ULUSAL medyada,

ULUSAL

medyada, "turizm ve terör" içerikli bir haberde şu ifadelere yer veriliyor...

"Kültür ve Turizm Bakanı, yaşanan terör saldırılarının iddia edildiği gibi Türk turizmine olumsuz etki yapmadığını belirterek, Kasım ayı turizm rakamlarının bugüne kadarki en yüksek rakamlar olduğunu bildirdi."

"Daha Ekim'in başındayız, Kasım nereden çıktı birader?" diyorsunuz değil mi? Az sabredin, izah edeceğim.

Kültür ve Turizm Bakanı, terör saldırısından sonra düzenlediği basın toplantısında, turizm camiasının endişe etmemesi gerektiğini ifade edip şunları söylüyor...

"Son günlerde yaşanan olaylar nedeniyle Türkiye karamsar bir havaya girdi ancak bu yılın turizm rakamları Türk turizminin en iyi rakamlarıdır. Terör saldırıları nedeniyle sportif faaliyetlerin toplu şekilde iptal edildiği yönündeki iddialar ise külliyen yalandır. Nitekim, yaklaşık 1.400 Avrupa kulübü daha şimdiden Antalya'da rezervasyon yaptırmıştır."

Bunları söyleyen isim, 2003 yılının Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu.

Açıklama yaptığı tarih, 2003'ün Kasım ayı.

Sözüne ettiği terör saldırıları ise...

2003'ün 15 Kasım'ında İstanbul Şişli'deki Bet İsrael Sinagogu ve Beyoğlu'ndaki Neve Şalom Sinagogu ile 20 Kasım'da Beşiktaş'taki HSBC Genel Müdürlüğü ve Birleşik Krallık Başkonsolosluğu'na yönelik bomba yüklü araçlarla yapılan dört ayrı intihar eylemi.

Ben Gogıl Amca'ya "terör ve turizm" yazdım, karşıma çıkan ilk sayfalardan birisi de, dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun 2003 yılındaki bu açıklaması oldu.

Biraz daha geriye gitsek veya günümüze doğru gelsek daha nice "terör ve turizm" ilişkili haber bulabiliriz.

Maalesef Türkiye'nin kaderi bu.

Türkiye'ye ilişkin emelleri olanların son olarak geçtiğimiz hafta sonu Ankara'da gerçekleştirdikleri terör saldırısı ne ilktir, durum onu gösteriyor ki ne de son olacaktır.

"Bacasız sanayi" adı verilen ve Türkiye'nin en önemli gelir kalemlerinin başında gelen turizm sektörü bu tür saldırılardan elbette olumsuz etkilenmektedir.

Turizm anlamında Antalya hapşırsa, Ankara ve İstanbul yatak döşek olur.

Diyeceğim o ki...

Önemli olan, bu tür krizleri fırsat bilip fiyat kırmaya, otelciden indirim istemeye meyilli acentecilerin tuzağına düşmeden, kalite çıtasını yükseltmek için acil önlemler alınmalıdır.

Görünmez "lobi"si ile zaten yıllardır Alanya'yı hep geri plana atmaya çalışan ve hayli de başarılı olan Antalya'dan bu anlamda medet umulamayacağına göre...

Ve gemisini kurtaranın kaptan sayıldığı günümüzde, başta Alanya Kaymakamlığı ve Alanya Belediyesi olmak üzere, ALTİD, ALTAV ve ALTSO'nun turizmcilerin önüne düşüp gerek acentecilere, gerekse Avrupa pazarına Alanya'da hiçbir sorun olmadığını anlatması, böylece daha şimdiden 2016'nın planlarının yapılmaya başlanması gerekir.

Otelci değilim, turizmden pek anlamam, ama otelci kazanamazsa diğer sektörlerin kazanamayacağını...

Buna mukabil...

Diyelim ki otelci senede 100 kazanıyorsa, gelir piramidindeki diğer sektörlerin de aşağı doğru gelir kaybına uğradığını, dolayısıyla önce "otelci/acenteci" ilişkisinin düzeltilmesini, sıranın ondan sonra diğer sektörlere geleceğini az buçuk bilirim.

"Bir dost" olarak rica ediyorum...

Ankara kana bulanmıştır.

Zaten zor günler geçiren Alanya ekonomisi de kara günler yaşamadan acil tedbir paketlerini devreye sokmanın tam zamanıdır.

Kışın yan gelip yatılacağına, 2016'yı kurtarma reçeteleri devreye sokulmalıdır, aksi takdirde seneye halimiz haraptır.