BİR Fenerbahçeli olarak Beşiktaş'ın şampiyonluğunu kutluyor ve ayakta alkışlıyorum. Üç yıldır dış sahalarda mücadele ettiler. Yani, sürekli deplasmandaydılar. Feda dönemini sefaya çevirmek öyle herkesin başarabileceği bir şey...
BİR
Fenerbahçeli olarak Beşiktaş’ın şampiyonluğunu kutluyor ve ayakta alkışlıyorum.
Üç yıldır dış sahalarda mücadele ettiler.
Yani, sürekli deplasmandaydılar.
Feda dönemini sefaya çevirmek öyle herkesin başarabileceği bir şey değil.
BJK’yi başarılarından dolayı kutlarken, ülke genelinde siyasi kutuplaşmaya paralel olarak, futbolda da kutuplaşma hatta çatışmalar giderek yaygınlaşmaya başladı.
Özellikle bir önceki Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, hem Trabzonspor’u borç batağına sürükledi, hem de Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında anlamsız bir düşmanlığın fitilini ateşledi.
Hacıosmanoğlu kabadayı kişiliği ile Trabzonspor’a bir şeyler kazandırmak isterken, sadece Trabzonspor’a değil Türk futboluna da çok şey kaybettirdiği kanısındayım.
Bu anlamda, hem Trabzonsporlular, hem de tüm futbol camiası, Trabzonspor’un yeni başkanı Muharrem Usta’nın kıymetini bilmeliler.
Futbol camiası aynı şekilde Galatasaray’ın çiçeği burnundaki başkanı Dursun Aydın Özbek’in de kıymetini bilmeli.
BJK Başkanı Fikret Orman genelde olumlu bir tablo çizerken, zaman zaman anlamsız çıkışlar yapmaya başlasa da, gene de havayı fazla germediğini söyleyebiliriz.
BJK’nin şampiyonluk kutlamalarında, basın mensuplarının polemik yaratmak için o kadar çaba sarf edip tahrik etmeye çalıştıkları halde, rakip takımlara dönük en küçük bir olumsuz söz söylemeyen Başkan Yardımcısı Ahmet Nur Çebi’yi de tebrik ediyorum.
Taraftarı gerenler genelde yöneticiler oluyor.
Türk futbolunun Çebi gibi yöneticilere ihtiyacı var.
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’a gelince, o dilinden çok çekti.
Son yıllarda konuşmamaya özen gösteriyor.
Bence Muharrem Usta, Dursun Özbek ve Fikret Orman gibi isimlerin başkan olmaları, Türk futbolu için bir kazanımdır.
Fenerbahçeli olmanın duygusallığı içinde, kupayı Fenerbahçe’nin kazanmasını istememe karşın, olaya ülke futbolu açısından bakıp, gerçekçi ve mantıklı yaklaştığımda, Galatasaray’ın kupayı kazanarak, cezasını tamamlamasını ve en kısa zamanda Avrupa’ya açılmasını istiyorum.
Bu arada, milli takımımıza dünya kupasında üçüncülük kazandıran ama hiçbir stadyuma adı verilmemiş olan Şenol Güneş'i, Beşiktaş’ı şampiyon yaptığı ve Türk futboluna yeni isimler kazandırdığı için kutlarken, "Benim ilk şampiyonluğum" demesi de anlamlıydı!
Anlamsız olansa, BJK kalecisi Tolga’nın ikinci şampiyonluğundan söz ederek Trabzonspor-Fenerbahçe gerginliğine çanak tutmasıydı.
Umarım 2016-2017 sezonu çok daha güzel geçer.
NOT: Bu köşe yazısı, GS-FB derbisi oynanmadan önce kaleme alınmıştır.