Bir aydır önümüzdeki genel seçimlere dair genel bir durum tespiti yapmak istiyordum. Tabi ki bu değerlendirmede mesleğim olan mimarlık ve sorunlarına da yer vermek düşüncesindeydim. Fakat Mimarlar Odası (MO) yapılan son Genel Kurulu sonuç bildirgesini...
Bir aydır önümüzdeki genel seçimlere dair genel bir durum tespiti yapmak istiyordum. Tabi ki bu değerlendirmede mesleğim olan mimarlık ve sorunlarına da yer vermek düşüncesindeydim. Fakat Mimarlar Odası (MO) yapılan son Genel Kurulu sonuç bildirgesini okuyunca odamın benim de paylaştığım görüşlerini yansıtmamın daha uygun olacağına karar verdim.
TMMOB Mimarlar Odası 42. Dönem Olağanüstü Genel Kurulu, Ürgüp’te yapıldı. Yapılan toplantıda Mimarlık hizmetlerinin niteliğinin yükseltilmesi, haksız rekabetin önlenmesi, meslek ve meslektaş sorunlarına ilişkin konular değerlendirildi. Ayrıca ülke gündeminin kente ve mimarlığa etkileri ve genel seçim kapsamlı bir şekilde tartışıldı. Alınan kararlar sonuç bildirgesine yansıtıldı. Ülkemizin içinde bulunduğu genel seçim sürecine rastlayan ve seçimlerde gündemde olması gereken mesleki konularla ilgili önemli açıklamalarda bulunulan bildirgeden çıkardığım özeti dikkatinize sunmak isterim.
SONUÇ BİLDİRGESİ
“Ülkemiz, yüksek seçim barajının korunduğu, demokratik olmayan bir genel seçim sürecinde bulunmaktadır. Bu seçim, mevcut iktidarın ülkedeki siyasi yapıyı kendince yeniden şekillendirecek projelerini gerçekleştirebilmek için sahip olacağı gücü belirleyecektir. Bu yapılandırma sürecinin ipuçları Anayasa referandumu sonucunda netleşmeye başlamıştır. ‘İleri demokrasinin’ kısa sürede görülen emareleri ile iktidar niyetlerini açık etmiştir. Emek, bilim, sanat düşmanı, eğitimin cemaatleştirildiği, sınavların şifrelendiği, yargının baskı altına alındığı, iktidarın beğenmediği kararları veren yargı mensuplarının sürgün edildiği, basılmamış kitapların yasaklandığı, anti-demokratik uygulamalar yaşanmaktadır. Hükümetin otoriter eğilimlerini ‘başkanlık sistemi’nin çerçevesini oluşturmuştur.
YAĞMA DÜZENİNE KARŞI MÜCADELEMİZ SÜRECEKTİR
Yıllardır iktidarda olan zihniyet doğal afetlere karşı hiçbir proje geliştirmediği gibi, afet risklerini daha da artıran uygulamaları hayata geçirmektedir. Kentlerin yağmalanması üzerine kurulu ‘kentsel dönüşüm’ tüm ülkeye dayatılmıştır. Kent mekânını, kültürel mirası ve doğal çevreyi tahrip eden sermaye grupları, iktidarın sözcülüğünü yapmaktadırlar. Bu grupların, yağma karşısında mimarlığı, kentsel ve doğal değerleri savunan MO ve sivil-demokratik örgütlerin kapatılmasını önerebilecek cürete kavuşmuş olması düşündürücüdür. Bu baskılar karşısında MO’nın yağma düzenine karşı mücadelesini yılmadan sürdüreceği bilinmelidir.
Ülke gündemi ile mimarlık gündeminin çakıştığı bu dönemin en çarpıcı örneği, Başbakan’ın İstanbul için sızdırılan ‘çılgın projeleri’dir. MO, 57 yıllık tarihi boyunca kentlerimizin ihtiyaç duyduğu şeyin “çılgın projeler” değil, akılcı ve insan odaklı planlama olduğunu savunmuştur. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde bulunan Ürgüp, Göreme, Avanos ve Nevşehir’deki imar faaliyetleri, bu mirası tahrip etmeye yönelik olarak sürdürülmektedir. Hükümet, Allianoi’yi kumlara gömerek, Hasankeyf’i sulara boğarak kültürel mirasımızı yok etmekte ve dünyanın başına bela olan nükleer enerjiden medet ummaktadır. Kâr hırsıyla ekolojik dengeyi, HES’ler aracılığıyla altüst eden hükümet, toplumları birbirinden ayırmaya çalışmaktadır.
‘KENTLER ALIŞVERİŞ MERKEZLERİNCE ELE GEÇİRİLMİŞLERDİR’
Kentler, yatırım aracına indirgenmiş, merkez işlevleri tüketim toplumunun sahte kamusal alanları olan alışveriş merkezlerin eline geçirilmiştir. Kentin barındırdığı zengin yaşantı, sosyal konut amacıyla kurulan TOKİ’nin niteliksiz, tipleşmiş, estetikten yoksun yapı bloklarına hapsedilmiştir. Amacı dışında her türlü yapı üretimine soyunmuştur. TOKİ, ayrıcalıklı imar hakları ile yeşil alanları ve orman arazilerini yapılaşmaya açmakta, yerel yönetimlere yetkilerini denetimden yoksun biçimde kullanmaktadır. Kısaca belirttiğimiz nedenlerle ülkemiz önemli bir seçim sürecinin içinden geçerken, bu süreçte sosyal hakların ve siyasal özgürlüklerin yeniden tariflenmesi gündeme gelmektedir.
TMMOB Mimarlar Odası 15 Mayıs 2011’de Ankara’da düzenlenecek “Haklarımız için, Geleceğimiz için, Halkımız için, Ülkemiz için TMMOB Mitingi”ne katılmanın önemini işaret etmektedir. Ülkemizde faşist darbelerin ve otoriter yönetimlerin bir daha yaşanmamasını garanti altına alan, toplumsal parçalanmaya karşı dayanışmayı savunan, emekten yana, ülkenin en yakıcı gündem maddesi olan Kürt sorununun aşılması için toplumsal uzlaşıyı sağlayan, ‘gücün şiddeti ve şiddetin gücü’ karşısında barışı savunan, özgürlükçü, demokratik bir anayasanın yapılması için demokrasiye inanan herkesi sorumluluk almaya çağırıyoruz.”