Her şeyi ben ya da biz biliriz huyundan bir kurtulabilsek; sormayı, soruşturmayı, danışmayı bir öğrenebilsek; dinleme kültürü denen şeyi bir kazanabilsek, hiç ummadığımız, hiç beklemediğimiz kişilerin bile söyleyecek çok şeylerinin olabileceğinin bir ayırdına varabilsek; çok şey değişecek, çok daha yeni umut kapıları açılacak...

Bu ülkeyi, bu kenti, ‘her şeyi kendisinin bildiğini sananlar’ yönetiyor.

Haklarını da yemeyelim. Belki gerçekten çok şey biliyorlar, ama bildikleri bu ülkeyi, bu kenti yönetmeye yetmiyor.

Sözü Alanya’ya, Alanya turizmine getirmek istiyorum.

Her yıl, bir önceki yılı arar hale geldik.

… …

5 yıldızlı oteller zinciri sahibi bir dost, bir birlikteliğimizde; “2023 yılı ölüm kalım yılı olacak” dedi.

Çok da doğru söyledi.

Doğru söyledi söylemesine de söylemle iş bitmiyor ki...

Bütün bunların oturulup konuşulması, tartışılması, görev ve sorumluluk bölüşümünün yapılması lazım.   

Çünkü bu oyun, profesyonelce oynanması gereken bir ekip oyunu.

Kim ne yapacak ya da yapmayacak, kim işin neresinden tutacak?

Kim ya da kimler geçmişte yaptığı yanlışları bir daha yinelemeyecek?

Kaldı ki o kişi ya da kişiler yanlış yaptığını ya da nerede yanlış yaptığını bilmiyor ki…

Bunları ona ya da onlara kim(ler) anlatacak?

Kim kimi denetleyecek?

Kim kimi nasıl uyaracak? 

“Uyarı sorumluluğuna ve kültürüne sahip insanları” kim örgütleyecek, kim yüreklendirecek?

Onlara kim arka çıkacak?

Nasıl çıkacak?

Bütün bunların oturulup konuşulması lazım.

Ama her şeyi kendilerinin bildiğini sananlar, bildiğini sandığı konuları kendi çevrelerinin dışındaki kişilerle konuşup, tartışmaktan hoşlanmıyor.

Oysa söyleyecek, çok şeyi olanlar var.

… …

Kent Meclisi işte bunun için var.

Ve Kent Meclisi’nin bu tür konulara açık, çalışkan, birikimli bir başkanı var.

Neden onunla ilişki kurulmuyor?

Neden Kent Meclisi’nden yararlanılmıyor?

Neden Kent Meclisi bu tür konuların tartışılacağı zemin olarak kullanılmıyor.

Bu konuda söyleyecek çok şeyi olan; örneğin, Alanya turizminin sessiz temsilcileriyle neden ilişki kurulmuyor?

Alanya’nın temel sorunlarının altında, akıllara durgun verecek biçimde betonlaşmasının yattığının ayırdında mıyız?

Turizmi sessiz sedasız öldüren bu betonlaşmayla ilgili bir düşünce var mı?

Ya da turizmle ilgili tanımlarda sağlıklı bir uzlaşma var mı?

Alanya yakın zamanda il olacak.

Alanya’nın cadde ve sokakları ilçe Alanya’yı kaldırmıyor; köy yollarından bozma bu cadde ve sokaklar ‘İl Alanya’yı’ nasıl kaldıracak?

Bu trafik keşmekeşi ne olacak, buna çözüm var mı?

Alanya’da kime mesleğini sorsak, ‘turizmciyim’ diyor.

Turizm bir meslek değil, sektördür.

Bu sektörün içinde, bu sektöre hizmet veren oteller, moteller, mağazalar, ören yerleri, kumsallar, halk, yerel yönetimler ve de devlet vardır.

Herkes bu sektöre hizmet vermektedir.

Eğer mesleğinizin ne olduğunu bilmezseniz; sektörünüzün konularına vakıf olamazsınız.

Tanıtım konusunda, elimizde çok daha etkin olabilecek kozlarımız var.

Kullanmasını ve değerlendirmesini bilmiyoruz.

Soruyorum; ülkemizin ya da Alanya’nın hangi otelinde dahili TV sistemiyle, ülkemiz turizm yörelerinin ya da Alanya’nın tanıtımı yapılıyor?

Türk geceleri yapılıyor!

Bu gösteriler sırasında, uygun bir yerde oluşturulacak bir perdede gecenin anlam ve önemiyle bağlantı kurarak bu tür tanıtımlar yapılamaz mı?

Antalya’dan Alanya’ya turist getiren acente otobüslerinin hangisinde bu tür dahili yayın yapan düzenekler var?

Antalya Alanya arası (konaklamalı) 3 – 3,5 saat.

İstense, bu zaman sürecinde, her turistin beyni yıkanır, ruhu ele geçirilir.

Böyle bir görsel reklam bombardımanına tutulan her turist, en az üç beş turist daha getirir ya da gönderir ülkemize.

Turistin birebir iletişim kurduğu kişi ve kurumlar, öncelikle kaldıkları oteller ve otellerin çalışanlarıdır.

Sorarım size turistle bu ilişkiyi kurabilecek kapasitede kaç nitelikli elemanımız var?

‘Efendim, o otellerin kendi iç sorunu.

Her koyun kendi bacağından asılır. Her otel, dilediği eğitimde, dilediği nitelikte personel çalıştırır.

O bizi ilgilendirmez, ilgilendirmemelidir...’ dememeliyiz.

İlgilendirir çünkü. 

Hepimiz aynı geminin içindeyiz çünkü.

Otellerimiz kadrolarının iyileştirilmesi, eğitilmesi, nitelikli hale getirilmesi için ne yapıyor?

Alanya’da herkes ‘betonlaşmadan’ şikayetçi.

Kaymakam şikayetçi, belediye başkanları, meclis üyeleri, mimarlar, mühendisler, yazarlar, çizerler şikayetçi. Otelciler, acenteciler, rehberler, turistler şikayetçi...

Ama Alanya betonlaşıyor, betonlaşıyor, betonlaşıyor...

Göz göre göre, bile bile el birliğiyle öldürüyoruz Alanya’yı...

Sonra da altına oturup, timsah gözyaşları döküyoruz.

Nerede portakal bahçeleri?

Nerede portakal çiçeği kokulu Alanya?

Türkiye ortalamasına göre gelen turist sayısındaki düşme oranı yüzde 10; Alanya’ya gelen turist sayısındaki düşme oranı yüzde 40’tır.

Bütün bunlardan çıkarılması gereken ders şudur.

“Sektörün oyuncularının tamamına yakını, olaya profesyonelce yaklaşmıyor.”

Sonuç?

Sonuç ortada.

Kötü günler bekliyor Alanya’yı.


OK