PKK militanlarınca Çukurca'ya yapılan baskında, şehit edilen 24 askerimizin hemen akabinde başlatılan operasyonlar sonunda, büyük bir kayba uğrayan, inleri tahrip edilen, silahları yakalanan terör örgütünün askeri kanadı, asker,jandarma...

PKK militanlarınca Çukurca’ya yapılan baskında, şehit edilen 24 askerimizin hemen akabinde başlatılan operasyonlar sonunda, büyük bir kayba uğrayan, inleri tahrip edilen, silahları yakalanan terör örgütünün askeri kanadı, asker,jandarma ve polis işbirliği sonunda, büyük bir bozguna uğratılmıştır. Diğer tarafta, şehirlerde yapılanan ve PKK ile BDP'ye kumanda eden her ikisini yönlendiren KCK (Kova Cıvaken Kürdistan) örgütünün Türkiye genelindeki elemanlarına eş zamanlı operasyonlar düzenlenerek yakalanıp tutuklanıyorlar. Bu suretle hem dağdaki teröristler hem de şehirlerde yapılananlar büyük bir panik içindeler. Devletimiz, Cumhurbaşkanıyla, Başbakanıyla, Genelkurmay ve kuvvet komutanlarıyla tam bir iş birliği içinde, PKK'nın ve KCK'nın artık ülkemizi ne bölmelerine, ne de Kürt halkını tedirgin etmesine meydan verilmeyecektir. Çukurca’nın Kazan vadisinde yürütülen operasyon başarı ile sona erdirilmiş, burada yuvalanan teröristler teker teker yok edilmişlerdir. Sınır ötesindeki pek çok kampları da havadan uçak ve helikopterlerle, karadan topçu ateşi ile yıkılmış, kullanılmaz hale getirilmiştir. Mağaralarda gizlenen silahları erzakları ele geçirilmiş, kışın yatacak yuvaları kalmamıştır. Çukurca baskınına, emir veren Suriye uyruklu Feyman Hüseyin hakkında eleştiriler ayyuka çıkmış olup bu manyak yüzünden perişan olduk diye serzenişler ta Kandil’e kadar uzanmıştır. Bütün bu olumsuzlukların yanında, örgütün büyük bir finans kaynağı olan esrar yuvaları ele geçirilmiştir. Örneğin, Lice’nin Ortaç, Yalaca, Bağlar köylerinde yapılan operasyonda 28 milyon değerinde 8 ton 150 kg esrar ele geçirilmiştir. Son günlerde de İstanbul, Mersin, Hakkari, Gaziantep, Van ve Ankara’da 1300 kg esrar yakalanmıştır. Bu da gösteriyor ki, PKK mali yönden dar boğaza girmeye başlamış, kendince bazı öneriler iletmek istemektedir. Murat Karayılan bir gazeteye verdiği beyanatında, Mesut Barzani’nin permergelerinin, PKK ile çarpışamayacağını belirterek, "Çünkü Kürt, Kürt’le çarpışmaz" diyor ve ETA'nın silah bırakmasının doğru ve olumlu bir karar olduğunu vurguladıktan sonra, "İspanya hükümetinin de bu konu da tavrı olumlu olmuştur. Türkiye’de de Kürt’lerin kendi, kendini yönetme hakkı tanınması halin de silah bırakacaklarının" altını çizerek, "Bize özerlik tanınırsa silahı bırakırız" diyor. Pek ala 30 yıldır şehit edilen 40 bin asker, subay, polis, öğretmen, işçi ve köylünün hesabını kim verecek? Bu kadar ölümle yüz milyonlarca dolar masrafla sonuçlanan bu çarpışmanın nedeni, ülkenin bölünmemesi değil miydi? Ey, Kandil'den ahkam kesen Karayılan, sen alemi kör, herkesi sersem mi sanırsın? Kış geldi, soğuklar başladı, yuvalar yıkıldı, teröristlerin aç ve açıkta kaldılar, sen de çok güzel (!) bir öneride bulunuyorsun. Aklınca, Türk devletini uyutup, kışı rahat bir şekilde geçirmenin yol ve yöntemini ileri sürüyorsun. Her zaman yaptığın taktiğinin artık foyası çıktı. Boşuna akıl vermeye kalkma, maymun gözünü çoktan açtı. Helen Van depremi, Türk, Kürt kardeşliğini öylesine pekiştirdi ki, bunu sen değil, senin gibi düşünen ne kadar gafil, hain varsa onlar bile bozamaz. Ulusa sesleniş konuşmasında Başbakan bu hususu ne güzel ifade ediyor: "Van depremiyle yer sarsılırken kardeşliğimiz daha bir güçlendi.Bir defa daha görüldü ki, bu ülkenin mayasında kardeşlik vardır." 23 Ekim'den beri ülkemizin batısı, doğusu, ortası, kuzeyi, güneyi bir olmuş Van ve Erciş’teki kardeşlerine yardım yapabilmek için gecesini, gündüzüne katmış, elinde, avucunda ne varsa göndermeye başladı ve bu yardımlar devam etmektedir. Van yolunda yüzlerce TIR getirdiklerini boşaltmak için sıra beklemektedir. Bunun sizin gözünüzde hiçbir anlamı yok mu? Eğer silah bırakacaksan, bırak ve def olup gidin artık. Yeter sizden Kürt kardeşlerimiz de yaka silkmeye başladı bile.