Rüya görmek, değişik bir bilinç durumudur. Bu durumda imgeler geçici olarak dışsal imgelerle karıştırılır. Pek çok insan rüyalarını hatırlamasa da, yapılan araştırmalar rüyalarını hatırlayanların hatırlamayanlar kadar çok olduğunu...

Rüya görmek, değişik bir bilinç durumudur. Bu durumda imgeler geçici olarak dışsal imgelerle karıştırılır. Pek çok insan rüyalarını hatırlamasa da, yapılan araştırmalar rüyalarını hatırlayanların hatırlamayanlar kadar çok olduğunu göstermiştir. Herkesin aklına şöyle bir soru gelebilir; 'Herkes rüya görür mü?' Ömründe hiç rüya görmediğini söyleyen bir kişiyi, uykunun rüya görme evresi olan REM uykusundan uyandırırsak, rüyalarını diğer insanlarla aynı oranda hatırladığını görürüz. Birinin, 'Asla rüya görmem' demesi, aslında 'Rüyalarımı hatırlamıyorum' demektir. Rüyaları hatırlama konusunda oranı şöyle açıklanabilir; uyanma dönemi rüyadan kısa bir süre sonra gerçekleşmiyorsa rüyanın anısı pekişmez, yani hatırlama oranı düşebilir.

Bir çok kişinin rüya ile ilgili merak ettiği sorulardan biri ise, rüyaların ne kadar sürdüğüdür. Bazı rüyalar neredeyse anlık olarak gerçekleşir. Saat çalar ve rüyamızda yangın çıktığını ve itfaiyenin siren çalarak geldiğini gördüğümüzü hatırlayarak uyanırız. Hala çalan saatin rüyaya neden olduğunu düşünürüz. Fakat, saatin ya da diğer seslerin sadece önceki anı ve rüyalardan oluşan bir sahneye yerleştirildiği izlenimi verir. Yani bu durum uyanıkken yaşadığımız buna benzer bir deneyim, bir ipucunun oldukça uzun zaman alan bir anıyı hatırlatması gibidir. Tipik bir rüyanın süresi, olayların genel olarak gerçek yaşamda sürdüğü kadar sürdüğünü düşündürmektedir.

Rüyaları psikolojik açıdan değerlendirdiğimizde, kişinin gün içerisinde yaşadıklarının, düşüncelerinin ve duygularının bir yansıması olduğu kabul edilir. Ancak, gördüğümüz nesneler, objeler, canlılar, olaylar bir çeşit semboldür. Örneğin kişi rüyasında bir köpek görmüş ise bunu sembol olarak düşünüp, gündüz yaşamındaki başka bir şeye karşılık geldiğini düşünmelidir. Ancak günlük yaşamda genel bakış açısı biraz karışıktır. Örneğin rüyasında arkadaşını gören kişi, rüyasını arkadaşıyla ilgili bir rüya olarak yorumlarken, kedi gören biri ise ona sembol gözüyle bakar. Burada çelişkili bir durum da vardır aslında. Ayrıca sembol olarak baktığımızda da her olayın, durumun, nesnenin, canlının herkes için farklı bir anlamı ve temsil ettiği farklı bir karşılığı vardır. Yani, rüyadaki her bir sembol o rüyayı gören kişiye özeldir. Bu da şunu gösteriyor ki, rüya tabirleri kitapları aslında önemini yitiriyor. Ayrıca kişinin içinde bulunduğu psikoloji süreci göz önünde bulundurmadan o rüyayı değerlendirmek de yerinde olmaz.