DÜN, İmam Hatip liselileri, ikinci sınıf öğrenci konumuna sokulup mağdur edilmeleri ne kadar yanlışsa, bugün de birinci sınıf hatta ayrıcalıklı konuma taşınmaları da o kadar yanlış. Aslında, ülkemizde çok farklı alanlarda ara eleman...

DÜN

, İmam Hatip liselileri, ikinci sınıf öğrenci konumuna sokulup mağdur edilmeleri ne kadar yanlışsa, bugün de birinci sınıf hatta ayrıcalıklı konuma taşınmaları da o kadar yanlış.

Aslında, ülkemizde çok farklı alanlarda ara eleman yetiştirmek için tıpkı İmam Hatip Liseleri gibi, çok sayıda meslek lisesi olmasına karşın, siyasilerimizin bu liselerden hiç söz etmemeleri düşündürücü.

Ülkenin bu kadar imama ihtiyacı var mı?

Ülkenin her yerine rastgele görkemli camiler yaptırmanın gerekçesi ne olabilir?

Camiye ihtiyacı olan yerlerle ihtiyacı olmayan yerlerin ayrımının yapılmadığı bir gerçek.

Aynı cadde ya da mahallede yan yana iki, üç caminin olmasının mantığı var mı?

Bu camiler, İmam Hatip Lisesi mezunlarını istihdam etmek için mi yoksa halkın ihtiyacın gidermek için mi yapılıyor?

Müezzinler ve imamlar minareye çıkmıyor.

Hoparlörleri sonuna kadar açıp, ezanı makamıyla bile okuyamıyorlar.

Bunun böyle olduğunu eski müftümüz itiraf etmişti.

Ezanın etkileyici üslubundan uzak, hoparlörlerin, sonuna kadar açılmış ses curcunası içinde, cayırtılıları hatta kesik kesik yayınları, ezanın o büyüleyici etkisini ortadan kaldırmasına karşın, tüm uyarılara ve tepkilere rağmen, bu konuda en küçük bir çalışma yapılmıyor.

Eski müftümüze, birçok camide okunan ezanın yanlış okunduğundan söz ederek, bu sorunun geçmişte olduğu gibi, en güzel ses ve en doğru okuyan bir imamla yayının merkezi sistemden yapılmasıyla çözüleceğini dile getirdiğimde müftümüzün yanıtı ilginçti. Müftümüz, müezzinlerin önemli bir bölümünün ezan okumaya okumaya ezan okumayı unuttuklarından hatta uyuya kaldıklarından söz etmişti.

Bu yanıt karşısında şaşırıp kalmıştım.

Ezanın bir makamı olduğu ortada.

Müzisyenler nasıl sürekli tekrar yapıyorsa, müezzinlerin de tekrar yapmasının normal olduğunu kabul etmeme karşın, ezan merkezi sistemden okunduğunda görevlilerin uyuya kalmasını kabul etmenin mümkün olmadığı kanısındayım.

Eskiden sürekli dile getirilirdi.

Bir Hıristiyan daha Müslümanlığı seçti diye.

Bunun nasıl olduğu sorulduğunda, ezan sesinden etkilenip Müslümanlığa geçti denirdi.

Diğer kentleri bilmiyorum ama bugün için Alanya’da bir çok yabancı, satın aldığı evi sırf ezan sesinden rahatsızlık duyması nedeniyle satıp ezan sesinin rahatsızlık vermediği semtlere taşındığına şahit oluyoruz.

Mekan değiştirmeyi salt yabancılar mı yapıyor?

Kesinlikle hayır.

Ezanın yanlış okunması ve o büyüleyici makamından giderek uzaklaşıp, gürültüye dönüşmesi nedeniyle mekan değiştiren Müslümanların da olduğu bir gerçek.

Yabancıların bu denli yoğun olduğu kentimizde, dinimizi onlara sevdirip benimsetebilmek için, ezan konusuna çok daha duyarlı davranmamız gerektiği kanısındayım.

Müftümüz başta olmak üzere, tüm etkili ve yetkililerimize duyurulur!