ÜLKEMİZİN pek çok kenti gibi Alanya da sağlıklı büyümüyor. Şişirildikçe şişirildi, şişirilmeye de (hâlâ) devam ediliyor. Pek çok konuda obezleştirilen Alanya, istenmeyen patlamaların eşiğine gelmiş/getirilmiş durumda. *   ...

ÜLKEMİZİN

pek çok kenti gibi Alanya da sağlıklı büyümüyor.

Şişirildikçe şişirildi, şişirilmeye de (hâlâ) devam ediliyor.

Pek çok konuda obezleştirilen Alanya, istenmeyen patlamaların eşiğine gelmiş/getirilmiş durumda.

* * *

Caddeler aynı, sokaklar aynı, kaldırımlar aynı…

Yeni cadde ve sokak açma yetkisini haiz zihniyetin kafa yapısı da (hâlâ) aynı…

Üç aşağı beş yukarı otoparklar da aynı…

Ama insan sayısı, araç sayısı, akıllara durgunluk verecek bir biçimde artıyor.

Artmaya da devam edecek.

Beğenelim ya da beğenmeyelim ortam bu.

Bu olmaya da devam edecek.

Bu ortamda yaşayacağız hep birlikte.

Görünürde çözüm var mı?

Kısa vadede yok gibi.

Bu ortamda soluyacak, bu ortamda yürüyecek, bu ortamda araba kullanacağız.

Kaldırımlarda yürürken; elimize kolumuza, elimizdeki paketlere çarpa çarpa sağımızdan solumuzdan bisikletler, motosikletler geçecek.

Araç kullanırken, sağımızdan solumuzdan akan motosikletler, bizi hata yapmaya zorlayacak.

İki tekerlekli kent ayıları, motosikletlerini şaha kaldırıp, kulakları sağır eden bir gürültüyle yüreğimizi ağzımıza getirmeye devam edecek.

Böyle bir çağda olmamalı, yaşanmamalı bunlar ama burası Alanya; yaşanacak bunlar.

* * *

Efendim böyle bir ortamda nefes alınmıyor ki…

Öğrenecek ve öğreteceğiz nefes almasını…

Efendim böyle bir ortamda sabırlı olunamıyor ki…

Öğrenecek ve öğreteceğiz sabırlı olunmasını…

Efendim böyle bir ortamda kaldırımlarda (bile) yürünmüyor ki…

Öğrenecek ve öğreteceğiz yürümesini…

Efendim böyle bir ortamda araba kullanılmıyor ki…

Öğrenecek ve öğreteceğiz araç kullanmasını…

Amma…

Bütün bunlar için öncelikle kendi nefsimizi eğitecek, kendi nefsimizi terbiye edeceğiz.

Saygılı olacağız önce.

Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi, başkalarına yapmayacağız.

Hoşgörülü ve anlayışlı olacağız.

Bütün bunları yaparken birbirimize yardımcı olacağız, eğitim kurumlarımız, yerel yönetimlerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız bize yardımcı olacak.

Efendim olmuyorlar…

Olacaklar, olmaya mecburlar.

Olmuyorlarsa; olmaları için baskı unsuru olacağız.

* * *

Şunu herkes bilsin ve kabul etsin…

Bu eğitime bugünden başlamazsak eğer; bu kent, üç beş yıl sonra yaşanmaz hale gelecek…

Artık bu tür konuları, il ve ilçe koordinasyon kurulları, trafik komisyonları, belediye ve kent meclisleri, il ve ilçe milli eğitim kurumları da gündemine almak, tartışmak ve çözümler üretmek zorunda…

Dünyaya açılan pencere dediğimiz böyle bir kentte; hiç kimse, patlak egzozlu motosikletlerin, araçların gürültüsünü, ara gazlarını çekmek zorunda değil.

Hiç kimse, cadde ve sokakları gösteri pistine dönüştüren kent ayılarına tahammül etmek zorunda değil.

Hiç kimse gereksiz çalınan korna seslerine tahammül etmek zorunda değil.

… …

Atatürk Caddesinde, ışıklar nedeniyle trafiğin tıkandığı/tıkanacağı belli olmasına rağmen, araçları tampon tampona birleştirircesine uzun konvoylar oluşturarak; refüj aralarındaki yaya geçiş yolları kapatılıyor.

Ne olur sanki biraz geride bekleyip, yaya geçişleri engellemese?

… …

Örneğin, 25 metrelik yol olarak bilinen caddede ve de diğer caddelerde; trafik ışığı olmayan noktalarda sağa/sola dönüş yapmak ya da karşı yola geçmek zorunda olan araçlar, bu yolların gereksiz ve bencilce kapatılması nedeniyle, geçiş yapamıyor, kendi güzergâhlarında araç birikmesine neden oluyor.

Hakkımız var mı bu yolları tıkamaya?

Ne olur, biraz geride bekleyip, bu yolların önü kapatılmasa ve araç geçişleri engellenmese?

Ne olur, biraz anlayışlı, hoşgörülü olunup, bu araçların geçişine yol verilse, trafik karşılıklı olarak rahatlatılsa?

Ne olur kırmızı ışık ihlalleri yaparak, kul hakkı yemesek, ne olur?

Hakkımız var mı buna?

Niye yaşamı dar ediyoruz birbirimize, niye?

Biraz hoşgörü, biraz saygı, biraz anlayış, biraz ilgi lütfen…

Yapıp, yapacağımızın hepsi bu.

İnsanca yaşamak ve yaşanmasına katkıda bulunmak adına bu küçücük fedakârlık ve jestleri yapmak, bu kadar zor mu?