Eşim, '…Nilüfer, yeni amfi tiyatroda konser verecekmiş, nerede bu amfi tiyatro?” dedi, bilemedim. Onlarca kişiye sordum, onlar da bilemedi… Kulağı delik olanlar bile galibalı, ikircimli yanıtlar verdi. Eskiden birileri aksırsa haberimiz...

Eşim, “…Nilüfer, yeni amfi tiyatroda konser verecekmiş, nerede bu amfi tiyatro?” dedi, bilemedim.
Onlarca kişiye sordum, onlar da bilemedi…
Kulağı delik olanlar bile galibalı, ikircimli yanıtlar verdi.
Eskiden birileri aksırsa haberimiz olurdu. Kim, nerede neylemiş, kim hangi ağacı (!) dikmiş ya da sökmüş, bilir, duyardık!
Artık, akıllara durgunluk veren bir hızla büyüyen Alanya’ya, amatör olanaklarla ve sade yaşam tarzıyla yetişip, erişilemiyor.
Bir vesile olmadan da yapılan yeniliklerden, yaratılan güzelliklerden haberimiz olmuyor.
Bu açık hava tiyatrosu olayı da böyle oldu benim için.
Ne zaman başladı, nerede başladı, ne zaman bitti bilemedim.
Neyse…
Dillendirmek istediğimiz şeyler bunlar değil tabii ki…
Sonuçta konser günü, sık sık önünden geçmemize rağmen ayırdına varamadığımız amfi tiyatroyu bulduk, içeri girip, yerimize oturduk.
Gecenin karanlığına rağmen gördüğüm bu görkemli yapıdan, pek çok kişi ben de çok etkilendim.
Muhteşem bir eser olmuş.
Konsere birlikte gittiğimiz dostlarla, tiyatronun kapasitesini tahmin etmeye çalıştık; kimi “iki bin” dedi, kimi “üç bin..
“Kim buranın mimarı?” dedik; kimi yabancı isimler saydı, kimi yerli…
Daha sonra Sayın Başkanın açıklamasından öğrendik ki, üç bin kişi kapasiteliymiş, mimarı da Emine Cimrin Koçak Hanımefendiymiş.
Herkes Nilüfer’i, ben de yıllardır hayalini kurduğum bu tiyatro binasını seyrettim konser boyunca.

* * *

Gece gözüyle gördüklerimden tatmin olmadığım için de ertesi gün tekrar gittim tiyatroya; kapalıydı…
Sağından baktım, solundan baktım, arkadan dolanıp tepeden baktım; henüz çevre düzenlemesi tam olarak tamamlanmamış olmasına rağmen farkına vardım ki, gündüz gözüyle de muhteşem.
Hemen oracıkta, Emine Cimrin Koçak’ı aradım.
Hem kutladım, hem teşekkür ettim.
“Bugünlere gelmek kolay olmadı” dedi, Emine Hanım.
“Dolaşmadığım şehir, görmediğim amfi teather, okumadığım dergi, incelemediğim kaynak, danışmadığım ses mühendisi kalmadı…” dedi.
“Tiyatro ve ses sanatçılarını davet etik, onların görüşlerin aldık…” dedi, tek tek saydı o isimleri.
“Onlarca kişinin emeği, alın teri, göz nuru var orada…” dedi ve tek tek saydı o emektarları…
“Hâlâ da tam olarak bitiremedik, daha da yapacaklarımız var…” dedi, tek tek saydı, o yapılacakları…
… …
Ertesi gün tesiste buluşmak üzere, randevulaştık.
Randevuya, bir diğer emektar Mimar Hale Aksoy’la birlikte geldiler, tüm tesisi tek tek gezdirip, ilk günün heyecanı içersinde bilgiler verdiler.
Gördüm ki, konser sırasında gördüklerim(iz), (tahmin ettiğim gibi) buz dağının sadece üzeri. Bir o kadar görünmeyen, bilinmeyen güzellikleri ve özellikleri var tesisin.
Bir kere proje, ödüllü bir proje. Batı Akdeniz Mimarlık Ödülleri Yarışmasında birinci olmuş.
3 bin 370 metrekarelik bir taban üzerine oturan tesisin, otopark ve yeşil alanlar dahil işgal ettiği alan 12 dönüm.
Projenin her evresinde, öncelikle engelliler gözetilmiş. 5 giriş ve çıkış kapılı tesisin her kapısına, engelli insanlarımız rahatlıkla ulaşabiliyor.
Bir kargaşa halinde tahliye kolaylığı ve rahatlığı ön planda tutulmuş.
Merdiven boşlukları, oturma grupları, oturma yükseklikleri ve oturma aralıkları son derece rahat.
Çift asansörlü, çok odalı, çok amaçlı odalarıyla sanatçı kulisleri olağanüstü konforlu. Bu bölümü gezerken; “Bu tiyatro ve bu kulis, çok sanatçı çeker Alanya’ya…” dedim ve inanın çekecektir.
Nitekim de Mustafa Erdoğan (Anadolu Ateşi) ve Şaman Dans grupları, haftanın iki günü program yapmak üzere daha şimdiden girişimlere başlamışlar bile.
Sözün özü, bu Açık Hava Tiyatro Binası, 365 gün dolu dolu kullanılabilecek özelliklere ve niteliklere sahip. Yeter ki iyi değerlendirilebilsin.

