Vücudumuz doğuştan gelen yapısı itibariyle sürekli hareket etme ihtiyacındadır. 20. yüzyıla gelinceye kadar bu yapının gereği, insanlar sürekli hareket halinde olmuş, birçok iş için kendi kas güçlerini kullanmak zorunda kalmışlardır....
Vücudumuz doğuştan gelen yapısı itibariyle sürekli hareket etme ihtiyacındadır. 20. yüzyıla gelinceye kadar bu yapının gereği, insanlar sürekli hareket halinde olmuş, birçok iş için kendi kas güçlerini kullanmak zorunda kalmışlardır. Ancak günümüzde teknolojinin çok gelişmesi ile bedensel gereksinim giderek azalmaya başlamıştır. Artık zamanımızın çoğunu masa başında oturarak, televizyon veya bilgisayar karşısında hiç hareket etmeden geçirmekte, çok kısa mesafelerde dahi yürüyerek gitme yerine araba kullanmayı tercih etmekteyiz. Bu durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak hareket azlığına bağlı bedensel problemler ve sağlık sorunları çıkmaya başlamış, hareketsizlik insan sağlığını tehdit eden, yaşamı riske sokan bir problem halini almıştır.
EGZERSİZ BEDEN SAĞLIĞINI GELİŞTİRİR
Bütün bu olumsuz etkilerden kurtulmak, vücudumuzu sağlıklı ve zinde kılmak için düzenli olarak hareket etmemiz gerekmektedir. Düzenli hareketlerin belirli kural ve koşullara göre yapılan örnekleri sportif etkinliklerdir. Spor, genel anlamıyla, insanın sağlık durumunu geliştiren ve gelişmiş sağlık durumunu devam ettiren hareketler serisi olarak tanımlanabilir.
Görüldüğü gibi, sporda yarışma amacının dışında, sağlığı koruma ve geliştirme amacı ön planda olup bu düşünceyle herkes spor yapmaya davet edilmektedir. Bu davet özellikle gelişmiş ülkelerde yerini bulmakta ve çok sayıda insan değişik sportif etkinliklere katılmaktadır. Sportif etkinliklere artan ilginin nedeni, biyolojik bir dengeleme ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Zira düzenli olarak hareket etmeyen insanların bedensel kapasitelerinde, zamanla bir takım farklılıklar ortaya çıkmakta ve bunlar sağlığı tehdit eder duruma gelebilmektedir.
ÇOCUKLARDAKİ RİSKLER
En çarpıcı örnekler çocuklarda görülmektedir. “Fast food” yeme alışkanlığı, bol kalorili içecekler, televizyon ve bilgisayar karşısında geçirilen çok uzun saatler, çocuklarımızı aşırı kilo alma yani obezite riskiyle karşı karşıya getirmiştir. Çarpık kentleşme ve plansız yapılanmalar nedeniyle yeşil alanların azalması, oyun oynama olanaklarını da kısıtlamış, çocuklar zamanlarının çoğunu kapalı mekânlarda geçirir duruma gelmişlerdir.
Özellikle büyük şehirlerde bu durum, bir kısır döngü şeklinde giderek yaygınlaşmakta ve gelecek nesillerin sağlığını riske sokmaktadır. Erişkin insanlarda ise hareket eksikliği çok değişik sağlık problemlerine yol açabilmektedir. Refah düzeyinin artması ve tıbbın gelişmesiyle birlikte yaşam süreleri uzamıştır. Örneğin 19. yüzyılda 40-45 yıllık insan ömrü, 75-80 yaş dolayına gelmiştir. Bu durum, yaşın ilerlemesine bağlı rahatsızlıkların da artmasına yol açmıştır. Diğer taraftan tıptaki gelişmeler ve çok sayıdaki araştırmalar sayesinde sağlığımızı riske sokan faktörler de net olarak belirlenmiştir.
HAREKET SİSTEMİ
Hareket sisteminin temelleri:
1) Eklemler
2) Kaslar
1) EKLEMLER
Kemikleri birbirine bağlayan ve hareket etmemizi sağlayan yapılardır. İskelet sistemindeki tüm kemikler, eklemler aracılığıyla komşu kemiğe bağlanır ve bu şekilde hem dayanıklılık hem de hareket olanağı sağlanmış olur.
Eklemi oluşturan kemiklerin uç kısımları ise “eklem kıkırdağı” adı verilen bir kıkırdak tabaka ile kaplıdır. Bu kıkırdağın yüzeyi çok kaygan ve pürüzsüz olup aradaki eklem sıvısı sayesinde kayganlığı daha da artmıştır. Kıkırdağın bir diğer özelliği ise kan damarlarının olmayışıdır. Vücudumuzdaki diğer dokuların aksine eklem kıkırdağı kanla değil, eklem sıvısı ile beslenir ve böylece üzerine ağırlık gelse dahi beslenmesine devam edebilir.
2) KASLAR
Hareket etmemizi sağlayan en önemli doku kaslarımızdır. Kaslar, “kas lifi” adı verilen iplik gibi ince, uzun, elastik dokuların bir araya gelmesinden oluşur ve “tendon” adı verilen uzantılarla kemiklere yapışarak hareket etmemizi sağlarlar.
Kaslar, sinirler vasıtasıyla uyarılarak kasılıp gevşer ve yapıştıkları bölgeyi hareket ettirir. Örneğin bir bardak su içmek istediğimizde, beyin önce omuriliğe bir komut gönderir. Omurilikte bu komut ele giden sinirlere aktarılır. Sinirler de eldeki kasların bazılarını kasıp bazılarını gevşeterek amaca uygun hareketin ortaya çıkmasını sağlar.
Görüldüğü gibi hareket oldukça karmaşık bir uyarılar zincirinin ardışık biçimde birbirine aktarılmasıyla ortaya çıkmaktadır. Bu sistemin tam olarak işleyebilmesi için tüm halkalarının sağlam olması gerekir. Hareket yolu üzerinde herhangi bir noktada sorun varsa, istenen hareket elde edilemez veya amaca uygun kalitede gerçekleşemez.