FOTOĞRAFLAR, zamanın dondurulmuş anlarıdır. Ancak bazı fotoğraflar vardır ki, sadece bir anı değil, bir hikâyeyi, bir duyguyu, hatta bir evreni içinde barındırır. İşte o fotoğraflar, kelimelerle anlatılamayan, sadece bakarak, hissederek ve düşünerek anlam çıkarılabilecek kadar derin anlamlar taşır.

Bir fotoğrafçı, deklanşöre basmadan önce dünyayı görür. Işığı, gölgeyi, renkleri, yüzleri, mekânları... Her bir detay, o fotoğrafın nasıl bir hikâye anlatacağını belirler. Bazı fotoğraflar vardır ki, sadece bir manzara sunar gibi görünür. Ancak o manzaranın ardında bir yalnızlık, bir özlem, bir umut saklı olabilir. Bazı fotoğraflar vardır ki bir portre sunar gibi görünür. Ancak o yüzün ardında bir yaşam, bir mücadele ve o yüzdeki derin çizgiler de bir ömür vardır.

İşte o fotoğraflar bizi büyüler. Çünkü onlar bize sadece bir anı değil, bir evreni sunar. Onlar, bize sadece bir yüzü değil, bir yaşamı sunar. Onlar, bize sadece bir mekânı değil, bir hikayeyi sunar. O fotoğraflara baktıkça düşünürüz. Düşündükçe anlarız. Anladıkça hissederiz. Hissettikçe yaşarız.

Fotoğraflar kelimelerle anlatılamayan duyguların, düşüncelerin ve hikayelerin en güzel ifade biçimidir. Onlar, bizim dünyayı farklı bir gözle görmemizi sağlar. Onlar, bizim kendimizi ve başkalarını daha iyi anlamamızı sağlar. Onlar, bizim hayatın anlamını sorgulamamızı sağlar.

İşte o fotoğraflar, bizim için birer hazinedir. Onları korumak, saklamak, ders çıkarmak ve gelecek nesillere aktarmak, bizim en önemli görevlerimizden biridir. Çünkü o fotoğraflar, sadece birer anı değil, yaşamın, umudun, umutsuzluğun, çarenin ve çaresizliğin öteki yüzüdür.

Işıltılı her vitrinin arkasında karanlık bir mahzen vardır. Şehrin ışıltılı ve görkemli resmi kadar ilgi çekmez uzaklarda yaşanan yoksulluk ve yoksunluk.

Not: Bu fotoğrafı çeken arkadaşa ve umutsuzluğa çare olan değerli Alanya Belediyesi yöneticilerine teşekkürler.

Esen kalın...