OSMANLI İmparatorluğu'nun hızlı ve yükselişte olduğu yıllar. Ortadoğu'nun yanı sıra Mısır da Osmanlı'nın elinde. Padişah, artık Osmanlı'ya bağlı olan Mısır gibi zapt edilmez bir ülkenin idaresi için en güvendiği...
OSMANLI
İmparatorluğu’nun hızlı ve yükselişte olduğu yıllar.
Ortadoğu’nun yanı sıra Mısır da Osmanlı’nın elinde.
Padişah, artık Osmanlı’ya bağlı olan Mısır gibi zapt edilmez bir ülkenin idaresi için en güvendiği paşalarından birini “Vali” olarak gönderir.
***
Yeni “Mısır Valisi” Osmanlı’dan aldığı fermanla düşer yola.
Görkemli bir kervanla, yanında ailesi, has adamları, askerleri ve hizmetkârlarıyla birlikte Mısır’a varır.
Aradan siz deyin iki-üç, ben diyeyim dört-beş hafta geçer, bizimki yerine yerleşir, ortamı süzer.
Bakar ki Mısır halkı pek bir uysal, pek bir sessiz ve otoriteye boyun eğmeye pek bir meyilli.
***
Bi ara şeytan dürter.
“Ulan” der içinden bizim Vali.
“Bunca yıl padişaha çalıştık. Bundan sonra kendimize çalışsak padişahın nereden haberi olacak? Nasıl olsa halk uysal koyun. Ne yapsan gıkını çıkaran yok. Ses eden olursa da diğerlerine ibreti alem olsun diye kellesini alırım, olur biter.”
***
Adamlarına emreder, “Padişah fermanıdır. Tiz ahaliye duyurun. Bundan böyle herkes Yolda Yürüme Vergisi ödeyecek.”
Mısır’ın dört bir yanına haber salınır.
Gıkını çıkaran olmaz.
Aradan birkaç ay geçer, Yolda Yürüme Vergisi tıkır tıkır tahsil edilmektedir.
***
Bizim cingöz Mısır Valisi bakar ki, fakir halk yönetimle ters düşmemek için n’apsın, yolda yürümeyi seyreltmiş ve gelirler gittikçe azalıyor.
Aklına yeni bir formül gelir.
Adamlarına emreder, “Padişah fermanıdır. Tiz ahaliye duyurun. Bundan böyle herkes Havayı Soluma Vergisi ödeyecek.”
***
Mısır’ın dört bir yanına haber salınır, yine gıkını çıkaran olmaz.
Nefes alan vergisini ödüyor, böylece bizim Mısır Valisi’nin hazine sandığı yavaş yavaş doluyordur.
***
Ancak, her ay yeni bir vergi çıkaran Mısır Valisi’nden illallah eden halkın gizli isyanına duyarsız kalamayan Mısır’ın ileri gelenleri bir gece gizlice toplanır ve aralarından 4-5 kişilik bir heyet seçip bu durumu İstanbul’da yaşayan padişaha duyurmaya ve Mısır Valisi’ne haddini bildirmeye karar verirler.
***
Heyet üyeleri seçilir, ertesi sabah erkenden yola çıkmak üzere vedalaşırlar ve herkes evine dağılır.
***
Fakat gruptaki ispiyonculardan biri durumu Mısır Valisi’ne duyurur, bunu öğrenince küplere binen ve adeta çıldıran Vali, “Tiz, sabah İstanbul’a gidecek olan heyeti toplayıp huzuruma getirin” emri verir.
Birkaç saat sonra, korkudan tir tir titreyen heyet üyeleri Vali’nin huzurundadır.
***
Vali, hepsini tek tek süzer, sonra parmağını şıklatarak adamlarına “Getirin” emri verir.
Az sonra, içi neredeyse ağzına kadar altın ve mücevher dolu kocaman bir hazine sandığını getirip Vali ile heyet üyelerinin arasına koyarlar.
***
Bıyık altından gülen Vali, “Bakın” der.
“Şu sandığın dolmasına iki parmak kaldı. Bunu da doldurun, sonra halkın tepesinden ineceğim. Ama şunu unutmayın. Beni şikayet ederseniz, yerime atanacak olan yeni Mısır Valisi buraya boş sandıkla gelecek, bu kez de onu doldurmak için çalışacaksınız. Şimdi gidebilirsiniz. Karar sizin. İster beni şikayet edip değiştirin, isterseniz yeni Vali isteyin.”
***
KISSADAN HİSSE: Yıllardır birilerinin sandığını zar zor, ite kaka doldurduk. Önümüz seçim.
Bakalım seçim sonrası, sandıktaki iki parmaklık boşluğu mu dolduracağız, yoksa önümüze bomboş yeni sandıklar mı gelecek.
Bekleyip göreceğiz.
Sonuç olarak, siz mangırları hazır edin. Her halükârda durmak yok, sandıkları doldurmaya devam!