GEÇEN Cuma'dan beri komplo teorilerinin bini bin para.    Kimi,

GEÇEN

Cuma'dan beri komplo teorilerinin bini bin para.

Kimi, "15 Temmuz ön çalışmaydı. Darbeciler, toplumun ve hükümetin refleksini sınamak, hareket kabiliyetlerini denemek istedi, başardı. Asıl büyük tehlike henüz geçmedi" diyor.

Kimi, "Darbe hakiki olsa, elleri sopalı fanilalı amcalar ile eşarplı teyzeler değil tankı, yeni yetme acemi askeri bile durduramazdı, güldürmeyin bizi" diyor.

Kimi de, "Terörist FETÖ'cüler ağızlarının payını aldı. Millet teyakkuzda. Halka rağmen yeni bir darbe girişimine teşebbüs edemezler. Ederlerse bu millet hepsini tükürüğünde boğar" fikrinde birleşiyor.

Bana soracak olursanız, bir tek oyu olan sade vatandaş gözüyle şunu söyleyebilirim: Evet, tehlike henüz geçmedi. Millet olarak teyakkuzda olmamız, kendini mehdi zanneden din simsarı ve onun çetesine bu ülkenin gerçek gücünü göstermemiz gerek.

"Neden?" derseniz, şu yanıtı verebilirim: "13 yaşından itibaren askeri eğitim alan, bu arada içine FETÖ kaçmış olan hiçbir subay, ne böyle acemice bir darbe planı yapar, ne de başkası yapmış olsa bile böyle bir planın bir parçası olmaz. 'Bu ön çalışmaydı, gerçek darbe tehlikesi henüz geçmedi' diyen optimistlere kulak vermeliyiz ve gözümüzü kulağımızı dört açmalıyız."

Elbette demokrasiye sımsıkı sarılırken...
Ve yeni bir darbe girişimi olmaması için meydanlara sahip çıkarken...
Hem "demokratik teamüller gereği sonuna dek sahip çıkılması gereken bir makamda olan" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan, hem de mevcut AKP Hükümeti'nden bazı sorulara acilen yanıt bulmalarını ve kamuoyuna açıklamalarını istemeliyiz.

Örnekse...

AKP Genel Başkan Yardımcılığı görevine kadar yükselen Şaban Dişli'nin, 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın başına silah dayanmasında öncü rolde olduğu ortaya çıkan kardeşi Tümgeneral Mehmet Dişli, nasıl FETÖ'cü oldu, olduysa 14 yıllık AKP iktidarlarında nasıl Tümgeneral rütbesine kadar yükselebildi?

Veya...

FETÖ üyesi olmak iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklanan Sinop Garnizon Komutan Vekili Albay Temel Çetinkaya ile Sinop Valisi olan Yasemin Özata Çetinkaya nasıl olup da FETÖ'cü oldular, üst düzey devlet görevlisi oldukları halde bunca yıl nasıl gizlendiler, nasıl kimse fark etmedi?

Ya da...

2014'te "Bizden habersiz Ortadoğu'da kuş uçmaz" diyen bir Başbakan'ın yönettiği ülkenin Cumhurbaşkanı nasıl oluyor da, "Darbe girişimini MİT yerine eniştemden öğrendim" demiştir ve istihbarat zafiyetinin başrolünde olanlar neden halen o makamlarda oturtulmaktadır?

Kısacası...

Buna benzer onlarca, yüzlerce, hatta binlerce sorunun yanıtı bulunmadan, ne yeni darbe girişimleri önlenebilir, ne de FETÖ'cü veya benzer grupların tamamı devlet mekanizmalarının içerisinden ayıklanabilir.

Ve yanıtı 10 puanlık son bir soru...

Düne kadar FETÖ'cülerin Perşembe kahvaltılarını kaçırmayan, devlet içindeki işlerini bir çırpıda 'abi'lere hallettiren, himmet parası gönderdikleri Amerika'ya, bağlılıklarını bildirmek için de gizli geziler düzenleyen ama 15 Temmuz'dan itibaren bir anda "demokrasi havarisi" kesilip meydanlarda sabaha kadar Demokrasi Nöbeti tutanlar, sizce, darbe girişimi başarılı olsa tankları karanfillerle karşılar mıydı, karşılamaz mıydı?

Kendilerini Devlet içinde 40 yıl gizleyen FETÖ'cüler bu ülke için en büyük tehlikedir, bu konuda mutabıkız.

Ama bu ülke için en büyük tehlike, tıpkı günebakan çiçeği gibi, anında güneşin yani gücün olduğu yere dönen fırıldak karakterli FETÖ'cülerdir.