Kontrolden mi çıktı? MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, nazikane söyleyecek oldu; 'cemaatin faaliyetlerini durdurduğunu veya askıya aldığını açıklamasının yerinde ve yararlı olabileceği akla gelmektedir” dedi. Hemen Hocaefendi'yi...

Kontrolden mi çıktı?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, nazikane söyleyecek oldu; “cemaatin faaliyetlerini durdurduğunu veya askıya aldığını açıklamasının yerinde ve yararlı olabileceği akla gelmektedir” dedi. Hemen Hocaefendi’yi neredeyse rahmetli Türkeş’le benzeterek, eski ülkücülerin bile sert tepkilerine maruz kaldı.. “Türk okullarını kapatalım mı?.. İstiklal Marşı’nı söyletmeyelim mi?.. Türkçe olimpiyatlarını iptal mi edelim?” gibi demagoji yapıyorlar.
Ben de “muammayı-mucizeyi” fazla irdelemeyeceğim, ancak eski hukukumuza dayanarak Hocaefendi’den soracağım bazı şeyler var...
KÜÇÜK BİR İPUCU
Önce Hocaefendi’nin “gücü” konusunda, küçük bir ip ucu; seksenli yıllarda Orta Asya’da gezerken, Taşkent sokaklarının bir noktasında, Türk dondurması tezgahı ve Türkiye’den geldiği anlaşılan satıcısını görmüştüm.. İzmirli satıcıya sorduğumda, “Beni buraya Hocaefendi gönderdi... Tezgahı İzmir’den verdirdi” dedi. O adam sonra bölgede dondurmacılar kralı oldu. Belki önemsiz ama gene de bir ipucu!
Sonra, Orta Asya’daki Türk ülkelerinde, Gülen okullarını gördüm... Kapılarında Atatürk büstleri, duvarlarında Mustafa Kemal’in hitabeleri vardı. Bir Turancı olarak çok etkilendim... Dönünce de öven yazılar yazdım. Bunun üzerine 1997’de evimde ameliyatlı yatarken, Hocaefendi, lütfettiler Emirgan’daki evimize, geçmiş olsun demek için teşrif ettiler. Fethullah Hoca, bana Atatürk’ü ve babamı sordu. Dikkatle dinledi. Amerika’ya gidişinden önce, eşimle beni İstanbul’da, Altunizade’de ikamet ettiği okula davet etti... Dairesinin duvarlarında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait maketler, ibareler vardı... İlişkilerimiz, Hocaefendi tedavi maksadıyla Amerika’ya götürülene, cemaatine “sabrediniz sıramız gelecek” kasetleri ortaya çıkana kadar devam etti. Daha sonra ilişkiyi ben kestim...
Hocaefendi bundan bir kaç ay önce bizi, Amerika’dan telefonla aradı.
Eşimle konuşmuş, “Çok üzülüyorum. Uzaktayım ama Türkiye’nin halleri, ülkenin bölünmesi beni çok üzüyor” demiş. Şimdi de siyasi polemiklerin içine çekilmesinden şikayetçi ve Devlet Bahçeli’nin sözlerinden, “avukatları” vasıtasıyla rahatsızlığını belirtmiş!
FİKİR NE?
Ama ben de Devlet Bahçeli gibi, eski hukukumuza istinaden soracağım;
Cemaatinin yayın organı olan Zaman gazetesini okumuyor mu? Cemaatine bağlı TV’lerde söylenenlerden haberdar değil mi? Bu gazete ve kanallarda seçme yazarlar, her gün Türk Silahlı Kuvvetleri ve milliyetçilik aleyhinde yazarlar ve konuşurlar.. Bu adamlar Polis Akademisi ve kolejinde öğretim üyeleri.
Ben açık söyleyeyim yöremde gördüğüm ’Fethullah Gülen Okulları’nda öğretilenlerden artık kuşkuluyum. Hocaefendi’nin avukatı bu okullarda İstiklal Marşı okunduğunu söylüyor ama zikri böyle olsa da fikir ne?
Son tahlilde; saygın bir din bilgesi olan vatanseverliğinden şüphe etmek istemediğim Fethullah Hocaefendi’nin; “mucizesi ve muamması” hakkındaki şüpheleri ve benim endişelerimi izale etmesini rica ediyorum. Yoksa cemaati, okullar, gazeteler, yazarlar, TV’ler onun kontrolü altından çıktılar, başka güçlerin kontrolü altına mı girdiler? Öyleyse eyvah ki eyvah!..
Evet şimdi söz Hocaefendi’nin -avukatı vasıtasıyla değil- Zaman’da yayınlanan hutbelerinde. Bizzat kendi ağzından izale etmesini rica ediyorum...