İNSAN, doğası gereği sürekli hayal kurar. Bu hayaller, bireyi ve toplumu hatta insanlığı da zaman zaman ileriye taşır. Bu konuda Napolyon'un iki sözü anlamlı.
İNSAN
, doğası gereği sürekli hayal kurar.
Bu hayaller, bireyi ve toplumu hatta insanlığı da zaman zaman ileriye taşır.
Bu konuda Napolyon’un iki sözü anlamlı.
"İnsanlar, hayal güçleriyle idare edilirler" der Napolyon ve ekler: "Ben Katolik geçinerek Vendee Savaşını kazandım; Müslüman geçinerek Mısır’a yerleştim; Papacı geçinerek İtalya’da yürekleri kazandım. Bir Yahudi halkını yönetecek olsam, Süleyman tapınağını yeniden kurardım."
Napolyon, insanları hayal güçleriyle ele geçirip, ülkeleri fethedip, idare ettiğini, bu sözleriyle itiraf etmiş oluyor.
Demek ki, hayal kurmanın bir sürü yararları varsa da, ham hayallerin peşinde koşmanın da birçok tehlikesinden söz etmek mümkün.
Bir şeyi istemek o kadar önemli değildir. Önemli olan, o şeyi elde edebilmek için, akılcı ve gerçekçi bir biçimde çalışmaktır.
Bu konuda rahmeti Alparslan Türkeş’in şu sözünü çok iyi irdelememiz gerekir:
"Dünyanın neresinde bir Türk varsa, bizim tabii sınırlarımız oradan başlar. Bunlarla ilgilenip onlara sahip çıkarken, Türkiye’yi de tehlikeye atmamalıyız. Her şeyi BM çerçevesi içinde kalarak yürütmeliyiz."
Merhum Türkeş'in bu sözünü dikkate almakta yarar var!
Bugün için dünyanın her yerinde az ya da çok sayıda Türk var.
Son günlerde, Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki sınırlara öykünmeye başlayanlarımız gittikçe çoğalıyor!
Türkiye’nin sorumluluğu Edirne ve Kars arası değildir diyerek, Balkanlara, Kafkaslara ve Ortadoğu’ya yönelirken, öncelikle ülkemizin ve ülke insanımızın çıkarlarını düşünmemiz gerekir.
Bir Kıbrıs harekatının kırk dört yıldır Türkiye’ye nelere mal olduğunu düşünmemizde yarar var.
Bugün için Kıbrıs’taki soydaşlarımız bile bize tavır almaya başladıysa, bu tür ilişkileri, duygusallıktan uzak belli bir gerçekçilik içinde ele almalıyız!
Çok daha çarpıcı olansa, sosyal medyada Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan ve Moğalistan’ın katılımıyla Turan Ordusu kurulduğundan söz edilerek, süper güç olduğumuz havalarına girenler var.
Halbuki Rusya’nın liderliğindeki Bağımsız Devletler Topluluğunun bugünkü üyelerinin Azerbaycan, Beyaz Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldovya, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’dan oluştuğu acı gerçeğini görmek gerekir!