26 NİSAN 2012 tarihinde, 'Alanya Binalarının Çatıları” adlı köşe yazımla, belediyeyi (o tarihteki statüye göre belediyeleri) uyardım. Dedim ki, '… Alanya'daki çatıların büyük bölümü potansiyel tehlike arz ediyor. Çatılar,...
26 NİSAN
2012 tarihinde, “Alanya Binalarının Çatıları” adlı köşe yazımla, belediyeyi (o tarihteki statüye göre belediyeleri) uyardım.Dedim ki,“… Alanya’daki çatıların büyük bölümü potansiyel tehlike arz ediyor.Çatılar, basit bir fırtınada; insanların, arabaların üzerine inmeye hazır, yüzlerce hurda yığınlarıyla, bağlantısız su depolarıyla, güneş enerjisi aksamlarıyla, çanak antenleriyle dolu.Bu çatıları tek tek denetleyin ya da ihale edin taşeron firmalara, onlar denetlesin.”Sonra örnek verdim.“Bakın 2012 Nisan’ında basit bir fırtınada İstanbul’da, neler oldu?” dedim ve çanak antenlerin nasıl uçtuğunu, insanların, arabaların üzerine nasıl devrildiğini anlattım.Ne oldu?Biz yazdık, biz okuduk.Biz söyledik, biz dinledik.Bırakın denetimi, uyarı bile yapılmadı.Sonuç?Cumartesi günkü fırtınada; Alanya’da da yine çatılar, çanak antenler, güneş enerjisi aksamları insanların, arabaların üzerine indi.Bir yurttaşımız üzerine düşen çanak anten, onun ölümüne neden oldu. Onlarca araç zarar gördü.
* * *Kim suçlu?Öncelikle, elbette o çatıları yapanlar, yaptıranlar suçlu. Çatılara konuşlandırılan aksamların bağlantılarını kontrol etmeyen/ettirmeyen o apartmanların sakinleri ve yöneticileri suçlu.Sonra?Sonra da belediyeler suçlu.
* * *Sık sık yazdığımız, dillendirdiğimiz bir şey var.Belediyecilik gönül işidir.Yürek işidir.Görgü işidir.Belediyecilik, inanç ister, özveri ister, azim ister, kararlılık ister…Olaylara geniş boyutlu bakış ister. Belediyelerin, “hazreti mevzuatın” arkasına sığınmaya, saklanmaya hakkı yoktur.İyi bir belediyeci, sorunu kökten çözen, çözmek isteyen belediyecidir.Oysa ülkemizin pek çok yerinde ve de Alanya’da, “Adım Hıdır, elimden gelen budur” türü belediyecilik yapılıyor.Hal böyle olunca; çözüm diye ileri sürülen çözümler(!); çözüm değil, çözümsüzlük getiriyor.Alanya’nın kangren olmuş rezil çatılarının durumu da böyle.Alanya’nın bu çatı rezaletini herkes biliyor ama kimse, kökten bir çözüm üretmeye yanaşmıyor.… …Şimdi bu olaylardan sonra ya da bu yazılanlardan sonra birileri çıkacak, diyecek ki;“Efendim, Çatı Yönetmeliğimizi yapıp, yürürlüğe koyduk.”Biz de diyeceğiz ki;“İyi de; hazırlayıp, yürürlüğe koyduğunuz yönetmelik, bu yönetmelikten sonra yapılacak yeni binalar için geçerli. Eski binalar ne olacak?Susulacak, yanıt verilmeyecek….Ya da “Efendim yasalarımız gereği, eski çatılara yönelik bir yaptırımda bulunamıyoruz…” gibi kaçamak yanıtlarla, savunmaya geçilecek.
* * *
Belediyecilik, mazeret üretme yeri değil, çözüm üretme yeridir, canım kardeşim.O ki, o göreve talip oldunuz; o ki, o koltukları işgal ediyorsunuz, çözüm bulacaksınız, çözüm…Hazırladığınız Çatı Yönetmeliği, yasal olarak eski binalara uygulanamıyor mu?O zaman uygulanır hale getireceksiniz.Eskiden, etkili siyasetçilerimiz yok, deniyordu. Şimdi var!Bu konuyu, malum etkili siyasetçilerimiz kanalıyla, Meclise taşıyacak, Kat Mülkiyeti Kanununa bir ek yaptırıp, sorunu çözeceksiniz.Yani, “üretken ve yaratıcı belediyecilik” yapacaksınız.
* * *Güneş sisteminde giderek sıklaşan patlamalar, değişen iklim koşulları; bundan böyle benzeri felaketlerin, çok daha sık yaşanacağını gösteriyor.Herkes bilsin ki; bu felaketlerin sıkça yaşanacağı yörelerimizin başında Alanya geliyor.Artık çatı sistemlerimizi, güneş enerjilerini ve çanak antenlerini de (ayrı ayrı hazırlanacak yönetmelikler çerçevesinde) belli esaslara oturtmak ve bu sistemleri de rutin denetimlere tabi kılmak, kıldırmak zorundayız.Yineliyorum; çatılarımız, hurda deposu, hurda yığını gibi…Yineliyorum; Alanya’da müteahhitlik hizmetleri, son derece ilkel, kötü ve denetimsiz. Her şey uydur kaydır, her şey yalap şalap.Yineliyorum; Alanya’daki bina çatılarının yüzde doksanı, potansiyel tehlike kaynağı.Gereğini yapmak, yaptırmak zorundayız.Daha fazla geç kalınmadan.