20 Ekim'deki yazımda 'Bugün” diye sormuştum… Bugün, 30 Ekim'de 'Ya yarın?” diye soruyorum. Malumlardan Ali Bayramoğlu 'yarın” için umudunu ifade etmiş; 'Önümüzdeki 29 Ekim bu açıdan umarız Cumhuriyet Bayramı...
20 Ekim’deki yazımda “Bugün” diye sormuştum… Bugün, 30 Ekim’de “Ya yarın?” diye soruyorum. Malumlardan Ali Bayramoğlu “yarın” için umudunu ifade etmiş; “Önümüzdeki 29 Ekim bu açıdan umarız Cumhuriyet Bayramı kadar demokrasi bayramı olur” diyor. Ahmet Altan'a göre de, Cumhuriyet 88 yıl hiçbir şey yapmamış. Kutlanacak bir şey yokmuş. Umut 2. Cumhuriyet; Şimdi Türkiye, gerçek demokrasiyle ya bu “Cumhuriyetle" ya da "Neo-Osmanlı” saltanatıyla istedikleri kıvama gelecek. Yersek!
***
Önümde Devletin zirvesinin hep bir arada alelusul, adet yerini bulsun diye, Anıtkabire, Atatürk'ün huzuruna gidişlerinin fotoğrafı var… Ata'nın huzurunda, kendi deyimleriyle “sap gibi” durdular.
O fotoğrafta Atatürk'e candan bağlı tek kişi eminim Cumhurbaşkanını Yaveri, görevi çok güç!
***
Cumhurun başı Abdullah Gül oradaki deftere yazmış: "Büyük Atatürk, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 85. yıl dönümünü gururla yaşıyoruz. Bize emanet ettiğin Cumhuriyeti gösterdiğin istikamette daha da yücelteceğimize ve işaret ettiğin muasır medeniyetlerin üzerine taşıyacağımıza söz veriyoruz. Ruhun şad olsun.”
Gül’ün Refah Partisi'ndeyken Atatürk, Cumhuriyet ve Türklük hakkında söyledikleri kayıtlarıyla sabit… Gül’ün ve “zirvedekilerin”, içlerinden ne dedikleri, ne hissettikleri, Atatürk ve Cumhuriyet hakkında eskiden söylediklerinden belli; Bu fotoğraf riyakârlığın, takiyenin resmidir!
***
Gül Cumhuriyetin yıldönümünün “coşkuyla kutlanacağını" söyledi ama “kutlanmadı", "zirvedekiler" kutlamadılar. Van Depremi bahane edilerek, kutlanma törenleri ve geçit resimlerini iptal ettiler. Coşku boğazlarımda kaldı. Ama “coşku” milletin kalbinde idi. Halkın sokaklara dökülüp, bu büyük bayramı kutlamasına engel olamadılar! Merak ediyorum, Gül, Erdoğan ve yanaşmaları, yalakaları, bu meydan okumamın anlamını acaba biraz anlamışlar mı?
***
Bu bayramı kutlamayan gazeteler ve televizyonlar da var. Onlardan da 29 Ekim'de coşku bir tarafa ses nefes çıkmadı. Bazı malumlar zaten geçen yıllarda da kutlamamışlardı.
***
Her nasılsa, bir aralık, Cumhuriyetin öncülerinden ve organı eski Cumhuriyet Gazetesi'nin başında bulunmuş, “imalat ıskartası” Hasan Cemal, itiraf ediyor: “O zaman Cumhuriyetin yıldönümünde gazetenin sahibi Nadir Nadir'in talimatıyla beylik yazılar yazardım” diyor. Muhakkak onun gibi bazıları da vardı ama bütün yazarlar öyle değildik, değiliz! Satılmış kalemler, her devirde vardı! Yalaklar, her devirde yalaka!
***
Evet, bu Cumhuriyet Bayramı Başbakanın talimatıyla tam bayram olamadı. Tayyip’in talimatı aynen şöyle: “23 Ekim 2011 tarihinde Van ili ve çevresinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle 29 Ekim bayramı kutlama törenlerinin sadece çelenk koyma ve tebrikleri kabul törenleri şeklinde icra edilmesi; tören geçişi, resepsiyon gibi diğer kutlama faaliyetlerinin yapılmaması uygun görülmüştür. Bilgilerini ve gereğini rica ederim.”
Sayın Başbakan, siz uygun görmediniz ama bilesiniz ki, millet de sizin bu “uygunsuzluğunuzu” hiç uygun görmedi ve “derin” manasını anladı. Aslında milletin coşkusundan mahrum etmekle büyük günah işlediniz. Zira depremden sonra Cumhuriyeti kutlamak milletin birliğini göstermek için “farzdı”… Acısını muhakkak, aheste aheste de olsa çıkaracaktır.
***
Askeri geçitlerin de iptali acaba ordunun başında bulunan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yücel'i hiç rahatsız etmedi mi? Tabii, "talimat" siyasi otoriteden... Ama gene de, “hiç kurşun atmadan” ordusunu teslim etmek gibi bir şey de var!