Geçenlerde Sivas iline ait, farklı yıllarda, aynı cepheden çekilmiş iki fotoğraf elime geçti. İlkinde, büyük ağaçlardan oluşan yemyeşil bir Sivas; diğerinde yine aynı noktadan çekilmiş, tüm ağaçların kesilip, damdazlak hale getirildiği...

Geçenlerde Sivas iline ait, farklı yıllarda, aynı cepheden çekilmiş iki fotoğraf elime geçti. İlkinde, büyük ağaçlardan oluşan yemyeşil bir Sivas; diğerinde yine aynı noktadan çekilmiş, tüm ağaçların kesilip, damdazlak hale getirildiği bir başka Sivas.
Erinmedim, Sivas Belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü’nü  aradım; elimdeki resmi tanımladım; aynı noktadan çekilmiş iki farklı görüntüyü nasıl başardıklarını(!) sordum.
Telefondaki yetkili beni çıldırtan bir yanıt verdi.
“Dökülen ağaç yapraklarıyla baş edemiyorduk, kestik…” dedi.
“Hepsini mi?” dedim; “Hepsini…” dedi.
Ne dediğimi, nasıl karşılık verdiğimi buraya yazmayayım.
… …
Biz buyuz işte.
Yeşil ve doğa düşmanı.
Düşünebiliyor musunuz, üzerinde yaşadığımız bu coğrafya; Ünlü Gezgin ve Tarihçi Evliya Çelebi’nin (biraz abartılı da olsa) anlatılarına göre; bir sincabın, yere hiç inmeden, ağaçtan ağaca atlayarak Van’dan, Edirne’ye ulaşabileceği sıklıkta ormanlarla kaplı bir coğrafya idi.
Ya şimdi?
Hep söyler, hep dillendiririm.
Tüketen, kurutan, yok eden bir toplumun bireyleriyiz.
Biz bu coğrafyada yaşamayı hak etmiyoruz.

*    *    *
Elbet, bu tanıma, bu kategoriye girmeyen insanlarımız  ve kurumlarımız da var.
Bugün size, o insanların birinden; başında bulunduğu birimle ve de sorumluluk alanındaki ağaçlarla, yeşil alanlarla yatıp kalkan, kitabında “olmaz” sözcüğü yazmayan, tam bir görev adamı, tam bir Alanya sevdalısı, yeşil ve doğa aşığı bir kişiden söz edeceğim.
O kişi, Alanya Belediyesi Park Bahçeler Müdürü Nazmi Uyar…
İlk göreve geldiği günden bu yana tanırım onu.
Çeşitli etkinliklerde birlikte görev yaptık, halen de yapıyoruz.
O, ilkelerinden ödün vermeyen, kendisini çevreye ve yeşile adamış çizgi ötesi bir yönetici.
Güçlü sosyal yapısı nedeniyle de ülke genelindeki sanat ve bilim dünyasıyla rahatça ilişkiler kurabilecek yetenek ve beceriye sahip sosyal bir insan.
… 
Son günlerde, dökümünü çıkarıp, yakın izlemeye aldığı, görev alanı içersinde olan anıt ağaçların, gösterdiği tüm ilgiye rağmen içlerinin boşalarak çürümesinden dolayı rahatsızlık duymaktaydı.
Üzülüyordu.
Geçtiğimiz Cumartesi günü, ekibiyle birlikte, Hacet Meydanı’ndaki asırlık çınarın başında gördüm O’nu…
Hal hatır sorma faslından sonra orada bulunma neden(ler)ini ve yapacakları operasyonu anlattı.
“Sağ olsun Belediye Başkanımız Adem Murat Yücel, bu konuda son derece duyarlı. (…)
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Hüseyin Dirik ve Akdeniz Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı Bölümünden Prof. Dr. Reyhan Erdoğan hocalarımızı davet etti.
Hocalarımıza, anıt ağaçlarımızı ve diğer ağaçlarımızı gösterdik. Önerilerini aldık. Fikir alış verişinde bulunduk.
Hocalarımız kent ortamında bulunan ağaçların, görkemli ve çok dallı ağaçlar olmasının doğurduğu sakıncaları anlatıp, özellikle kent ortamında bulunan ağaçların olabildiğince fazla budanması gerektiğini ve bakım yöntemlerini anlattılar. Biz de şimdi bu çerçevede bu anıt ağacımızın budama ve bakım işlerini yapıyoruz.” dedi.
… …
Serde çevrecilik var ya; bir kenara çekilip, Hacet Meydanı’nda bulunan asırlık çınarı izledim. 
Ve gözlerime inanamadım.
Budama yapılan o dev çınarın, çürüyüp kovuk halini almış gövdesinden tam bir kamyon moloz çıktı.
Kırk yıllık çevreciyim; gözlerimle görmesem inanmazdım.
O molozun içinde, inanılmayacak şeyler vardı.
Kimsesizlerin yatıp, kalktığı minderden bozma yataktan tutun, kap kaçağa kadar, taş toprağa kadar neler çıktı, neler…
Sonunda içi tamamen boşalmış, (sanki ilk fırtınada devrilecekmiş gibi duran) bir asrı geçkin yaşlı gövdeyi ayakta tutmayan çalışan, et kalınlığı yer yer 4 – 5 santime kadar düşmüş, yarı kuturu eriyip yok olmuş (resimde görülen) gövde ortaya çıktı.
O iç cidara, önce (Alanya’da bulunmadığı için Denizli’den getirtilen)   çamsakızı ve çam kadranından yapılan doğal aşı macunu fırça ile yedirile yedirile sürüldü. Oldukça kötü durumda olan gövde kovuğunun içinde bulunan yosun yosun ve çürümüş katman temizlenerek bordo bulamacı ve dezenfekte edildi. Ardında mantar ilacı ve böcek/larva ilaç karışımı gövdeye aynı yöntemle sürüldü.
Yine ekli resimde görüldüğü üzere o yaşlı gövde üzerinde bulunan diğer kovuklar, paslanmaz galvanizli malzemeyle özenle kaplanıp, kapatıldı.
Daha sonra da ana gövdenin iki yanı, çelik çubuk millerle birbirine bağlandı.
Ağaca yük oluşturan çürümüş dallar budanıp, ağacın yükü hafifletildi.
O an göz göze geldik Uyar Müdürle.
Gözleriyle, biz yeşilimize, biz topraklarımıza, biz anılarımıza böyle sahip çıkıyoruz der gibiydi.
Başta Uyar Müdür olmak üzere, orada bulunan ekibe tek tek teşekkür ederek ayrıldım oradan.
… …
Ve tabii teşekkürün en büyüğü Belediye Başkanımız Adem Murat Yücel’e… Sağ olun Başkanım. Bir çevreci olarak teşekkür ediyorum size.
Böyle olmalı işte görev aşkı…
Böyle olmalı işte doğa sevgisi…
Böyle olmalı işte çevre bilinci ve çevreye saygı…
Böyle korunmalı işte yeşilimiz ve ağaçlarımız…