ATALARIMIZ boşuna dememiş, 'Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” diye… Günümüzde insanların arkadaşlarıyla sohbet etme ve irtibat kurma mecrası genelde sosyal medya olunca, kişilerin sosyal medyadaki arkadaşlarına...
ATALARIMIZ
boşuna dememiş, “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” diye…
Günümüzde insanların arkadaşlarıyla sohbet etme ve irtibat kurma mecrası genelde sosyal medya olunca, kişilerin sosyal medyadaki arkadaşlarına bakınca nasıl bir haleti ruhiye içerisinde olduğunu, kafa yapısını, nelere ilgi duyup duymadığını falan kısa sürede analiz edebiliyorsunuz.
İşin, sohbetin yanı sıra böyle de bir güzelliği var.
Tıpkı Facebook ve Twitter’da takip ettiğiniz veya arkadaş olduğunuz kişi ve gruplara bakıldığında iyi kötü karakter ipuçlarının öğrenilebildiği gibi.
***
Ben de bu gerçekten hareketle, son dakikada adeta piyangodan çıkar gibi bir gecede “Alanya Adayı” oluveren Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Antalya 5. Sıra Milletvekili Adayı Avukat Sena Nur Çelik’in Twitter hesabına baktım, kaç kişiyi ve kimleri takip ediyor diye inceledim.
Aday listesindeki sıralaması yukarılarda olduğu için seçilmesine kesin gözüyle bakılan Sena Nur Hanım, Twitter’da hepi topu 82 kişiyi takip ediyor, buna mukabil kendisi de 2 bin 502 kişi tarafından takip ediliyor.
***
Baba tarafından Demirtaş’ın İspatlı Mahallesi’nden olduğu için “Alanya Adayı” olarak lanse edilen ama kimi çevrelerce “Şekerhane Mahallesi’nin ara sokağında tek başına salsanız İskele’yi zor bulur” diye eleştirilen Sena Nur Hanım’ın takip ettiği 82 kişi içinde kaç Alanyalı var diye merak edip derinlemesine bir analiz yaptım, yaptığıma yapacağıma pişman oldum.
Çünkü…
Bu 82 kişi içinden bir elin parmaklarını geçmeyecek oranda Alanyalı ile karşılaştım.
***
Misal, en başta, bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü takip eden Sena Nur Hanım, eski ve yeni pek çok popüler bakan ve milletvekilini takibi altına almış.
Portföyünde yabancıların yanı sıra AKP’ye yakın ulusal medya kuruluşlarının Twitter hesapları da olan Sena Nur Hanım, Alanyalı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanı sıra Alanya’dan AKP İlçe Başkanı Mustafa Berberoğlu’nu, ALTSO Başkanı Mehmet Şahin’i, Gençlik Kolları Başkanı Alaaddin Işık’ı, AKP İlçe Teşkilatı’nı, Ömer Kocaman’ı ve Alanya AKP Kadın Kolları’nı izliyormuş.
Hepsi bu kadar.
***
Alanya’dan ne bir sivil toplum kuruluşu, ne bir gazeteci, ne bir yerel yönetici, ne de sade bir vatandaş yok.
Sanki, aday listelerinin Yüksek Seçim Kurulu’na teslim edildiği ve adaylığının kesinleştiği 7 Nisan akşamına kadar Twitter hesabı yokmuş da sonradan bu hesap apar topar açılmış ve gittiği yerlerde ayıp olmasın kabilinden bir iki ismi takibe başlamış gibi bir hava sezinledim.
“Bana takipçini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” misali, Sena Nur Hanım’ın Alanya ile ilgisini gözler önüne sermek için verdim bu örnekleri.
***
“Birader, Twitter hesabındaki takipçisiyle mi ölçüyorsun Alanyalılığını?” diyenleri duyar gibiyim.
Tamam, yüzü gülüyor, çocukların yanağını, yaşlıların elini öpüyor, vücut dilini çok iyi kullanıp insanlara kısa sürede kendisini sevdiriyor, özellikle ziyaret ettiği köylerde insanlar kendisine adeta “evin kızı” veya potansiyel “gelin adayı” gözüyle bakıyor ve inanılmaz bir sempatisi olduğu bir gerçek.
***
Ama ne bileyim, sosyal medyadaki Alanya’ya olan ilgisinin bu kadar cılız olması işin açığı beni 7 Haziran sonrası için endişelendiriyor.
İçimden bir ses diyor ki: “Ya seçildikten sonra ‘Alanya’nın nasıl olsa Mevlüt Çavuşoğlu gibi bir hamisi var. Bana ne gerek var!’ deyip bir daha buralara uğramazsa.”
***
HAMAL VE KABİR SORGUSU
Zenginin biri ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkuyormuş.
"Öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona bağışlayacağım" diye vasiyet etmiş.
Öldüğünde "Kim birlikte kabre girip sabahlamak ister?" diye araştırmışlar, kimse çıkmamış.
Nihayet bir hamal, “Benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. Sabaha kadar durursam zengin olurum” diye düşünerek bu hayli uçuk teklifi kabul etmiş.
Vefat eden zengin ile birlikte defnetmişler.
***
Gece sorgu melekleri gelmiş.
Bakmışlar ki kabirde bir ölü, bir de canlı var.
"Nasıl olsa bu ölü elimizde. Biz şu canlı olandan başlayalım" demişler ve başlamışlar hamalı sorgulamaya:
“O ip kimin? Nereden aldın? Niye aldın? Nasıl aldın? Nerelerde kullandın?”
Sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, hamalın hesabı bitmemiş.
***
Sabahleyin kabirden çıkmış,
“Tamam, servetin yarısı senin” demişler.
“Aman” demiş hamal, “İstemem, kalsın. Ben, sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim. O kadar servetin hesabını nasıl veririm?”
***
KISSADAN HİSSE: Hayatını ve hayatın içerisinde istifade edilen lütufların hesabını vermek hafife alınacak şey değildir. Herkese lazım ama özellikle siyasetçilerin kulağına küpe olsun diye paylaşmak istedim.