"KAYMAKAM'A

Açık Mektup" başlıklı köşe yazıma jet cevap geldi.

Önce mektubumdan kısa bir anımsatma yapayım, yanıta ve detaylara az sonra gireceğim.

Dün özetle demiştim ki...

"Malum tabela olayları sırasında 'Sosyal medyadan şahsıma hakaret edildi' deyip, yöneticisi olduğunuz Alanya'da yaşayan yüzlerce kişiyi mahkemeye vermenizin, üzerinizde çok şık durmadığını söylemek isterim. Sizi kimi zaman haklı, kimi zaman haksız yere eleştiren, buna mukabil sebebi ne olursa olsun sizi doğru yola sevk etmek için yapılan yorumlara karşı tutumunuzun bu olmaması gerekirdi diye düşünüyorum."


***

Bu kadar değildi elbette.

Finali şu satırlarla yapmıştım...

"Çünkü siz, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na ve yasalara göre Devlet Baba'nın Alanya'daki en yüksek temsilcisi konumundasınız. Siz 'Sade Vatandaş Hasan Tanrıseven' değil, bir kısmını mahkemeye verdiğiniz halktan oluşan Devlet Baba'nın Alanya'daki sesisiniz. Hakkınız vardır. Bazıları aşırıya kaçmıştır, amacından sapmıştır ama sosyal medyada yapılan her eleştiriye dava açmak, dava açılan halkta Devlet Baba'ya olan güveni zedeler. Devlet Baba hoşgörülü olur, affedicidir."


***

Dün bu satırlara direkt Alanya Kaymakamı Sayın Hasan Tanrıseven'den değil, Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürlüğü'nden yanıt geldi.


***

(

ARA NOT:

İşin açığı, Devlet Baba şefkati ile aramasını, "Hayırdır Alper, bi sıkıntı mı var? Varsa gel çözelim" demesini bekledim, ama olmadı.)


***

Devlet hiyerarşisi ve işleyişi gereği Kaymakam Tanrıseven'in de "olur"u ile gönderildiğini tahmin ettiğim yanıtı sizlerle paylaşarak, sonunda merak ettiğim bazı hususlarabir gazeteci bakış açısıyla yanıtlar arayacağım.


***


İŞTE O CEVAP

"...Yeni Alanya Köşe Yazarı Alper Kutay'ın 'Kaymakam'a Açık Mektup' başlıklı köşe yazısında, Kaymakam Dr. Hasan Tanrıseven'in kendisine sosyal medyadan hakaret edildiği gerekçesi ile Alanya'da yaşayan yüzlerce kişiyi mahkemeye verdiği ve Alanya'da yaşanan olaylarda halkın üzerine su ve günü geçmiş gaz sıktırma talimatı verdiği bilgilerine yer verilmiştir.

Bu iddialar tamamen gerçek dışı, asılsız itham ve iftiradan ibarettir. Yazıda iddia edildiği gibi Kaymakam Tanrıseven bugüne kadar Alanya'da tek bir kişiyi mahkemeye vermemiş ve herhangi resmi bir şikayet başvurusunda da bulunmamıştır.

Yine iddia edildiği gibi 'halkın üzerine su ve gaz sıktırma talimatı verdiği, kelepçeletip gözaltına aldırdığı' iddiası da gerçek dışıdır.

Polis, olayları önleyici aşamada mülki amire bağlıdır. Olayın adli bir vaka olmasından itibaren polis, Cumhuriyet Savcısı ile amirlerinden talimat alır, mevzuatın kendisine verdiği yetki çerçevesinde hareket eder.

Bahsi geçen konularda Kaymakam Dr. Hasan Tanrıseven bir talimat vermediği gibi, bu konuda talimat vermesi kanunen de mümkün değildir."


***

Bahse konu köşe yazımdaki "AHEP için, Alanya'da 300'ün üzerinde avukat varken neden avukat kardeşinizi getirttiniz?" türü bazı can alıcı soruları tatmin etmekten hayli uzak olduğu aşikar bu cevap metnine istinaden kafama takılan hususları Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürlüğü ile de paylaşmak isterim.


***

BİRİNCİSİ:

Siz cevap metninde, "Yine iddia edildiği gibi 'halkın üzerine su ve gaz sıktırma talimatı verdiği, kelepçeletip gözaltına aldırdığı' iddiası da gerçek dışıdır" demişsiniz.

Ancak burada büyük bir yanlış vardır. Zira; binlerce kişinin okuduğu, gazete sayfasına basılan ve Yeni Alanya'nın kurumsal internet sitesine de konulan köşe yazımdaki ilgili bölüm aynen şöyledir:

"Öfkeli de olsa bu şehirde yaşayan insanların üzerine boca edilen tonlarca su ve tarihi geçmiş gaz kapsülleri, Devlet'i oluşturan halk nazarında Devlet Baba'nın sarsılmaz otoritesine ufak da olsa gölge düşmesine vesile olmuştur."

Dolayısıyla "Halkın üzerine su ve gaz Sayın Tanrıseven'in talimatıyla sıkılmış ve atılmıştır" diye bir ifadem yoktur.

***


İKİNCİSİ: Siz, cevap metninde, "Alper Kutay'ın yazısında iddia edildiği gibi Kaymakam Tanrıseven bugüne kadar Alanya'da tek bir kişiyi mahkemeye vermemiş ve herhangi resmi bir şikayet başvurusunda da bulunmamıştır" demişsiniz.

Doğrudur, Kaymakam Bey direkt, "Ben şu şu isimlerden şikayetçiyim" dememiştir ancak (sizin beyanınıza göre) Alanya Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatı ve Emniyet Müdürlüğü'nün araştırması sonucu, sosyal medya kullanıcısı onlarca kişinin ifadesinin alınmasından hem haberdar olup hem de haklarında dava açılmasına sessiz kalmak da, "Susmak aynı zamanda taraf tutmaktır" ilkesinden hareketle, o kişilerin hakkında dava açılmasına taraf tutmak değil midir?


***

Lafı fazla uzatmaya, karşılıklı kelime oyunlarıyla galip gelmeye çalışmanın gerek olmadığını düşünüyorum.

Üstelik bizim de bir parçası olduğumuz Devlet'in Alanya'daki en yüksek temsilcisi ile bir meselemiz yoktur, olamaz da.

Ancak benim bahse konu köşe yazımın ana omurgasını oluşturan konu, "Kaymakam Bey kimlerden ve hangi gerekçeyle şikayetçi olmuştur?" değildir.

Buradaki temel sorun, Alanya tarihinde ilk kez bir mülki amire, 'tespit edilebildikleri için' onlarca kişinin karakollara çağrılarak ifade verecek kadar dolması, sosyal medyadan veryansın edecek seviyeye gelmesi ve aslında çok basit şekilde çözülebilecek meselelerin bu aşamaya neden geldiğidir.

Diyeceklerim bunlardan ibarettir.