DEĞERLİ okurlar. İnanın içimden hiçbir şey yazmak gelmiyor. Her gün şehit haberleriyle yıkılıyoruz. Haber kanallarını endişeyle açıyorum. Çoğumuzun da aynı şekilde davrandığını, hatta kimi vatandaşlarımızın haberleri özellikle...

DEĞERLİ

okurlar.
İnanın içimden hiçbir şey yazmak gelmiyor.
Her gün şehit haberleriyle yıkılıyoruz.
Haber kanallarını endişeyle açıyorum.
Çoğumuzun da aynı şekilde davrandığını, hatta kimi vatandaşlarımızın haberleri özellikle dinlemediklerini biliyorum.
Ne yazacaksın?
Neyi eleştireceksin?
Yazsan, eleştirsen, lanetlesen ne değişecek?
Bu hainleri, yıllar boyu koynumuzda beslemiş, beslemeye de devam ediyoruz.
Bunların etnik yapısı, dinsel ve mezhepsel tercihleri de önemli değil.
Bunlar her şeyden önce insan değil.
Nasıl bir coğrafyada yaşıyoruz.
Nasıl bir kültürden, nasıl bir kültüre doğru evrilip devriliyoruz?
Şu ya da bu nedenlere dayalı olarak, Türk-Türk’e, Türk-Kürt’e, Kürt-Türk’e ve Kürt-Kürt’e düşman olabiliyor.
Bu bir etnik yapının demokratik hak arayışı olamaz.
Bu bir aldatmaca.
Doğu ve Güneydoğu’da PKK terör örgütünün kırk yıldır Kürt halkına yaptığı kötülüğü kimse yapmamıştır.
Son olayda, PKK militanları halkın evlerini işgal etmiş, cadde ve sokaklara barikatlar inşa edip patlayıcılar yerleştirmiş, evlerden evlere tüneller açılmış.
Kentlerin geneli bir nevi cephanelik haline getirilmiş.
Böyle bir yerde sivil halkın huzur içinde yaşaması mümkün mü?
Bu yerlerde Kürt halkının can güvenliği olabilir mi?
Böyle bir yaşamı kim isteyebilir?
HDP milletvekillerinin tutumları ise, akıl alacak gibi değil.
Böylesine bir ihanet ve böylesine bir vurdumduymazlık içinde, toplumu tahrik edecek hatta infiale sürükleyecek açıklamalarda bulunmaları ise, bambaşka bir rezillik!
Kentler kuşatılıp evler işgal edilip, cadde ve sokaklara patlayıcılar yerleştirilirken, ne vatandaş bu durumu yetkililere bildirmiş, ne de yetkililer bu rezilliğe müdahale etmiş.
Bu bir nevi ileriye dönük öngörüsüzlüktür.
Aldanmak ve aldatılmak sözcüğü, son günlerde sıkça kullanılmaya başlandı.
Devletin aldanmaması ve aldatılmaması için oluşturulmuş birçok kurum ve kuruluşları var.
MİT sadece bunlardan birisi.
Terör örgütü, bu denli geniş kapsamlı bir yapılanmaya giderken, devletin birimlerinin tüm bu olanlardan habersiz olması mümkün mü?
Ne acıdır ki, yetkililer bu olumsuzlukla ilgili olarak, terörün bitmesi için yapılan görüşmelere dayalı olarak, iki yıl can kaybı yaşanmamış, bu olumlu atmosferin bozulmaması, terörün yeniden hortlamaması için, bazı olumsuzluklara karşı duyarsız kaldıklarını ya da göz yumduklarını kabul etmekteler.
Tabii ki bu rezil durumun nedenlerini ve niçinlerini sorgulayıp, varsa suçlularını ve de sorumlularını ortaya çıkarırken, bu olumsuzluklardan da ders çıkartma akılcılığını göstermeliyiz.
Burada suçlu ararken, siyasi kaygılarımıza dayalı tercihlerimizle hareket etmeyi bir yana bırakıp, Türkiye Cumhuriyeti Devletine olan duyarlılığımızı ön planda tutmalıyız.
Ne devletimiz, ne de güvenlik güçlerimiz, bu yanlış politikanın ya da sorumsuzluğun bir parçası haline kesinlikle getirilmemelidir.
Bu aldanmadan ya da aldatılmadan en çok zarar görenin, bu uğurda onlarca şehit verenin de güvenlik güçlerimiz olduğunu hiç aklımızdan çıkartmamalıyız.