1994 yılında başladığım meslek hayatımda 1995, 1999, 2002, 2007, 2011 ve 2015 genel seçimlerini, 1994, 1999, 2004, 2009 ve 2014 yerel seçimlerini
1994
yılında başladığım meslek hayatımda 1995, 1999, 2002, 2007, 2011 ve 2015 genel seçimlerini, 1994, 1999, 2004, 2009 ve 2014 yerel seçimlerini "basın mensubu" olarak birebir takip ettim, onlarca adayla yüzlerce kez röportaj ve haber yaptım, aradan geçen bu 23 yılda onlarca meslek odası seçimine tanık oldum, 100'ün üzerinde oda başkan adayının haberini yaptım, bazıları girdiği seçimi kazandı, pek çoğu ise kazanamayıp ya köşelerine çekildi, ya da bir sonraki seçime sıkı bir şekilde hazırlanıp ya ipi göğüsledi, ya da ikinci, üçüncü yenilgisini aldı.
Sezar'ın hakkı Sezar'a!
Bu konuda takdir ettiğim isimlerin başında, 1999-2014 yılları arası Alanya Belediye Başkanı olan Hasan Sipahioğlu gelir.
Çünkü...
1994 yerel seçimlerinde Cengiz Aydoğan'a karşı seçimi kaybetti ama köşesine çekilmedi, Alanya siyasetini adeta bir koza gibi ördü, seçim yenilgisinden hemen sonra ANAP'ın ilçe başkanı oldu, etkin muhalefet yaptığı en büyük ve önemli rakibi Cengiz Aydoğan'ı DYP'den ANAP'a transfer edip siyaseten kendi önünü açtı, beş yıllık sabrın ve azimli çalışmanın sonunda 1999'da seçilip bu görevi 2014'e dek, eğrisiyle doğrusuyla tam 15 yıl sürdürdü.
Bazen şöyle geçmişte tanık olduğum, bugün yaşadığımız veya yaşamaya başlayacağımız seçim süreçlerini anımsıyorum da, kimler gelmiş kimler geçmiş.
Gerek genel, gerek yerel, gerekse meslek odası seçimleri sürecinde en komiğime giden olay ise o makama talip olan adayların bir anda esnaf, turizmci ve işadamı dostu, kentin irili ufaklı spor kulüplerinin sevdalısı olmaları.
Aday olur olmaz bir halk sevgisi, bir esnaf sevdası, bir spor kulübü tutkusu mu başlıyor? Misal bu sevgi, sevda, tutku, neden adaylıktan önce olmuyor da, aday olur olmaz başlıyor, işte bunu anlamak mümkün değil.
Halbuki hiçbiri dışarıdan ithal değil, tamamı yine bu şehrin sınırları içerisinde yaşıyor, hepsi bu şehrin vatandaşı ve esnafıyla, bu şehrin güzide spor kulüpleri ile her gün irtibat kurabilir, maddi manevi desteğini verebilir ama illa ki halk, esnaf, turizmci, işadamı ve spor kulübü sevdasının başlaması için aday olmak mı gerekiyor?
İşte bunlar bana oldum olası komik ve ne yazık ki "imitasyon sevda" gibi geliyor.
Başta dedim ya...
Meslek hayatıma başladığım günden bugüne, aradan geçen 23 senede pek çok belediye başkan adayı, milletvekili adayı, meslek odası başkan adayı gördüm, seçimden önce kimi Cuma Pazarı'nda pazarcı esnafı ile sohbet ediyormuş gibi, kimi 25 Metrelik Yol'daki esnafın derdini dinliyormuş gibi, kimi Alanya Huzurevi'nde yaşlıların elini öpüyormuş gibi, kimi turizmcinin ve işadamının sorunlarını dinliyormuş gibi pozlar verip kamuoyuna şirin gözükmeye çalıştı, seçilenler görevinin başına geçip makam odalarına kurulurken, seçilemeyenler ise adeta sırra kadem bastı, onları bir daha piyasada gören olmadı, ta ki bir sonraki seçimde yeniden aday olana kadar.
Demem o ki...
Vatandaşı, pazarcıyı, esnafı, turizmciyi, işadamını, spor kulüplerini seçimden seçime hatırlayan, daha doğrusu hatırlıyormuş gibi yapan, seçim bitip de mağlup olunca sırra kadem basan milletvekili adayı, belediye başkan adayı ve meslek odası başkan adaylarına siz de benim gibi gülüp geçin.
Seçimden bir gün sonra piyasadan kaybolup ne vatandaşı, ne pazarcıyı, ne esnafı, ne turizmciyi, ne işadamı, ne de spor kulüplerinin sorunlarının yanından yöresinden geçmeyenlere de pek itibar etmeyin.