Kumsal işgalinde yeni bir çığır başladı.

Henüz Alanya’da bu işi kotarabilen bir firma olmadığı için;  bir telefon açıyorsun İstanbul’a; anında üç tır geliyor; dilediğin kumsalın üzerine, dilediğin büyüklükte bir stand kurup,  o kumsalı (babanızın çiftliği gibi) deniz manzaralı açık hava düğün salonu haline getiriyor.

Bunun ilk örneğini, içinde bulunduğumuz hafta Keykubat Sahilinde yaşadık.

Düğün tarihinden (20.10.2020)  üç gün önce; bir gece yarısı tırlar geldi; Keykubat sahillerine stant kurmaya başladı.

Koca Alanya’da düğün yapacak başka bir alan yok gibi…

Biz çevreciler geçici de olsa bu tür işgallerin; ancak kabile devletlerinde olacağını düşünüyor; bu şımarıkça davranışın yinelenmemesini diliyoruz.

O nedenle kaleme aldım bu yazıyı.

Şimdi bu yazım üzerine anında karşı savunmaya geçilecek, biliyorum.

Denecek ki; “yedik mi kumsalınızı?”

Yemediniz ama kısa süreli de olsa, hak ihlali yaptınız; kötü ve çirkin örnek oldunuz.

Hiçbir otel, hiçbir tesis; “kumsal benim tesisimin ya da benim otelimin önünde; ben tesisimin önündeki kumsalı dilediğim gibi kullanırım…” diyemez.

Hiçbir Mülki Amirlik, hiçbir Mal Müdürlüğü, hiçbir Belediye de; “Kumsallar benim görev ve yetki alanım içersinde, dilediğim gibi kullanır, dilediğim süreyle kiraya veririm…” diyemez.

Dilerim, bu şımarıklık, yinelenmez; ilk ve son olur.

*    *    *

Dün sabah uyanır uyanmaz, ilk işim yerel gazeteleri taramak oldu.

Hangi kurum, hangi dernek duyarlılık gösterip, bu işgale tepki göstermiş diye…

Tepki gösteren tek bir dernek vardı; Alanya Çevre Eğitim ve Mavi Bayrak Derneği Başkanı Şerefnur Kayhan.

Sağ olsun Şerefnur Başkan; kendisi (tarafımdan) bilgilendirildiği andan itibaren, tepkisini koydu; harıl harıl çalışıp, konuyu tüm yetkili makamlara ve Alanya basın kurumlarına bizzat iletti.

“Benzeri işgallere örnek olabilecek” bu işgale anında tepki gösteren başta Kaymakamımız Sayın Dr. Fatih Ürkmezer olmak üzere; Alanya Çevre Derneği Başkanı Şerefnur Kayhan Kardeşime de Alanya Sevdalısı bir çevreci olarak teşekkür ediyorum.

Dilerim bundan böyle geçici de olsa böyle bir işgal daha yaşanmaz.

Burası bir kabile devletinin sıradan bir kenti değil.

Burası, bu ülkenin tüm dünyaya açılan bir penceresi.

Burası dünyaya açık bir vitrin.

Bu kentte yaşayıp, bu kentin nimetlerinden yararlanan hiç kimsenin; bu kente “Vah Alanya’m vah!” dedirtmeye hakkı yok.