Ne zor birilerine güvenmek, hayata sıkı sıkı sarılmak yaşadıkların sayesinde daha dimdik durmaya çalışmak. Yeni tanıdığın insanlara yaşadığın üzüntüler sayesinde güvenmek ne kadar zor. Yaşadıkların sayesinde olgunlaşıyor insan......

Ne zor birilerine güvenmek, hayata sıkı sıkı sarılmak yaşadıkların sayesinde daha dimdik durmaya çalışmak. Yeni tanıdığın insanlara yaşadığın üzüntüler sayesinde güvenmek ne kadar zor. Yaşadıkların sayesinde olgunlaşıyor insan...
Deneyim, tecrübe kazanıyor. Ama korkarak adım atıyorsun güvenmek isteyip de ‘ acabalarla’ gelip gidiyorsun... Dönüp baktım geçmişime; yıllar beni çocukluğumdan da uzaklaştırmış aslında. Çünkü yaş aldıkça kendi içimizde duvarları örmeye başlamışız. Aldığımız her yara, her darbe her ihanet duvara tekrar tekrar tuğla örmüşüz... Böylece her bir tarafımız duvarla kaplı güvenli ama birer bahçenin içinde çekilmiştik hepimiz... Yaşaya yaşaya küçük bir adaya dönüşmüşüz. İçten içe bilsek de ne kadar hüzünlü bir şey olduğunu kalbimizin derinliklerinde dünyaya sevgiye ne kadar özlem içerisinde olduğumuzu bunu yaşatsak bile...
Düşünüyorum da bu kadar duvarlar örmüşken hayata en kıymet verdiklerimiz en değer verdiğimiz insanlar aşıyor bu duvarları ve bahçemizde oturuyorlar oysa onlar bize olan sabırla vefayla sevgiyle bahçemize girmeyi başarıyorlar ve baş köşede oluyorlar. Sayısı elimizde ki parmakları geçmiş olmasa da onlarla her buluştuğum da anlıyorum; böyle bir sınav hepimiz için yararlıymış aslında... Korunaklı bir duvar örüyoruz ya hayat boyu etrafımıza. Aldığımız o darbeler büyütüyor bizi… Neyse ki duyduğumuz güzel şarkıda, şiirde, filmde duvarımızı delip kalbimizi yeniden ısıtıp tekrar dönüyoruz hayata...
Yıkalım gitsin o duvarları sevmek sevilmek hatta platonik aşk bile her şeyden en güzeli yaşadıklarımızın hepsinin geçeceğini unutmamak lazım kurduğumuz o duvarları fazla tuğlalarla örmeyelim... Hayat çok güzel... Sağlıcakla kalın!