* * *

Emine Cimrin Koçak, bu projenin evreleri ve bu projeyle ilgili yaşadığı acıları ve sıkıntıları da anlattı uzun uzun.
İyi bilirim; Alanya gibi rantın çok yüksek olduğu bir yerde, kolay değildir bu tür işleri kotarmak.
Yıllarca biz de yazdık, çizdik, söyledik; “…Açık hava tiyatrosu olmadan festival olmaz. Olsa da tat vermez…” dedik.
“İlkelliğin anlamı yok, gelin Alanya’ya yakışan bir amfi teather yapalım…” dedik.
Anlatamadık.
“Bizim kültürümüzle, amfi kültürü bağdaşmaz…” diyenler baskın çıktı.
Sustuk.
… …
Bu arada her şeye rağmen düzenlenen festivaller de birbirini izlemeye devam etti.
Davet edilen sanatçılar ve düzenlenen etkinlikler, son derece uygunsuz koşullarda izlenmek durumunda kalındı.
Sanatçılar, istedikleri gibi ses ve ışık düzeni kuramadıkları için; izleyiciler, sanatçıları fortçu düzeninde izlemek zorunda kaldıkları için rahatsız oldu.
Yakışıksız olaylar yaşandı bu kargaşa içinde.
Ancak bundan böyle, bu tür ayıpları yaşamayacağız.
Yeri uygundur ya da değildir, o ayrı bir konu; ama davet edilen sanatçıların, sanatlarını doğru dürüst icra edebilecekleri, Alanya’ya yakışan, bir açık hava gösteri merkezimiz var artık.
Ben bu vesileyle, Sayın Cengiz Aydoğan’dan başlayarak, emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum.
Siz de edin. Çünkü Alanya’nın önemli eksikliklerinden biri daha giderildi.
Dediğim gibi, Alanya gibi rantı yüksek yerlerde bu tür işler kolay olmuyor. Herkes her şeyi istiyor ama hiç kimse kişisel rantından fedakârlık etmek istemiyor. Kimse taşın altına elini sokmuyor.
Gönül arzu ederdi ki, bu tiyatro, daha merkezi bir yerde olsun.
Gönül arzu ederdi ki, diğer kültürel etkinlik birimleri de (örneğin Kültür Sarayı, örneğin kapalı spor salonu da) bu tiyatronun hemen yanı başında ya da çok yakınında olsun. Birinden çıkılıp, diğerine girilebilsin rahatlıkla.
Ama olmuyor işte, oldurulmuyor.
Olaylara (henüz) böyle bir açıdan bakılmıyor, bakılamıyor.
Ama buna da şükür.
Artık bizim de bir açık hava salonumuz var.
Teşekkürler Hasan Sipahioğlu
Teşekkürler Emine Cimrin Koçak kardeşim.
Teşekkürler Mimar Hale Aksoy.
Teşekkürler İnş.Müh. Özgür Karamut
Teşekkürler Müt. Oğuzhan Şahin
Teşekkürler Ali İhsan Özcan
Teşekkürler Emin Yücesan
Ve teşekkürler adlarını sayamadığım diğer emeği geçenler.
Emeğinize, yüreğinize sağlık…

Yazarın Notu: Bu arada benim gibi Fransız kalanlar için amfi tiyatronun adresini yazayım.
Dinek Mevkii’nde, Lunaparkın hemen arkasında…