Türkiye nihayet, darbeleri ve darbecileri sorgulamaya başlayabildi! Bu sorgulama yapılırken, herkesin ve herkesimin de, özeleştirisini yapması gerekiyor. Darbeleri salt ordu mensuplarına yüklemek de pek doğru değil! Medya başta olmak üzere, bürokrasi,...
Türkiye nihayet, darbeleri ve darbecileri sorgulamaya başlayabildi!Bu sorgulama yapılırken, herkesin ve herkesimin de, özeleştirisini yapması gerekiyor.Darbeleri salt ordu mensuplarına yüklemek de pek doğru değil!Medya başta olmak üzere, bürokrasi, yargı, özellikle de siyasetçilerin darbe süreçlerinde, ne denli etkileyici hatta belirleyici roller üstlendiği ortada.Siyasi arenada öne çıkamayan, sürekli muhalefette kalan siyasetçilerin ve siyasi yapıların, iktidarı demokratik yollardan ele geçiremeyeceklerini görünce, bürokratik oligarşiyi, özellikle de ordu mensuplarını tahrik etmeleri, demokrasiye ve parlamentoya sahip çıkma yerine, sivil siyasete müdahale edilmesinden rahatsızlık duymayı bırakın, teşvik edip desteklemeleri de gösteriyor ki, bizim siyasetçilerimiz henüz demokrasi geleneğine sahip değiller.Demokrasinin bir kültür aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, ne toplum olarak biz, ne de siyasetçilerimiz, henüz bu kültüre sahip olamadığımız gerçeğini kabul etmek zorundayız.Siyasi yapıların, özellikle de liderlerin, geçmişte bir birlerine nasıl hakaretler ettiklerini, uzlaşmaz bir tutum içine girdiklerini, bu yüzden de, ülkenin krizden krize sürüklendiğine hep şahit olduk.Dün böyle rezil bir tablo ile karşı karşıya kalmışken, bugün de, dünden ders çıkaramayan siyasetçilerimiz, yine aynı uzlaşmazlık içinde birbirlerine olmadık hakaretlerde bulunabilmekteler.Çok partili döneme geçtiğimiz 1946 yılından bu yana, siyasetçilerimiz aynı aymazlık içinde.Bütün kamuoyu yoklamalarında, siyasetçiye olan güvenin büyük ölçüde zedelenmiş olduğu görülmesine rağmen, başta liderler olmak üzere siyasi aktörlerin çoğu, kriz çıkartmanın, iktidarları iş yapamaz hale getirmenin, toplumu germenin, ülkeyi felaketin eşiğindeymiş gibi göstererek, tolumun moralini bozmanın ilkel hesabı içindeler.Parlamentoda, devlet adamlığı ciddiyeti ve sorumluluğu içinde hareket eden siyasetçiler parmakla gösterilecek kadar az.Medya, bu tür örnek kişilere yer verme yerine, tribüne oynayan, olmadık saçmalıkları sergileyen, onu bunu suçlayarak karalayan, hakaret eden siyasetçiler, bir bakıma medyanın gözdesi haline geldi!.TBMM’nin oturumlarının televizyondan canlı yayınlanması yüzünden, milletvekillerinin önemli bir bölümü, meclis kürsüsünü bir şov aracı olarak kullanma ilkelliği içine girerek, hamasi çıkışlarla, seçmeni yanına çekmeye çalışırken, tartışılan konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir söylem içine girebiliyorlar.Demokrasiyi yeterince özümseyip benimseyememiş, bir toplum ve bu toplumun içinden çıkan milletvekillerinden oluşmuş parlamento ve yine bu toplum içinde yetişip bürokraside bir yerlere gelmiş devlet memurlarıyla birlikte, medyada yer alan beyinler de bu yapının bir yansıması olduğuna göre, tarihin bir kesitinde, bir biçimde ve de peş peşe darbelerin yapılmasından doğal ne olabilir?Bundan sonra darbe olur mu? Diye bana soracak olursanız, demokrasi kültürü toplumun her kesimine yerleşmediği, siyasetçilerin bu aymazlığı bu şekilde devam ettiği sürece, dünyadaki konjonktürel gelişmeler el verirse, darbelerin tekrar gündeme gelebileceğini söylemek kehanet olmaz!