Alanya'da imar uygulamaları Başarılı imar planları, uygulamada başarısız; başarısız imar planları da, uygulamada başarılı olabilir. Şehir plancıları bu çelişkiyi 'iyi niyet” kavramıyla açıklamaya çalışırlar. İyi niyet...
Alanya’da imar uygulamaları
Başarılı imar planları, uygulamada başarısız; başarısız imar planları da, uygulamada başarılı olabilir. Şehir plancıları bu çelişkiyi “iyi niyet” kavramıyla açıklamaya çalışırlar. İyi niyet hoşgörüyle karşılanabilirken, art niyet ve şeytanlık imar uygulamalarında insanların ayaklarına dolanır.
Cumhuriyet kurulduğunda Anadolu’da küçük bir bozkır kenti olan Ankara, ilk imar planına 1932’de kavuşur. Açılan yarışmada Alman Jansen’in projesi birinci olur. Nüfus ancak 120 bindir. 2 katlı bahçeli ve merkezde 4 katlı yapılaşma ve 1975’de nüfus 300 bin olarak öngörülmekteydi. Oysa 1950’de nüfus 288 bin olmuştu ve 6 katlı binalar Ulus çevresinde dikilmeye başlanmıştı. Cumhuriyeti kuran irade imar kültürünü oturtamadan doğanın iradesine teslim oldu.
Alanya özelinde durum benzer özellikler göstermektedir. 1935’de 5 bin olan nüfus, 2000’lerde 100 bini aşmıştır. İmar planlarının hazırlanması; nüfus artış hızını yakalayamamakta, dolayısıyla kaçak ve çarpık yapılaşmaya ve spekülatif hareketlere neden olmaktadır. Ekonomik büyümeden önde yürüyen kentsel büyüme, kentleri yaşanmaz hale getirmektedir. Bu çarpık ilişkilerde sorumluluk belediye başkanlarından çok, belediye meclislerinde ve kamuoyunda siyasi ve ticari etkinliklerini hissettirenlerdedir. “Alanya’da doğmuş olmak Alanyalı olmaya yetmez” sözünün özü budur.
Antalya Konyaaltı Caddesi’ndeki hatalı uygulamayı Alanya’da Keykubat Caddesi’nde de uyguladılar. Taklit, art niyet ve şeytanlık cadde üstündeki mülk sahiplerinin ayağına dolandı. Kat kazanmak için düşürülen subasman kotu, müşteri kaybına neden olmuş ve işyerlerinin değerini düşürmüştür. Yağmurlu günlerde su baskınları da işyerleri için ayrı bir sorundur. Benzer uygulamalar kentin çeşitli noktalarında görülebilir.
Farklı bir uygulama Damlataş Caddesi’nde görülebilir. İyi niyetin pratikte iyi sonuç vermediği 2 yapıya rastlayabilirsiniz. Ön bahçe mesafesi arttırılarak peyzajı güçlendirme düşüncesi, caddede oluşan nizama aykırı düştüğünden binada bulunan işyerleri ticari yönden iş yapamaz hale gelmiştir.
Otellerin yatak kapasitelerini arttırmak için yaptıkları çatı katıları; güneş kolektörlerinin çirkin görüntüsü bahanesiyle, kentteki tüm yapılarda da çatı katı yapılmasının nedeni oldu. Çatı kavramının tarifi yapılmadan başlanılan uygulama en çok demir çelik ticareti yapanlara yaradı. Oysa gözden kaçan en önemli husus kent merkezinde yapı yoğunluğunun arttırılmış olmasıdır. Lisenin bahçesine ilave okul yapmak; hem öğrencilerin ihtiyacı olan oyun alanının kaybedilmesi hem de kentin trafik yoğunluğunu arttırması bakımından, yapılmış büyük bir hatadır.
Arsanız varsa, imara müsait ise size bir belge verirler. Örnek; 5 kat, önden 5 m, yanlardan 3 m, arkadan h/2 gibi bir tariftir bu. Belge sizin arsanıza daha yüksek ve daha büyük yapı yapmanızı engellemek amacıyla verilmemiştir. Ama size çok önemli uyarıdır bu belge; açılımı da “lütfen komşuluk hakkını gözet” anlamındadır. Bakış açısı “komşuluk hakkı” olunca uygulama anlayışı pozitif yönde gelişme gösterir. Bazı gözü dönmüşlere, ben Alanya’dan vazgeçtim senin olsun deyin; pişkinlikle size sorarlar; ikinci Alanya yok mu?
20 yıl öce Kuzey Alanya’nın imara açılmasında; meylin büyük ve heyelan tehlikesinin var olduğunu dile getirmiştim. Tekniğine uygun yapılmayan istinat duvarları toprak hareketlerini tetikleyebilir. Senirkent örneğini yaşamak bizim için çok tehlikeli olabilir. Konu mimarlık ve şehircilik olunca çevrenizi saranlar sizi dinliyor gibi yapıp, kendi düşüncelerini sınır tanımaksızın açıklama pişkinliğini gösteriyorlar. Bunu en çokta; başkanlarının ensesinde boza pişiren, toprak sahibi belde belediye meclis üyeleri yapıyorlar. İmar uygulamalarında “iyi niyet” işte bu nedenle önemlidir.
Küçük bir anıyla yazıyı bitirelim. Muğla’da bir akşam yemeği, masada kaymakam, vali, bölgede hatırı sayılır bölge mühendisleri Bodrum mimarisi hakkında tartışıyorlar. Tartışmada genel kanı Bodrum mimarisinin beyaz renkli olduğudur. Tartışma uzayınca Yatağan Kaymakamı “Bir de mimar arkadaşın düşüncesini alalım” der. Yanıt soğuk duş etkisi yapar ve tartışma sona erer. Yanıt mı? “Beyaz” renk değildir…