Bel omurlarının arasında disk adı verilen özelleşmiş kıkırdak dokular bulunmaktadır. Esnek olan bu yastıkçıklar bel omurlarının daha hareketli olmasını, sürtünmenin az olmasını ve bele binen yükün eşit olarak dağılmasını sağlar....

Bel omurlarının arasında disk adı verilen özelleşmiş kıkırdak dokular bulunmaktadır. Esnek olan bu yastıkçıklar bel omurlarının daha hareketli olmasını, sürtünmenin az olmasını ve bele binen yükün eşit olarak dağılmasını sağlar. Genellikle yetişkin bir kişide bu disklerin içinde bulunan su miktarı yüzde 85-90 iken, ileri yaşlarda yüzde 65-70’lere kadar geriler. Üst bölgelerdeki omurlardan bel omurlarını ayıran en önemli fark; vücudumuzun ağırlık bölgesine çok yakın olmalarından dolayı gövde kısımlarının daha geniş olması ve bu özellikleri sayesinde taşıyabildikleri yük miktarlarının fazla oluşudur. Mekanik olarak omurganın en fazla yükü taşıyan bölgesi bel bölgesidir. Gün içerisinde yapmış olduğumuz her türlü harekette (Yürüme, koşma, oturma, merdiven çıkma vb.) omurlar üzerinde oluşan dengesiz yükleri eşit miktarda azaltarak oluşan ağırlığı dengeli bir şekilde vücudun diğer bölgelerine iletmek bel omurlarımızın başlıca görevidir.
Durum böyle olunca bel omurlarımızın aralarında bulunan disk şeklindeki kıkırdak yapıların ve bu kıkırdak yapının içerisinde bulunan çekirdek yapının önemi daha da artmaktadır. Bel omurlarının hareketleri incelendiğinde öne doğru yapılan bükülme hareketlerinin daha geniş açılara sahip olduğunu fakat arkaya doğru yaptığımız germe hareketlerinde daha sınırlı açılarda yapılan hareketlere izin veren bir omurga yapımızın bulunduğunu görmekteyiz. Bel omurlarının yapısı incelendiğinde 5 adet bel omurunun yukarıdan aşağıya doğru L1,L2,L3,L4,L5 şeklinde alt alta dizilmesinden oluştuğunu görürüz. Omurilik kanalı içerisinden geçen omurilik yukarıya doğru beyin kökü ile bağlanır. Aşağıya doğru gidildiğinde son bel omurunun alt kenarına kadar devam eder ve sonlandığı noktada atkuyruğu şeklinde bir sinir ağı oluşturur. Omurilik yaklaşık olarak bayanlarda 43 cm, erkeklerde ise 45 cm uzunluğunda olup 35-40 gr bir ağırlığa sahiptir. Kötü kullanıma bağlı yük miktarı arttırılırsa eklemlerde zamanla bozulmalar ve ayrılmalar oluşur. Beldeki kaslar bir veya daha fazla eklemi geçerek yukarıya doğru giderek gövdeye, aşağıya doğru inerek kalçaya uzanırlar ve kemiklere yapışırlar.
Dünya nüfusunun yüzde 65 ile yüzde 80’inin yaşam süreleri boyunca en az bir kez bel ağrısı ile karşılaştığı belirtilmektedir. Kadınlarda bel ağrısı görülme oranı yüzde 57, erkeklerde ise yüzde 53’tür. Mekanik bel ağrılarında ortaya çıkan ağrının nedeni bağların, kasların, eklem kapsüllerinin ve omurilik zarlarının gerilme ve basınç gibi mekanik zorlanmalarıdır. Kas-iskelet sistemi kökenli ağrılardır. Ağrı bedensel çalışma, tekrarlanan dönmeler, hızlı yürüme ve koşma ile artar. Hastalar genellikle oturur veya yatar pozisyondan ayağa kalktıklarında ağrının arttığını belirtirler. İstirahatte ağrı azalmaktadır.
NEDENLERİ
-Duruş Bozuklukları,
-Bir bacağın diğerinden kısa olması,
-Düztabanlık,
-Bel kaslarının zayıflığı,
-Zorlayıcı yaşam ve çalışma alışkanlıkları,
-Uygunsuz yataklar,
-Kazalar,
-Esnekliğin kaybı.
TEDAVİ
Ağrı başladıktan sonra ilk 48 saat ortopedik bir yatakta dizler hafif karına doğru çekik şekilde yatak istirahati önerilir. 15-20 dakika soğuk uygulama ile kas spazmının çözülmesi hedeflenir. Hastanın ağrılarına uygun olarak sıcaklık uygulamaya 5-8 gün içinde geçilebilir. Duruş kontrolü ve vücut düzgünlüğü için egzersiz programı çok önemli yer tutar. Gövde kaslarının kuvvetlendirilmesi ve esnekliğin kazanılması da gereklidir. Traksiyon dediğimiz eklem yüzeylerinin birbirinden ayrılması hedefi ile manuel veya cihazlar yardımı ile uygulama yapılabilir.
Manuel tedavi de uygulanan yöntemlerin başında gelir. Manuel tedavi denilen elle tedavi birçok ülkede uzun zamandır kullanılmakta ve birçok klinikte öğretilmektedir. Bu tedavi sırasında germe, bastırma, döndürme gibi değişik elle tedavi teknikleri problemli bölgeye uygulanabilmektedir. Genellikle tedavi başarılı sonuçlarını 5-10 seansta gösterir. Ancak daha ağır vakalarda süre uzayabilir. Tedavi sırasında herhangi bir ilaç kullanımına da ihtiyaç yoktur. Yan etkilerinin diğer fizik tedavi uygulamalarına oranla minimal olması da uygulamada büyük kolaylık ve öncelik sağlar.