NASRETTİN Hocamızın bir kıssası vardır. Şu meşhur hırsızla ilgili olan hani. Hepiniz biliyorsunuzdur mutlaka. Ama bu günlerde bir kez daha analım. **** Hocanın gece evine hırsız girer. Yatağını yorganını çalar gider. Hoca sabah uyandığında...

NASRETTİN

Hocamızın bir kıssası vardır.

Şu meşhur hırsızla ilgili olan hani.

Hepiniz biliyorsunuzdur mutlaka.

Ama bu günlerde bir kez daha analım.

****

Hocanın gece evine hırsız girer.

Yatağını yorganını çalar gider.

Hoca sabah uyandığında ne görsün.

Ev soyulup soğana çevrilmiş.

Basar yaygarayı ve sokağa fırlar.

Mahalleli toplanır başına.

Başlarlar hocaya sormaya.

"Kapın kilitli miydi ey hocam?"

"Pencereleri sıkı sıkı kapatmış mıydın?"

"Niye bu kadar derin uykuya daldın?"

"Bu kadar da tedbirsiz olunur mu?"

Hoca önce mahalleliyi sabırla dinler.

Sonunda sabrı tükenir ve der ki:

"Ey mahalleli, hırsızın hiç mi suçu yok?"

****

Olmaz olur mu a hocam. Var tabi.

Başkasının malına, mülküne, emeğine...

Ve dahi canına ve kanına kast etmek...

Hem insan katında, hem Allah katında...

Suçların ve suçluların en adi olanıdır.

Gel gör ki senin hırsız bir gün yakalanmıştır.

Hem de senin evi kaçıncı kez soyarken.

Gel beraber şu hırsızı da bir dinleyelim.

Neden senin eve bu kadar dadanmış.

****

Yine gecelerden bir gece hoca yatmış uyumuş.

Serinlemek için kapıyı pencereyi açık bırakmış.

"Nasıl olsa dört defa soyulduk, çalınacak ne kaldı?"

deyip, vurmuş derin uykunun gözüne.

Gece yarısı aynı hırsız bir daha girmiş eve.

Şöyle bir bakmış etrafına çalınacak ne var diye.

Gözüne hocanın cübbesi ve kavuğu takılmış.

Almış, atmış torbasına ve düşmüş yola.

Tam bahçeden çıkıp gideceği sırada.

Mahallenin gençleri görmüş hocayı soyan hırsızı.

Almışlar sopanın altına. Duymuş mahalleli sesleri...

Koşmuş hırsızın yanına, durdurmuşlar gençleri.

Hırsızın ağzı burnu kan içinde. Mahalleli sormuş:

"Ayıp değil mi bu yaptığın, neden soydun hocayı?"

"Hem de soyuş ki ne soyuş, yahu bu kaçıncı?"

"Garibin nesi varsa aldın, yetmedi mi yaptıkların?"

"Hırsızlığın haram olduğunu bilmez misin?"

"Ne uğraşırsın zavallı, fakir hoca ile?"

Hırsız bir ara nefeslenmiş ve bakmış kalabalığa.

"Doğru dersiniz ağalar" demiş ağlamaklı bakışla ve devam etmiş:

"Evet ben hırsızım, benim işim çalmak ama... Her gece evin kapısını ve penceresini açık bırakan hoca efendinin hiç mi suçu yok?"