Bugünün çirkin kutuplaşmasından, çatışmasından ve de terör ortamından yola çıkarak bir değerlendirme yapmaya kalkarsak, şöyle bir tablodan ve de toplum psikolojisinden söz etmek mümkün. Bu konuyu daha belirgin hale getirmek için, kendi...

Bugünün çirkin kutuplaşmasından, çatışmasından ve de terör ortamından yola çıkarak bir değerlendirme yapmaya kalkarsak, şöyle bir tablodan ve de toplum psikolojisinden söz etmek mümkün.

Bu konuyu daha belirgin hale getirmek için, kendi durumumdan yola çıkarsam daha gerçekçi ve de açıklayıcı olacağıma inanıyorum.

Ben Türküm.

Bir asra çeyrek kalan ömrüm boyunca, çok sayıda Kürt arkadaşım hatta dostum oldu.

Kürtlere dönük geçmişteki ötekileştirmelerin ve belli etkilerin yanlışlığını kabul ederken, bu yanlışlara karşı Kürt halkının belli tepkilerini de normal karşılarken, bu tepkinin özellikle demokratikleşmenin bu denli zenginleştiği, geçmişteki yanlışlardan giderek uzaklaşıldığı bir süreçte, tepkisel taleplerin terörle beslenmesini kabul etmek, hoşgörüyle karşılamak mümkün değil.

Son günlerde, güvenlik güçlerimizin, özverili bir biçimde, teröristlere dönük başarılı operasyonları sonrasında, ciddi mevziler kaybeden PKK, köşeye sıkıştığından, barıştan söz etmeye başlaması, toplumun bir kesimini de, barış adına meydanlara sürmesinin, gerçek barışla bir ilgisi olamaz.

PKK illegal tüm çalışmalarını, mafya türü bir yapılanmayla, her tür kaçakçılıkla ve diğer büyük rant alanlarında at oynatırken, örgütü yönlendiren baronların terörden vazgeçmeleri mümkün mü?

İşin en acı yanı ise, Türk halkının bir kesimi de, AK Parti karşıtlığına dayalı olarak, bu tür eylemlere barış adına katılma aymazlığını sergileyebiliyorlar.

Üzücü olan da bu!

PKK terör örgütüne sırtını dayadığını iddia eden bir siyasi yapının geçmişteki öncüleri, (1980 öncesinde) Türk solunu nasıl kullandıysa, bugün de, solculuk iddiasındaki bir partiyi bile kullanmaya başlayarak, ülkenin batısında sol söyleme yönelmesinin, kaygı verici boyutlara vardığını söyleyebilirim.

Birçok konuda, biz Türklerin duyarsızlık hatta aymazlık içinde olduğunu söylersek yanlış yapmış olmayız gibi geliyor bana!

Alanya özelindeki son gelişmelere ve belli tepkilere baktığımızda, belli duyarlılıkların yanı sıra, belli sorumsuzlukların ve de işin şirazesinden çıkarıldığı süreçlerin de yaşandığını söyleyebiliriz!

Konya’daki milli maçta Konyalı seyircinin duyarlılığını alkışlıyor ve de kutluyorum.

Toplumun önemli bir kesimi, özellikle de, demokratik kitle örgütü olarak bildiğimiz odalar, dernekler ve de sendikaların bir bölümü, siyasi kutuplaşmanın da ötesine geçip, etnik kimlik çatışmasının neredeyse bir parçası haline geldiler.

Kimi mesleki kuruluşların, derneklerin ve de sendikaların tavanı olmasa da tabanı, özde böyle bir kutuplaşma içinde olmasalar bile, “Düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığından yola çıkarak, uygulamada özellikle de eylemlerde etnik ayrışmayı terörle özdeşleştiren ve çatışmayı körükleyen kesimlerin yanında yer alabiliyorlar!

Bu da, kimi insanımızın, milli duyarsızlığının ve aymazlığının en somut göstergesidir!