TEMMUZ ayını kavurucu sıcaklar ile karşılarken, toplumun kendi içinde birbirinden soğuduğunu gördükçe sizce bu durumun dışında daha kaygı verici ne olabilir?  Toplumun geniş katmanlarında, 15 Temmuz ve sonrası tartışılırken, bir...

TEMMUZ

ayını kavurucu sıcaklar ile karşılarken, toplumun kendi içinde birbirinden soğuduğunu gördükçe sizce bu durumun dışında daha kaygı verici ne olabilir?

Toplumun geniş katmanlarında, 15 Temmuz ve sonrası tartışılırken, bir yılını doldurmak üzere olan bu darbe girişimine bir büyüteç tutalım.
Tüm devlet kurumları bu saldırıya yekvücut Gazi Meclis’ten cevabını vermişti.
Birileri, yandaş ve yakın çevresi darbe bildirisi yayınlayarak sosyal medyada, televizyonda ve sokaklarda şakşak tutarak, "Atatürkçü ordu geldi" palavrasıyla FETÖ’yü örtmeye, hatta aklamaya bile yeltendi.
Hatta birileri bir televizyon kanalında darbecilerin bildirisini zevki sefa içinde defalarca okuyarak, “Bakın, darbeciler yurtta sulh diyorlar. Daha ne desinler” diyerek zevkten dört köşe olmuştu.
Aynı gün saat 23.00 sularında Ulusal Kanal ekranlarında Genel Yayın Yönetmeni Adnan Türkkan tarafından bu darbenin ABD kaynaklı ‘FETÖ'cü darbe' olduğu ve Türk milleti tarafından ezileceği duyurulmuştu.
Gerçek buydu.
Fakat sonrasında bir büyük tuzak gündeme sürüldü.
Anayasa Komisyonu'ndan çekilmeyen muhalefet sayesinde Meclis'e gelen teklif ile ülke Anayasa Referandumu'na sürüklendi.
Sonrasında da toplum parçalanmaya gitti.
Sonuçta karpuz gibi bölünen bir toplum ve tüm provokasyonlara açık bir süreci yaşadık.
Referandumda "Hayır" diyenlerin tamamını kendi kitlesiymiş gibi gören anlayış, bunu ilan ederek daha 16 Nisan Anayasa Referandumu gecesi bugünkü senaryolarını uygulamaya koydu.
İlk önce, “Gelin, temiz ve yeni bir anayasa yapalım” denilmiş, sonrasında dikkate alınmadığını görünce sözcüsü, “Meclis'ten çekiliyoruz” diyerek yılın gafına imza atmıştı.
Bunun üzerine yeniden açıklama ile kendi sözcülerini yalanlamışlardı.
Daha da ilginç gelişme Haziran ayına geldiğimizde iktidarın da ateşe benzin dökmesi olarak gördüğümüz, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanması ile eş zamanlı Meclis'i ve iktidarı gayrimeşru ilan eden muhalefet, gayrimeşru düzen ilan ettiği ülkede "Meşru Adalet" yürüyüşüne başladı.
Kendi söylemiyle “9 Temmuz Yürüyüşü" ile 15 Temmuz kontrollü darbesinin yüksek entelektüellerine, yazarlarına, kripto elemanları ve 24 Temmuz 2015’de başlayan Vatan Savaşı sonucunda hendeğe gömülen sazcı Selahattin Demirtaş'ın ve ABD beslemelerinin özgürlüğü için topyekun “Adalet” yürüyüşüne çıktılar.
Lozan Barış Antlaşması'nın yıldönümü olan 24 Temmuz 2015’te Vatan Savaşı Harekatı yaparak Amerikan koridoru ile savaşan ülkemiz, tüm tuzaklara rağmen Amerika’nın kara gücünü hendeklere gömmüştür.
Bunun sonucu Rus savaş uçağı düşürülmüş, partimizin öngörüsü ve başarılı diplomasisi ile sorun çözülmüştür.
Sonrasında 15 Temmuz darbesini tezgâhlayan Amerika burada da istediğini elde edememiştir.
Ardından Fırat Kalkanı Harekatı'nda koridoru parçalayan Türk ordusunun başarısı ile çıldıran Süper-NATO, Rus Büyükelçisi'ni öldürterek alçak yüzünü göstermiştir.
Suriye ile bozulan ilişkilerin tamiri halen devam etmekte ve ataşelik açılma seviyesine getirilmiş bulunmaktadır.
Çin ile partimizin sayesinde kurulan ilişkiler ülkemizin Şanghay Beşlisi'ne aday olması ve kabul edilme işlemleri aşamasına getirme yolunda ciddi adımlar atmasına yardımcı oldu.
Çin’le büyük teknolojik anlaşmaların önünü açan yine Vatan Partisi olmuştur.
Asya’ya yüzünü dönen ülkemiz terör ve refahı ancak bölge ülkeleri başta olmak üzere bilhassa kendi komşuları ile sağlayacaktır.
Bu öncelikle Suriye, İran ve Irak ile olacaktır.
Bu hedefin en önemli görüşmelerinden biri için partimiz İran’a yüksek görüşmeler ve ziyaret amacıyla gitmeye hazırlanmaktadır.
Emperyalizmin beslemesi olan Barzani’nin, dolayısıyla tüm emperyalist güçlerin bölgemiz için planladıkları hayalleri ancak bölgemizde iyi komşuluk ilişkileri sayesinde silinecektir.
"Tam bağımsız devlet" vurgusu olmayan yürüyüşler ve gösteriler ile ancak NATO ve Pentagon adaleti ile gelir.
Bu da savaş ve iç çatışma demektir.
Bu yürüyüşün başlama döneminin "Fırat Kalkanı Harekatı" ile aynı zamana denk gelmesi manidardır.
Gelin, ezcümle, 24 Temmuz Vatan Savaşı'nda birleşelim.
İran dönüşü güzel haberlerle Genel Başkanımız Doğu Perinçek 14 Temmuz Cuma günü saat 18.00’de Alanya Belediye Salonu'nda Alanya halkına seslenecektir.
Önemli açıklamaları olacaktır.
Herkesi bekliyoruz.