Ülkemizin etrafındaki kara kara bulutlar, yoğunluğunu arttırmaya devam ediyor. Avrupa'daki ülkelerden sık sık Kürt kökenli vatandaşlara 'Direnin” çağrısı yapan The Guardion gazetesi de, öncülük yapıyor. Zamanında bayan Mitterand...

Ülkemizin etrafındaki kara kara bulutlar, yoğunluğunu arttırmaya devam ediyor. Avrupa’daki ülkelerden sık sık Kürt kökenli vatandaşlara “Direnin” çağrısı yapan The Guardion gazetesi de, öncülük yapıyor. Zamanında bayan Mitterand (eski Fransa Cumhurbaşkanının eşi) bu konuda çok çalışmıştı. Fransa Libya’dan petrol payını alabilmek için, NATO’dan önce, savaş uçaklarını gönderip bombalamayı başlatmıştı. Libya’da petrol var, su vardı. Mısır da nasibini aldı ve Amerika, İsrail’e toprak kazandırmak, suyundan faydalanmak için Mübarek'i çok çabuk gözden çıkarmıştı. Dikkat edersek amaç hep aynı. Halkı kışkırtıp o güzelim ülkelerde, iç karışıklıklar çıkarıp, kardeşi kardeşe düşman edip, o ülkeler üzerinde egemenlik sağlamak. Açıkçası, “Dünya Jandarması” Amerika ve AB ülkeleri, “Demokrasi” adı altında, az gelişmiş ülkelere saldırıp onları bölüp, parçalayıp kendilerine muhtaç insanlar haline getiriyorlar. Bunun adına da “Demokrasi getirdik” diyorlar, aynı Irak, Afganistan’da olanlar gibi. Bu adını saydığımız ülkelerde, Müslümanı Müslümana kırdıranlara sormak lazım: Demokrasi bu mudur? Irak’ta, kan gövdeyi götürdü. Amaç aynı görüntüleri ülkemize de sokmak. Yıllardır terörle uğraşan ülkemizde, AB yasalarına uyum süreci için idam kalktı. Amerika’da ise serbest. Demokrasiden bahseden büyük Amerika’da idam edilecek “ mahkumlar ölüm şeklini seçmekte serbest, ister şırınga ile isterse elektrikli sandalye ile... Venezuella’da Chavez oynanan oyunda da ABD’nin parmağının olduğu açıklanmıştı. Yukarıda bahsettiğim ülkeleri önce “Medya yoluyla fitne ve fesatlıklar işlendi, daha sonra da, nükleer silah ya da benzeri konular. Petrol hangi ülkelerde ise, ABD, AB, NATO yoluyla, “Demokrasi getiriyoruz” diyerek ülkeleri parçalıyorlar. Şimdi de bizim ülkemizin üzerinde de Kürt kökenli vatandaşlarımız üzerinden planlar işlemeye başladı. Mavi Marmara gemisiyle ilgili, TV’lerden İsrail için, oldukça sert açıklamalar yapan Cumhurbaşkanımız Gül ve Dış İşleri Bakanımız Davutoğlu, konuşmalarına bakıyorum da, içim sızlıyor. Keşke “ŞEHİTLERİMİZ” için de, aynı kararlı bir şekilde yapsalar da, halkımızın üzüntüsü biraz azalsa. Dikkat ettiyseniz ne ABD, ne Avrupa ülkeleri, verdiğimiz “ŞEHİTLER” için üzüntü bildirdiklerini duymayız. Onlar için bizim asker ve polislerimizin öldürülmesi hiç önemli değildir. Bizim ülkemize kendi vatandaşlarımızdan başka, kimseden hayır yoktur. Dünya yeni bir sayfa açtı, güçlü orduları olan ülkeleri yıkmak, için silahtan çok, medya kullanılıyor. Gazeteciler, aydınlar ve asker bir çok insanımız tutuklanıyor. Milletvekili seçildikleri halde tutukluluk halleri devam ediyor. Hani bir atasözü vardır ya, “KALELER DAİMA İÇERDEN ÇÖKER”. Yukarıda bahsettiğim ülkelerin çoğunda aynı işlem yapıldı. Bir ülkeye fitne sokarsanız, bölmeniz için, silah kullanmaya gerek kalmaz. İnsanlar birbirine girince, kalan sağlar işi bitirip, vazifeleri de belirleniyor.
Sözün özü medyada bitiyor. Ülkelerin kaderlerin belirleyen medyadır. Ülkemizin öz değerlerine daha çok değer verelim, tarihimize, belgesellerle önem verelim. Geçmişini unutan ülkelerin arasına girmeyelim.