Var git dağlarımızdan ölüm!... Var git de bir daha gelme... Karacaoğlan, şöyle diyor: 'Ölüm ardıma düşüp de yorulma Var git ölüm bir zaman da gene gel Akıbet alırsın komazsın beni Var git ölüm bir zaman da gene gel” Evet, ölüm...

Var git dağlarımızdan ölüm!...

Var git de bir daha gelme...

Karacaoğlan, şöyle diyor:

“Ölüm ardıma düşüp de yorulma

Var git ölüm bir zaman da gene gel

Akıbet alırsın komazsın beni

Var git ölüm bir zaman da gene gel”

Evet, ölüm elbet eninde sonunda bizi bulur,

bulur da böylesi fena çok fena.

Şarkılar türküler söylerken,

halaya durmuşken, güller, karanfiller taşırken ölmek acı.

Ölümlere lanet okurken,

ölümler ve zulümlerle yazılmış bir tarihe karşı yaşamanın güzelliğini haykırırken,

o tarihin en acı sayfalarından biri olmak,

unutulmaz bir ölümle ölmek yürek burkucu..

Var git dağlarımızdan ölüm!...

Var git de bir daha gelme...

Herkesin dağlarında, sokaklarında, hanelerinde nasıl yaşanıyorsa hayat,

öyle yaşamak istiyoruz biz…

Ve herkesin ölümleriyle ölmek istiyoruz.

Ölüm geldiğinde; güzel yaşamış olmanın, adam gibi yaşamış olmanın keyfiyle

CEMAL SÜREYYA gibi:

“Ölüyorum Tanrım

Bu da oldu işte.

Her ölüm erken ölümdür

Biliyorum Tanrım.

Ama, ayrıca, aldığın şu hayat

Fena değildir...

Üstü kalsın...”

Diyebilmek istiyoruz....

Var git ölüm dağlarımızdan !...

Var git de bir daha gelme...

Askere yolladığımız gencecik çocuklar dağlarda,

Türkü söyleyen, halay çeken gencecik çocuklar garlarda ölmesin.

Var git ölüm,var git de yaşlanmadan, yaş almadan,

yaşamadan çalma kapımızı.

Biz ölmekten yorulduk,

Yaşlı dünyanın en yorgun, en bezgin, en umutsuz coğrafyasıyız biz şimdi.

Ölümlere ağıtlar yakmaktan gırtlağımız yırtıldı,

Sevgiliye hasretten ağlamak dururken gencecik ölümlere ağlamaktan

kurudu göz pınarlarımız...

Var git ölüm dağlarımızdan…

Var git de elimizi böğrümüzde bırakma.

Var git de bir kez olsun zamanında gel,

geldiğinde içimizde isyanlar kabarmasın.

Var git ölüm, var git bir vakit gelme..

Ülkemizin dağlarından, evlerinden, sokaklarından

uzak dur birazcık ne olursun,

Ne olursun uzak dur.

Ölümleri düşünmekten, öldürmeyi düşünmekten

Ölmemenin ve öldürmemenin ne güzel olduğunu unuttuk...

CEMİL MERİÇ:

“Şark, Sadi’den Gandi’ye kadar aksi kanaatte:

“Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.” Kim haklı?”

Diyor

Var git ölüm, var git de bir vakit gelme.

Bize zaman ver ki,

“Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez”

Sözünü ezber etmeye, hatmetmeye ve bu sözü ülkenin ilkesi yapmaya zamanımız olsun…

Var git ölüm, var git dağlarımızdan..

Yorulduk biz, uzun, upuzun bir uykuya,

gözlerimizi ölüme açmadığımız bir güne uyanmaya

Ne çok ihtiyacımız var bir bilsen...