Başlığa bakıp yanılmayın; yazı, inşaat işlerine eleştirel bir yorum içermektedir. İlginizi çekmiyorsa okumaya devam etmezsiniz. Tarafları; kısaca, işi talep eden ve işi yapan olarak ikiye ayırmak mümkün… İhaleleri yapanlar, müşteriler,...
Başlığa bakıp yanılmayın; yazı, inşaat işlerine eleştirel bir yorum içermektedir. İlginizi çekmiyorsa okumaya devam etmezsiniz. Tarafları; kısaca, işi talep eden ve işi yapan olarak ikiye ayırmak mümkün… İhaleleri yapanlar, müşteriler, müteahhitler, taşeronlar, mal temin eden tüccarlar, pazarlamacılar, nakliyeciler, proje grupları; inşaat işlerinde belli oranlarda rol üstlenirler. Doğru planlama ve iyi niyet yoksa işlerin sonu hüsrandır. Başarısızlıkta ilk suçlanan genellikle işi üstlenenlerdir. Rantın ve spekülasyonların yoğun olduğu ortamda, kalem oynatanlarla, vurgun peşinde olanlarla, gizli cambazlarla; müteahhitleri bir tutmak, haksızlıktır. İnşaat işlerinde sıkıntı; biraz da parası olan herkesin kolayca yapabileceği işlerden olmasındandır. Müteahhitliğin meslek olmaması, ehliyet ve deneyim aranmaması yapılan işlerin kalitesini düşürür. İthal Çin ara malları kaliteyi daha da düşürmektedir. Kalitesizlik; sokaktaki adamın, müteahhitleri; demirden, çimentodan ve malzemeden çalan, çırpan olarak görmesi için sebep teşkil eder. 40 yıldır bu işlerde; demirden, çimentodan çalan müteahhide rastlamadım. Çalacağı demir ve çimentonun genel maliyetin yüzde 1’i bile olmadığını ve riske girmenin saçmalığını müteahhit olan bilir. Bir gün projesini üstlendiğim bir müteahhit kapıdan içeri girdi ve yaptığı binanın her katında 5 ton fazla demir kullanıldığını bana yana yakıla anlattı. "Nereden anladın?" dedim. "Mühendisim söyledi" deyince "Gönder onu bana" dedim.Ertesi gün mühendisine "Projeyi aç ve oku bakalım" dedim. Nervür kirişleri standart; eksiği fazlası olmaz. Kolon ve kiriş demirlerinde fazlalık nerede? Kem küm. Gövde demirleri strüktürel (taşıyıcı) değil kostruktif (montaj) diyelim ve onları çıkaralım. Hadi etriye sıklaştırmasını da yapmayalım. Şimdi fazla dediğimiz demirleri birim ağırlığıyla çarpalım; sonuç ne? 1 tondan az; hani 5 ton fazlalık nerede? Daha basit yöntem demir beton oranıdır. Diyelim pursantaj (betonda demir kesit alanı) konusunu okulda öğretmediler. Köftesi meşhur Adapazarı, İnegöl, Akçaabat gibi yerlerde sıkça halk arasında kullanılan “Ne kadar ekmek, o kadar köfte” deyişini bari benden öğren. İşin ilginç yanı betonarmede kaliteyi; çok demir, çok çimento kullanarak sağlayamazsınız. Bazen kalfalar hava olsun diye işçisine komut yağdırır “beton kaymaklı olsun” diye. Oysa çok çimento da, çok demir de betonarmenin kalitesini düşürebilir. Uygun koşullarda tekniğin standartları doğrultusunda iş yapmak önemlidir. Dedim ya eksik, fazla olmaz; yani ne kadar ekmek o kadar köfte… Şimdi dikkat; Sakarya Üniversitesi İnşaat Bölümü, Van depremi ile ilgili rapor yayımlar. Gazetelere yansıdığıyla özeti; yapılarda çürük malzeme kullanılmıştır..! Bu kadar sığ ve anlamsız bir ifade üniversiteye yakışmamıştır. Demir, çimento, agrega (kum, çakıl) ve su ile elde edilen karışımı çürük diye tanımlamak için mühendis olmaya gerek yoktur. Eğer; piyasaya sürülen demir ve çimento standart dışı ve kaçak ise, bunun sorumluluğu devlete aittir. Ehliyetsizlikten ve bilgisizlikten kaynaklı kalitesizlik Van’a özel değil; tüm ülkenin sorunudur. Gazetemiz yazarlarından dostum Sayın İsmail Haboğlu, inşaat işleri ile ilgili arka arkaya üç yazı yayımladı. Bu yazılara alınganlık gösterilmesini anlayamıyorum. Ve yazılarda müteahhit olanla, olmayanı çok net ayırmış. Yapılar güven ve mutluluk vermelidir. Yazılar bu amaca ulaşmada çare olarak kullanılmış. İş yapan; “velinimet” kavramını her an hatırlamalıdır. Yazılarımızı çok kişi okumaz. Ama çok dikkatli okuyanlar da var. Kimisi uyarı veya yarar olarak okur, kimisi de aport’ta hata yapmamızı bekler. Ortak paydalarda kolayca buluşuveren belediye meclis üyelerinin kente katkılarını; İsmail Haboğlu’nun Alanya’ya verdikleriyle kıyaslamam bile. Haboğlu’nun yazması değil, yazmaması Alanya için zarardır.Herkesin Kurban Bayramı'nı kutluyorum…