Nihayet köyün küçük meydanında toplanan avcılar, sürekçiler, köpeklerin sesleri birbirine karışıp bizi davet eden bir uğultu halini alınca Hasan Kaplan'ın yardımıyla doğrulan iki iri insan elleriyle şişmiş göbeklerini okşayıp...

Nihayet köyün küçük meydanında toplanan avcılar, sürekçiler, köpeklerin sesleri birbirine karışıp bizi davet eden bir uğultu halini alınca Hasan Kaplan’ın yardımıyla doğrulan iki iri insan elleriyle şişmiş göbeklerini okşayıp Elhamdürüllah bu öğünde doyduk bir dahaki öğüne Allah kerim nidalarıyla gürlediler. Hep beraber evden bizi bekleyen kalabalığa ulaşıp oradaki tanıdıklarla hoşbeşledikten sonra avı organize eden Abdullah ile Hasan oradaki insanlara görevlerini, avcılara ad bekleyecekleri beki yerlerini bildirdiler. Yalnız Mustafa’yla Ahmet’e siz dediler çok eğimli yerlere yürüyemezsiniz. Arabanıza atlayın ilk virajı aldıktan sonra görülen şu iki çam ağaçlarının altını birercik bekleyin. Köpeklerin kaldırdığı domuzlar kuvvetli ihtimal oradan geçecekler birerini vurursunuz dediler. Herkes yerini almak için harekete geçince küçük kardeşim benimde duyabileceğim bir şekilde amcam Cihan senin o zalim baban şimdi seni ormanlarda, sarplarda yorar. Buraya gel beraber beki yapalım diye seslendi. Teklifini bende olumlu bulunca yüzüme bakıp benim kararımı b ekleyen oğluma hadi dedim git amcanın yanından ayrılma. İki iri insan oğlumu da alıp arabayla hareket ettiler. Herkes beki yerini alınca Abdullah’ın talimatıyla sürekçiler köpekleri saldı. Kendileri de ellerine aldıkları teneke ve benzeri şeylerle gürültü çıkararak avı başlattılar. Ava başlamak için sabırsızlanan köpeklerin sesi teneke seslerine, insan seslerine karışıp aşağıda akan Dimçayı’nın sesinden ve tek tük duyulan kuş seslerinden başka sesin duyulmadığı doğanın ahengini bozmasıyla birlikte köpeklerden iki tanesinin sesi değişti. Bu onların domuzların kokularını buldukları anlamını taşımaktaydı. Sesleriyle avın kokusunu bulduklarının işaretini veren köpeklerin sesleri bizim iki iri insanın beki yaptıkları istikamete doğru devam ediyordu. Ve nihayet kopaylar domuzu bulduklarını ifade eden çok sık aralıklarla havlama sesi çıkarmaya başladılar. Herkes tüfekler patladı patlayacak diye beklerken kopayların sesi bizim iki iri insanın beki yerini geride bırakıp Cebelireis’in eteklerini tutunca bizimkilerden ikişer el tüfek sesi duyuldu. Kopayların sesi duyulmayacak kadar uzaklaşınca av bitmişti . hepimiz yine köyün küçük meydanında toplandık. Abdullah heyecanla iki iri insana domuzları niye vuramadınız diye sorunca merhum Mustafa Yiğit ne bileyim kardeşim, Guzyaka Köyü’nün domuzlarının bu kadar hızlı koşacağını. Çift öküzü gibi köpeklerin önünde yokuşu ağır ağır çıkarken bizde vururuz tahmin ettik. Onun içinde ortaya yaktığımız ateşin başında zeytin, peynir, simit evtikliyorduk. Köpeklerin sesinin değişmesiyle domuzların hayal gibi yoldan yukarı geçmesi bir oldu. Biz kurşunları yetiştiremedik. Gayet tabi ben hikayemi tamamlamalıydım ve şöyle devam ettirdim.
DEVAM EDECEK