HER partinin içinde özellikle son yıllardan bu yana sürekli olarak konuşulan, söylenmese bile mutlaka içerilerde bir yerde saklanan bir husustur. Bazen gazete köşe yazılarında, bazen ikili kulislerde görürüz. Ancak kimse çıkıp da bu konu...

HER

partinin içinde özellikle son yıllardan bu yana sürekli olarak konuşulan, söylenmese bile mutlaka içerilerde bir yerde saklanan bir husustur.
Bazen gazete köşe yazılarında, bazen ikili kulislerde görürüz.
Ancak kimse çıkıp da bu konu hakkında aleni konuşmak istemez.
Evet, tahmin ettiğiniz gibi, mikromilliyetçiliğin olup olmadığı yönünde bu hafta konuşacağız.

*

Bunun tanımını yapmak da epey zor elbette.
Alanya’ya dışarıdan gelmiş bazı kişilere sorduğumuz zaman, değişik yönlerden cevap alıyoruz.
Birincisi, “Alanyalılar herhangi bir makam söz konusu olduğunda onlara ancak kendilerinden birisini getirir, belki yardımcıları olarak dışarıdan birisini koyabilir” şeklindedir.
İkincisi “Alanyalılar her zaman birbirini tutar, kulislerine dışarıdan birilerini kabul etmezler” şeklindedir.
Üçüncüsü ise “Ben filanca yıldır burada yaşıyorum, beni bile kabul etmiyorlar” şeklindedir.
Toplumda gezdiğiniz zaman bu sözleri mutlaka duyacaksınızdır.
Peki gerçekten Alanya’da söz sahibi olmak için Alanyalı mı olmak gerekmektedir?
Daha da önemlisi, Alanyalı olmak ne anlama gelir? Beldeleri de sayacak mıyız? Ya da kaç yıldan beri burada yaşayanlar Alanyalıdır?
İsterseniz bunun üzerine düşünmeye başlayalım.

*

Bugünkü yazımız Alanyalı olmanın sadece politik yönünü incelemek üzerine kurulu.
Dolayısıyla diğer toplumsal ve ekonomik yönler bambaşka ve daha da geniş bir konu oluşturuyor.
Ancak, bir cümle ile ifade etmek lazım, şehrin ekonomik görüntüsünde Alanyalıların (evvelden beri tüm kökleriyle olanların) egemenliği olduğundan söz etmek mümkün değildir.
Kocaman şehrimizde, inşaatından perakende sektörüne kadar tüm dinamikler bugün dışarıdan gelmiş olarak tabir edilen kişiler tarafından yürütülmektedir.
Bu yapı içerisinde Alanyalıların birbirini tutması zaten teknik olarak imkansızdır. Üstelik bu konu 30 yıl önce sonuçlanmış ve geri dönülmesi de mümkün değildir.
O halde biz politika konumuza geri dönelim. Politika yapabilmek için Alanyalı olmak şart mıdır?

*

Aslında şart olmadığını hepimiz biliyoruz. Bugün nüfusunun ezici çoğunluğunu dışarıdan gelip, Alanya’yı benimsemiş, burada yaşamaya ve bu şehri daha iyi yapmaya söz vermiş kişilerin oluşturduğu düşünüldüğünde, siz çıkıp “Bana Alanyalı olduğum için oy verin” diyebilir misiniz?
Öncelikle seçmen kitlenize ters bir durum söz konusu.
Ayrıca Cumhuriyet Halk Partimizin seçilmiş başkanlarında çok örneklerini görebiliriz.
Katı bir Alanyalı tanımı yaptığımızda son dönem başkanlarımızın büyük çoğunluğuna yabancı dememiz gerekir.
Demek ki politikada kökten Alanyalı olmayanlar da her türlü makama sahip olmaktadır. Alanya burada kriter olarak, nerede doğduğunu değil, artık ne kadar hizmet ettiğini düşünmektedir.
Zaten Sosyal Demokrat bir parti olarak bizlere de böyle bir ayrım gözetmemek yakışır ki o ayrı bir konudur.
O zaman son soruya gelelim. Madem herkes istediği mevkiye gelebiliyor, neden toplumda Alanyalıların birbirini tuttuğu algısı dolaşıyor ve böyle şeyler duyuyoruz?

*

Bam teline geldik. Buyurun başlayalım.
Birçok eksiğine karşın, bugün Alanyamızı böyle ihtişamlı ve bütünleşik şekilde görenler, tarihi sürecinde de aynı olduğunu düşünüyorlar.
Halbuki durum bildiğiniz gibi değil.
Bırakın, Rum, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini, Cumhuriyetten sonra bile 10 bin–20 bin gibi rakamlardan bahsediyoruz.
Onu da geçelim, 1990’da 50 binlik bir nüfustan bahsediyoruz.
Yani şu anda yakınan topluluğun büyük çoğunluğu son 25 yılda gelen 250 bin kişiden oluşuyor.
Bu da sorunun ne olduğunu ortaya koyuyor.
1960’ta, 1980’de, darbelerde, zor anlarda, seçim masraflarında, manevi çalışmalarda yakın zamana kadar hep belli kişiler birlikteydi.
Çünkü nüfus onu gerektiriyordu.
Doğal olarak 1990’dan önce siyaset yapan bütün kuşak, zor anlarında yanında olan arkadaşlarını her zaman bir adım önde tuttu. Çünkü onlarla ter dökmüştü.
Yani, Alanyalı olduğu için değil, omuz omuza olduğu için, onunla zamanında bir şeyler paylaştığı için, dost olduğu için bir yakınlık söz konusudur.

*

O halde bu da hiçbir sorun göstermez. Aksine erdemliliktir.
Politikayı şekillendiren gelecek kuşak olan bizler ise, yaşımız gereği tüm keyifleri ve zorlukları şehrin bu devasa nüfusu ile hep birlikte yaşadık.
Görün bakın, 20 yıl içerisinde Alanyalı olmak ve olmamak konusu kendiliğinden kapanacak. Kendini buraya ait hisseden ve gerekeni yapanlar olacak.
Gençlik, üretken olanın kazandığı politika anlayışı bu şehre yerleştirecek.
Alanya kazanacak.
Hepinize saygılar sunuyorum.