YAZIN bitmesine sayılı günler kala, Muğla'nın Fethiye ilçesi Kumburnu Plajı'na konulan ahşap localardan günlük 210 TL kira alınması üzerine başlayan tepkiler, gözlerin yeniden plaj ücretlerine çevrilmesine yol açtı. Tüketici...
YAZIN
bitmesine sayılı günler kala, Muğla'nın Fethiye ilçesi Kumburnu Plajı'na konulan ahşap localardan günlük 210 TL kira alınması üzerine başlayan tepkiler, gözlerin yeniden plaj ücretlerine çevrilmesine yol açtı.
Tüketici dernekleri, "Plajlara giriş ücreti ödemeyin" uyarısında bulunurken, benzer uygulamaların Alanya'da da olması, "Acaba Alanya'da da önlem alınacak mı?" sorusunu gündeme getirdi.
Plajlardan giriş ücreti alınamayacağını savunan tüketici dernekleri, vatandaşların tüketici hakem heyetlerine başvurarak ödedikleri paraları geri almalarını önerirken, kıyıların kamuya açık alanlar olduğunu belirten Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, "Halkın kıyılardan ve sahillerden ücretsiz istifa edebilmesi gerekir" uyarısında bulundu.
Bazı açıkgözlerin kendi mülkleriymiş gibi plaj girişlerine bariyerler koyup sahilden istifade etmek isteyen tüketicilerden ücret talep ettiklerini söyleyen Ağaoğlu, "Yaptıkları hukuksuzluğa kulp takmak için de şezlong bedeli veya şemsiye ücreti gibi bazı unsurları ileri sürüyorlar. Loca uygulaması da bu kulp takmanın bir çeşidi" dedi.
Tüketiciyi Koruma Derneği Antalya Şube Başkanı Avukat Abdullah Özçulcu ise denize girmek isteyen vatandaşların, yolun kapatılarak veya set konularak engellenemeyeceğini savunuyor.
Vatandaşların kendi şemsiyesiyle istediği sahilden yararlanabileceğini, insanların sahili ücretsiz kullanma hakkının gasp edilemeyeceğini söyleyen Özçulcu, "Otel dahi olsa sahili sadece kendi müşterilerine tahsis edemez. Özel plajın işletmesi, deniz ve kum hariç duş, şezlong gibi hizmetlerden yararlanmak içindir. Deniz kenarı kumsal olduğu sürece para alınması mümkün değildir. Vatandaşlar, sahilden ve denizden yararlanmalarını engelleyen işletmelere dava açabilir" diyor.
Antalya'nın Kemer ve Alanya ilçeleri ile turizm merkezi Belek'te ise sahillerin büyük kısmı özel işletmelerin elinde ve bu plajlar adeta "tecrit edilmiş özel bölgeler" gibi halka kapalı.
Aksini iddia eden varsa, buyursun, şehrin bazı kıyılarını birlikte dolaşalım.
Konaklı, Avsallar, İncekum ve Okurcalar'da birçok otel, bırakın vatandaşın sahile girmesini engellemek için şezlong ve şemsiye ücreti gibi paraları talep etmeyi, pek çoğu tel örgülerle sahili çevreleyip vatandaşın o bölgelerde denize girmesini engelleyebiliyor.
Tekrar ediyorum.
Aksini iddia eden varsa, buyursun, şehrin bazı kıyılarını birlikte dolaşalım.
Alanya şehir merkezinde Belediye Sarayı arkasındaki Galip Dere Halk Plajı ile Damlataş'ın büyük çoğunluğunda vatandaş denize rahatça girebiliyorken, "Keykubat Plajı" adı verilen şehrin doğu tarafındaki bölgede pek çok işletme, müşterisi olmayanların kumsalı kullanmaması için elinden ne geliyorsa yapmaktan imtina etmiyor.
Plajlarda denetim şart!
Sürat teknesiyle çekilen paraşüt tarzı eğlencelikler ise tehlike saçmaya devam ediyor.
Pek çok su sporları işletmecisinin, sırf müşteri kapabilmek için kendilerine ayrılan bölümlerin dışına çıkarak ticaret yaptıkları bilgisi geliyor haber merkezimize.
Paraşüte binmek isteyenlerin "sahilde yüzenlerin güvenliği için" deniz motosikletleri ile en az 200 metre açıkta bulundurulması zorunlu rampalara götürülmesi gerekiyorken, sürat tekneleri dalgaların kıyı ile buluştuğu noktaya kadar geliyor, müşteri tekneyle alınıp açığa götürülüyor.
Buna mukabil...
Oba, Mahmutlar ve Kargıcak'taki pek çok sahil büfesinin ise "sahil büfesi" olmaktan çıktığı, metrekaresini aşarak adeta geceleri de çalışan birer disko veya gazinoya dönüştükleri artık biliniyor ama ne yazık ki bu konuda da etkin bir denetim yok!
Şanslıyız, zira bugüne dek olumsuz denilebilecek bir vaka yaşanmadı, ancak yarın buralarda yaşanabilecek olumsuz bir iki vaka, Türk ve Avrupa medyasında Alanya sahillerinin güvenirliğini yeniden gündeme getirebilir, benden uyarması!
Uzun lafın kısası...
Alanya sahilleri Allah'a emanet!
Alanya sahillerinde başıboşluk, denetimsizlik diz boyu ve ne yazık ki şehrin yöneticileri, "şeytan taşlamaktan namaz kılmaya vakit bulamıyorum" misali, kafalarını henüz buralara çevirebilmiş değil.