ANKARA güvensiz, karışık bir yer değildir aslında… Sadedir, sakindir, biraz gri, biraz memurdur aslında… Metro'dan inip koşturmanıza gerek yoktur… Öyle telaşlı insanlarda göremezsiniz pek fazla Ankara'da… Çığlıkları, haykırışları,...

ANKARA

güvensiz, karışık bir yer değildir aslında…
Sadedir, sakindir, biraz gri, biraz memurdur aslında…
Metro'dan inip koşturmanıza gerek yoktur…
Öyle telaşlı insanlarda göremezsiniz pek fazla Ankara'da…
Çığlıkları, haykırışları, acıları, koşuşturmaları, feryatları, figanları son 5 ayda gördüm orada…
Yeter demek bile yetmiyor artık...
Yer: Yine Ankara...
3 hain saldırı ve yine ateş ciğerimizde kor oldu…
Başkentin tam göbeği olan Kızılay Güvenpark'ta patladı bu sefer vicdan ve insanlık...
Planlanmış bir katliam...
Her biri ciğerimizi liğme liğme eden yüreklerimizi dağlayan o haberleri korkarak dinledik, okuduk, gördük...
Acımız öyle büyüdü ki içimizde, o Pazar sığamadık yere göğe...
Feryat eden annelere, babalara alışır oldu gözler...
İşin aslı öyle alıştık, öyle alıştırdılar ki...
Sahneler senaryolar hep aynı...
Tanıdık geliyor artık patlamalar...
En kalabalık meydan seçilip bomba yüklü araç canlı bombayla patlatılıyor ve kıyılıyor körpecik canlara!
Sonrası mı?
Baba ocağında sönmeyen bir ateş ve bir kaç ay sonra unutulmaya yüz tutan bir kaç isim…
Keşke patlamanın olduğu parkta adı gibi 'Güven'de olsaydı insanlar...
YGS’den çıkıp günün stresini atmak için arkadaşlarıyla buluşan birçok gencimizde oradaydı…
Geleceklerini belirleyen o sınav sonrası kalleşçe yok edildiler...
Gelecekleri ölüm olmamalıydı...
Hangi gencin gözünün içerisine bakabiliyorsunuz?

Evine ekmek götürmek için bekleyen o babanın, yavrusunun hayaliyle bir an önce eve ulaşmak isteyen o annenin geride bıraktıkları nasıl devam eder hayatlarına?
Ayrı ayrı hikayeler…
Başka başka hayaller…
Hayatlar yarıda kaldı, yarıda bıraktılar haince...
Şimdi kaç gün, kaç ay, kaç yıl bu katliamın acısı sürer?
Kaçında unutulur sahi?
Unutulmaz demeyin biz bu acılarla bölünüp, hissizleştik…
Ankara'da doğup büyüyen biri olarak en çok beyaz halini bilir, severim…
Ayazını bilirim, soğuğunu bilirim, kara kışını bilirim.
Şimdi ‘Ankara’ deyince yüreklerde hisseder olduk o ayazı…
Bembeyaz memleketim kan kırmızısı oldu…
'Yollarımız denize çıkmaz ama her yer Kızılay'a çıkar' derdik…
Kızılay'dan korkar olduk…
Mahvettiniz bu şehri, mahvettiniz bu memleketi…
Ah benim ‘cinnet vatanım’ ne günlere kaldık?