem dünya, hem de eskinin modaya dönüşmüş ideolojileri değişirken, bizim de büyük ölçüde yeni değerlendirmelerin zenginliğiyle kucaklaşmaya çalışmamız kadar doğal bir şey olamaz.
Kimi dostların, tarihin tozlu raflarında kalmış, kimi ideolojik öğretilerin, o günün somut koşullarının ve iki kutuplu dünyanın ürünü olarak ortaya konmuş açılımlara bugün bile itibar etmeleri, hiç sorgulamamaları düşündürücü.
Hepimiz doğru yanlış dünlerde kalmış anılarımıza nostaljik olarak takılırken, o günlerde olan bitenlerden, en azından bugün ders çıkartmaya çalışmamız gerekir.
Ama, kimi beyinler, böylesine anlamsız ve saçma kutuplaşmalar yüzünden, binlerce gencin ölümüne neden olan o kan ve gözyaşıyla dolu, birilerinin bir biçimde yapılandırıp gençliği kamplara ayırıp, kendi yapılanmalarındakileri ülke ve ülke insanının kurtarıcısı, karşı tarafı da vatan haini olarak görüp göstererek, Türk'ün Türk'ü öldürdüğü, gençlerin birbirini kırdığı rezil günleri hasretle yad etmelerine ve o günlerde yaptıklarıyla övünmelerine inanın hayret ediyorum!
Her tür düşünsel arayışımız, özgür düşünceye yönelme isteğimize dayalı olmalı.
Ama maalesef, toplumda bu tür arayışlar peşinde koşup, sürekli kendisini yenilemeye çalışanlar olduğu gibi, değişimi bir döneklik olarak gören, inandığı şeyi hiçbir zaman sorgulamayan, birilerinden öğrendiği her inancı ya da ideolojiyi kesin doğru olarak görüp, o inançla ya da ideolojiyle, körü körüne, belli bir mensubiyet duygusu içinde, ömür boyu sarmaş dolaş olmanın fanatizminde koşuşturanların dönmemekle övünmelerine şaşıyorum.
Yıllar öncesinin somut koşullarının ürünü olan bir inancın ya da ideolojinin içeriğini bile bir türlü yeterince kavrayamamış, hatta hiç araştırıp sorgulamamış, bugünün koşullarıyla taban tabana zıt, dünlere göre belirlenmiş temel ilkelerin hatta felsefenin bugünle örtüşüp örtüşmediğine bakmadan hala soyut kavram ve sloganlara ya da şiirsel söylemlere dayalı 50, 100 hatta 1000 yıllara giden öğretilere yönelmekle övünen beyinlerin, sosyal medyadaki nostaljik takılmalarını anlayışla karşılamak mümkünse de, geçmişe dönük anılarını anlatarak övünmelerindeki heyecanı gördükçe, kimi zaman gülüyor, kimi zaman da çok üzülüyorum.
Değerli dostlar.
Dün dünde kaldı.
Bugün yeni şeyler ve yeni değerler hatta liderler yaratmanın özel çabası içinde olmalıyız.
Bunu yaparken.
Kendi yarattığımız değerleri ve de liderleri tabulaştırıp tapınmaya kalkmamalıyız.
Baksanıza.
Bugün, en ilerici ve devrimci hatta çağdaş dediğimiz beyinler bile, yeni değerler ve kahramanlar üretemedikleri için, dünün kahramanları ve de büyük değerleriyle övünmekle meşguller!