HAFTADA bir gün berbere, bir gün de evde kendi başıma tıraş olurum. Kafada saç seyreldiği günden beri (ki bu 10 yıl öncesine tekabül ediyor) berberleri unutmuştum. Ne zaman ki,

HAFTADA

bir gün berbere, bir gün de evde kendi başıma tıraş olurum.

Kafada saç seyreldiği günden beri (ki bu 10 yıl öncesine tekabül ediyor) berberleri unutmuştum.

Ne zaman ki, "Madem kafada saç yok, sen de sakal uzat birader" tavsiyelerine uydum, berberlerle olan mesaimize kaldığımız yerden yeniden başladık.

Lütfen beni affetsinler, "berber koltuğu" kültürüm sıfırdır.

Misal, Galatasaraylıyım ama "İlk 11'i say" deseniz "Rengi sarı kırmızı, onun haricinde benden umut beklemeyin" derim.

Yeni Alanya'nın 'Politika Editörü'yüm ama bilen bilir, iş dışında politika konuşmaktan zerre haz etmem.

Uzun lafın kısası, bir berbere gittiğimde sohbet manasında benden ne o berbere ne de yan koltuktaki diğer müşterilere hayır olmaz, çünkü saça sakala hangi işlemlerin yapılacağını söylerim, sonra kaparım gözlerimi, tıraşın bitmesini beklerim.

Onun dışında bırakın bir cümleyi, ağzımdan tek bir kelime dahi çıkmaz.

Sağ olsun, saçımın olduğu yıllarda, benim gençlik, onun çıraklık dönemlerinde tanış olduğumuz, şimdi kendi işinin sahibi olan "Mustafa"ya emanet ediyorum bugünlerde saçı sakalı.

O'nu tercih etmemin yegane sebebi ise, benim gibi ketum olması, tıraş esnafında "geyik" diye adlandırabileceğimiz hiçbir konuda laf üretmemesi, tek kelime konuşmaması ve bir şey sormazsan ağzını dahi açmaması.

Dün yine Mustafa'nın koltuğundaydım, talimatlarımı sıraladım ve tam gözümü kapayıp transa geçiyordum ki, köşe yazısındaki fotoğrafımdan dolayı yüzüme aşina olduğunu öğrendiğim bir okuyucu, önce kendisini tanıştırdı, ardından, ünlü popçuyu gece kulübünden yeni manitasıyla çıkarken yakalamış yeni yetme magazincinin flaşını peş peşe patlatması gibi, seri imalat sorularını peş peşe sıralayıverdi.

Dedi ki...
"Elinde sihirli değnek olsa, Alanya'da nelerin olmasını sağlardın. Neleri değiştirir, neleri getirip neleri yok ederdin?"

Bugüne dek genelde, "N'olacak bu Alanya Belediyesi ile Antalya Büyükşehir Belediyesi arasındaki mesele?", "Çavuşoğlu Alanya'yı İl yaptırabilir mi?", "Alanya AKP'nin yüzü yerel seçimde niye hiç gülmüyor?", "Nedir bu CHP ile MHP'nin aymazlığı?" ve benzeri sorulara maruz kaldığım için, bu egzotik soru beynimde 100 mumluk bir ampul yanmasına sebep oldu.

"Mustafa, tıraşı alabildiğine uzun tut. Çünkü ben elimde sihirli değnek olsa Alanya'da neler yapabilirim, bu sorunun peşine düşeceğim. Dönünce size de anlatacağım" deyip kapadım gözlerimi, derin bir uykuya daldım.

İşte, sosyal hayat ve turizm sektörünün yanı sıra özellikle Alanya siyasetinde "benim penceremden" olması ve olmaması gerekenler...

-DEVAMI YARIN-