İnfantil kolik iyi gelişen sağlıklı bebeklerde, daha çok akşam saatlerinde görülen, ataklar halinde ortaya çıkan, bacakları karına çekme, yumruklarını sıkma, karında sertleşme, gaz çıkartma ile birlikte olan, tüm çabalara rağmen durdurulması...
İnfantil kolik iyi gelişen sağlıklı bebeklerde, daha çok akşam saatlerinde görülen, ataklar halinde ortaya çıkan, bacakları karına çekme, yumruklarını sıkma, karında sertleşme, gaz çıkartma ile birlikte olan, tüm çabalara rağmen durdurulması zor, aşırı ağlama atakları ile karakterize rahatsız edici bir durumdur. Tüm bebeklerin yüzde 20-30'unda görülür.
Ağlama, bebeklerin çevre ile iletişimini sağlayan bir yoldur. Ağlayan bebek karnının acıktığını, üşüdüğünü veya terlediğini, altının kirlendiğini, kucağa alınmak istediğini, ortamdan rahatsız olduğunu veya hasta olduğunu ifade etmeye çalışmaktadır. Bebekler genellikle ihtiyaçları karşılandığında kısa sürede ağlamayı keserler.
Bir bebeğe gazlı veya kolik demek için, genelde ilk haftalarda başlayan, en az 3 hafta süren, günde 3 saatten fazla veya haftada 3 günden çok belirli bir sebep olmaksızın aşırı ağlama ataklarının olması gerekir.
İNFANTİL KOLİĞE NEDEN OLAN DURUMLAR NELERDİR?
Bağırsaklarda gaz yapımının arttığı, yutulan havanın bağırsak duvarında gerilmeye ve ağrıya neden olduğu düşünülmektedir.
Biberonla beslenme, yatay olarak beslenme ve beslenme sonrası gaz çıkartmama koliğe neden olabilir. Mama ile beslenen bebeklerde daha sık görülür. İnek sütü proteinleri içeren mama alanlarda daha sık gelişir. Reflü bebeklerde koliğin gelişmesinde risk faktörüdür.
Psikolojik etkenler de fazla gaz ve huzursuzluk oluşumunda suçlanan faktörlerdendir. Anne ve bebek arasındaki iletişim ve yakınlaşma huzurlu bir bebek gelişimi için elzemdir.
Doğum sonrası depresyonu olan annelerin bebeklerinde daha fazla gaz sorunu olduğu gözlemlenmiştir.
Annenin genç olması, anne ve baba ararsındaki iletişim evdeki huzur, anne ve babanın eğitim düzeyleri, alkol ve sigara tüketimi, ailenin sosyo ekonomik düzeyinin zayıf olması hep infantil koliğin gelişmesi için risk faktörleridir. Sinirli ve iletişimi zayıf olan anne bebeklerinde sık görülür.
KOLİKLE KARIŞTIRILMAMASI GEREKEN BAŞLICA HASTALIKLAR NELERDİR?
Bir bebeğe infantil kolik tanısı konmadan önce huzursuzluğa neden olan diğer ciddi hastalıkların olmadığı gösterilmelidir. Bu hastalıklardan başlıcaları; kabızlık, makat çatlağı, reflü hastalığı, orta kulak iltihabı, kırıklar, aşırı sıcak ortam, idrar yolu enfeksiyonları ve patolojileri, bağırsak hastalıkları, gözde yabancı cisim, fıtıklar, beyin ve nörolojik gelişim bozuklukları, çocuk istismarı, kalp hastalıkları.
TEDAVİDE YAPILMASI GEREKENLER NELERDİR?
Her bebeğin farklı bir bünyesi ve gaza neden olan farklı bir risk faktörü olması dolayısı ile standart ve etkili bir tek tedavi yöntemi yoktur.
İnfantil kolik tedavisinde öncelikle aileye bu durumun 3-4 aydan sonra azalıp, geçeceği söylenmeli, bunun kalıcı bir hastalık olmadığı ileride başka bir hastalığa neden olmayacağı bilinmelidir.
İlaç tedavi seçenekleri çok fazla olup, etkili ve kesin bir tedavisi halen mevcut değildir.
Bebeği kucağa alma, emzik verme, sallama arabada gezdirme gibi yöntemlerin çokta başarılı olmadığı gösterilmiştir.
Bebeklere masaj yapma başarılı ve faydalı bir yöntemdir. Koliğin azalmasını ve anne ile bebek arasındaki iletişimin gelişmesini sağlamakta başarılıdır.
Sükrozlu (şekerli) şerbet verilmesi bazı bebeklerde gaz ağrısının azaltılmasında etkili bulunmuştur.
Bitkisel çayların etkili oldukları bilinmektedir, rezene, papatya, limon yağı, tarçın, karanfil, dereotu, ıhlamur, sinameki ve benzeri çaylar tek tek olduğu gibi karışım olarak da denene bilir.
Laktozsuz formül mamalar daha az gaz yapması dolayısıyla mama kullanan bebeklerde kolikte kullanılması önerilir.
Probiyotik kullanımı bağırsaktaki iyi huylu mikro organizmaları düzenleyerek gaz oluşturan organizmaların sayısını azaltmak yolu ile yararlı olabilir.
Sonuç olarak infantil kolik çok sık görülmesine rağmen, kendi kendini sınırlayan, nedeni çok net bilinmeyen, tek ve başarılı tedavisi bulunmayan ve ileride herhangi bir hastalığa neden olmayan bir huzursuzluk durumudur.