HUZURLU bir bayram geçirmemiz için sınırda nöbet tutan Mehmetçiklerimize, yurtiçinde ve sınırlarımız ötesinde terörle mücadeleyi bayramda da devam ettiren güvenlik güçlerimize, bu yolda bugüne kadar şehit düşmüş tüm kahramanlarımıza...

HUZURLU

bir bayram geçirmemiz için sınırda nöbet tutan Mehmetçiklerimize, yurtiçinde ve sınırlarımız ötesinde terörle mücadeleyi bayramda da devam ettiren güvenlik güçlerimize, bu yolda bugüne kadar şehit düşmüş tüm kahramanlarımıza ne kadar minnettar olduğumuzu anlatsak az gelir.

Onların sayesinde huzurlu bir bayram geçirdik.
Aldığımız şehit haberleri ve maalesef bayramda yaşanan trafik kazaları da coşkumuza gölge düşürdü.
Bu soruna artık kesin bir çözüm bulmalıyız.
Bayramlarda uçak, tren ve diğer toplu ulaştırmaya teşvik için tedbirler almamız lazım.
Evet, duble yolların yapılmış olması, yol kalitemizin artmış olması ve havalimanı sayımızın oldukça artması, yeni hızlı tren hatlarının devreye girmesi kaza sayısını ve ölümlü kaza oranını ciddi miktarda azaltmış olsa da yine de can kaybımız fazla.
Devletimizin bu işe yeni çözümler üretmesi gerekiyor.
Yine de huzurlu ve güzel bir bayram geçirdik.
Alanya da bayramı oldukça keyifli geçirdi diye düşünüyorum.
Bayramın ikinci günü dışarı çıkıp İskele/Rıhtım bölgesini gezme fırsatı buldum.
Sokaklar tıklım tıklım doluydu.
Alanya'nın bu kalabalık halini gerçekten özlediğimi fark ettim.
Ki son yıllarda turizmin kötüye gittiği demek istemiyorum, duraksadığı bir dönemde yerli turistin akın ettiği Alanya'yı böyle güzel görmek hepimizi mutlu etti.
Elbette herkesin benim gibi düşünmediği aşikâr.
Gerek sohbetlerde gerek sosyal medyada yerel turistten rahatsızlığını dile getiren o kadar çok insan var ki.
Sürekli Alanya'nın bir turizm şehri olduğunu bağıran ve turizmin yok olduğuna kanaat getiren bu insanların Alanya'yı tercih eden yerli turiste karşı takındığı tavrı bir türlü anlayamıyorum.
Dünya üzerinde ve ülkemizde yaşanan her türlü sosyal, siyasal, ekonomik ve askeri gelişmenin etkilediği en büyük sektör olan turizmi sadece yabancı turiste bağlamak yanlış olur.
Evet, turizmde büyük pay yabancılara ait ama yerliye de temelli sırtını dönersen, gün gelir burun kıvırdığın yerli turiste de muhtaç olursun.
O yüzden yerli turist için de alternatif çözümler üretilmeli.
İster A, ister B şehrinden gelsin, yerli turiste sahip çıkarsan o da sana sahip çıkar.
Bunu unutmamak gerek.
Burnumuzun dibinde bunlar olurken kafamızı kaldırıp biraz da ülke gündemine bakmak lazım.
Zira her türlü sosyal olayın bir tetikleyicisi olur.
Dünyada ve ülkende neler olup bittiğini bilmezsen, sahip olduğun sorunun kaynağını bilemezsin, sorunlarına da çözüm bulamazsın.
Etrafımız ısınıyor.
Bir yandan Irak, diğer yandan Suriye, öte yandan Körfez, adeta kaynayan kazan misali fokurduyor.
Ortadoğu'da ise Amerika ve İsrail'in çizdiği rotaya uymayanların hedef alındığı ve kışkırtmaların yaşandığı bir karışıklık söz konusu.
Dışarıda bu kazan kaynarken Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde yeni hamleler yapılıyor.
Ve Türkiye'nin bu hamlelere karşı çıkmasını engellemek için içeride de pek de azımsanmayacak kadar düşmanımız var.
Bir taraftan FETÖ'cüler, bir taraftan PKK ve destekçileri, diğer taraftan DHKP-C'liler ülke içi karışıklık yaratmak için sürekli faaliyet halindeler.
Bizim devletimize güvenimiz tam.
Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu olmak üzere tüm devlet büyüklerimizin dik duruşu ve siyasi tavırları bizi daha güçlü ve umutlu kılıyor.
Allah ülkemizi her türlü iç ve dış tehditten korusun, umudumuzu baki kılsın.
Değinmeden geçmek istemediğim bir konu daha var.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci ve İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanıp cezaevine konulmasını gerekçe göstererek günlerdir yürüyor ve adalet istiyor.
Çok iyi bilinmelidir ki Türkiye'de mevcut adalet sistemindeki aksaklıkların giderileceği yer TBMM'dir.
MHP lideri Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu'na, "Yürüme. Meclis'e gel. Normalleşmeye katkı sağla" diyerek çözümün adresinin TBMM olduğunu hatırlatmıştır.
"Bu yürüyüş yerli ve milli değil" diyen Başbakan Binali Yıldırım, "FETÖ'cülerle, bölücülerle gideceğin yer çıkmaz sokak" diyor.
Kılıçdaroğlu, FETÖ'nün ve bölücülerin, dışarıdaki Türkiye düşmanlarının, bu adalet yürüyüşünü neden ayakta alkışladıklarını iyi düşünmelidir.
Ana muhalefet partisi CHP, FETÖ'süz ve PKK'sız muhalefet yapmanın çarelerini bulmak zorundadır.
Aksi halde her hamlesi millete toslayacaktır.
Hal böyleyken, yani ülkemiz güneyden kuşatılmaya ve Güneydoğu'muz operasyon alanı haline getirilmeye çalışılırken, ana muhalefet partisinin yollarda adalet araması, TBMM'yi önemsizleştirmesi ve Türkiye düşmanlarıyla aynı safa düşmesi üzücü ve düşündürücüdür.
Kılıçdaroğlu bir an önce ibreyi Meclis'e çevirmeli ve olası Suudi Arabistan-İran çatışmasının ülkemize muhtemel etkileri için Ak Parti ile omuz omuza vermelidir.
Unutulmamalıdır ki; Gerçek muhalefet içerde daha iyi olmak, dışarıya karşı da daha güçlü olmak için vardır.